Tasarının "zorla çalıştırma", "tek tip", "zorla eğitim" ve "disiplin cezası" gibi uluslar arası hukuka aykırı pek çok düzenlemenin "yasal dayanağını" oluşturacağını savunan Yönetim Kurulu, tasarıda "herşeyin disiplin suçu haline getirildiğine" dikkat çekti.
Tasarıda öngörülen uygulamaların cezaevlerinde ciddi sağlık sorunlarına yol açacağını vurgulayan Yönetim Kurulu açıklamasında, "Tasarı, yürürlükteki uygulamanın da gerisinde hükümler içeriyor, insan haklarına ve sağlık hakkına yönelik ciddi bir tehdit oluşturuyor" denildi.
"Hükümetin, hastaneler gibi cezaevlerini de işletmelere dönüştürmek üzere yola çıktığı anlaşılıyor. İnsanların suç işledikleri için iyileştirilmesi gereken 'hastalar' olarak görüldüğü yeni Ceza İnfaz Yasası, tutuklu ve hükümlülerde ciddi fiziksel ve ruhsal hastalıklar yaratmaya adaydır."
"Herşey disiplin suçu sayılabilir"
Açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
* Yeni Ceza İnfaz Yasa tasarısında; cezaevinde düzen, disiplin ve iyileştirme tedbirlerine karşı koyanlar,
* Her ne suretle olursa olsun diğer hükümlüler üzerinde, yarar sağlamak amacıyla maddi veya manevi nüfuz kuranlar veya kurmaya teşebbüs edenler,
* İdeolojik maksatla örgütlü veya bireysel olarak diğer mahkumlar üzerinde baskı oluşturanlar
* Kendisinin veya başkalarının yaşam ve beden bütünlüğünü tehlikeye atan davranışlarda bulunanlar, açlık grevi, ölüm orucu gibi eylemleri tahrik ve teşvik edenler,
* Firar, tünel kazma, rehin alma, isyan veya benzeri eylemleri örgütleyen ve teşvik edenler,
* Eylem ve tutumları nedeniyle özel denetim ve gözetim altında bulundurulmaları gerekli olanlar... şeklinde tanımlanan ve uzayan bir listeye hücre uygulaması, yüksek sesle konuşma da dahil birçok eylemi disiplin suçları kapsamında değerlendirme gündeme geliyor.
Ulusal ve uluslar arası belgelere aykırı
* Tecrit, tutuklu ve hükümlülerin avukatlarıyla ve aileleriyle görüştürülmemesi, başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesi olmak üzere devletin uluslar arası sözleşmelerle yükümlülük altına girdiği diğer sözleşmelere ve iç hukukumuza aykırıdır.
* Cezaevine konulan kişilerin hürriyeti bağlayıcı bu cezası dışında insan olmaktan kaynaklanan bütün haklarının tanınması ve sağlanması, idare için aynı zamanda anayasal bir yükümlülüktür.
* Tutuklu ve hükümlülerin hukuka uygun ve insani yaşam koşullarında barınmalarının, aileleri ve avukatlarıyla görüştürülmelerinin sağlanması, ulusal ve uluslar arası sözleşmelerdeki düzenlemelerle güvence altına alınmıştır.
* Ceza infazının düzenlenmesine ilişkin yeni tasarı ise, uluslar arası belgelerle güvence altına alınmış olan hakların ortadan kaldırılması, suç işlemenin bir hasatlık olarak kabul edildiği eski çağlara geri dönülmesi anlamını taşımaktadır. (BB)