Fotoğraf: İBB
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 7 Kasım’da “temel atmama töreni” başlığıyla kamuoyuna duyurduğu Silahtarağa İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi projesinin iptaline ilişkin Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi bir rapor hazırladı.
TIKLAYIN - 8 Soruda Erdoğan ile İmamoğlu Arasında Tartışma Yaratan Silahtarağa Arıtma Tesisi
İmamoğlu ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında tartışmalara neden olan tesis hakkında görüşlerini sunan Çevre Mühendisleri Odası raporunda, tesisin zemin altına gömülü olarak projelendirilmesiyle Sultangazi, Gaziosmanpaşa ve Eyüp’ün bir kısmından kaynaklanan atık suların arıtımının sağlanmasının amaçlandığını kaydetti.
Projenin 235 bin 597 metrekarelik alanda ve günde 435 bin metreküp kapasitede "Membran Biyolojik Reaktör" olarak tasarlandığını aktarılan raporda, arıtılan suyun bir bölümünün sulama suyu olarak kullanılması geri kalanının ise Alibeyköy Deresi`ne, gerekli olması durumunda ise Yenikapı Atık Su tüneline deşarjının öngörüldüğü bilgisine yer verildi.
"Arıtılmadan denize deşarj ediliyor"
Raporda yapılan genel değerlendirmede "İstanbul ve su tartışmalarına ilişkin; 31 Mart 2019 yerel seçiminin öncesinde, dönemin İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetiminin reklam panolarına astırdığı ‘İstanbul Atık suyunun yüzde 99`unu Arıtıyoruz’ ifadesinin doğru olmadığı yaşanan bu tartışma ile gün yüzüne çıkmıştır” ifadeleri kullanıldı.
Raporda, İstanbul ilçelerinden Kadıköy, Beşiktaş, Sarıyer, Şişli, Kağıthane, Beyoğlu, Maltepe, Üsküdar, Ümraniye, Küçükçekmece, Beykoz, Çekmeköy, Avcılar, Bakırköy, Şile, Güngören, Esenler, Fatih, Eminönü, Gaziosmanpaşa, Zeytinburnu gibi nüfusun yoğun olduğu bölgelerin atık sularının organik madde giderimi yapılmadan sadece ızgara ve kum tutucudan geçirilerek denize deşarj edildiği ifade edildi.
"Atık su Haliç'e verilecek"
Silahtarağa İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’nin kentin atık sularının sadece yüzde 10`u mertebesinde bir kapasiteye olacağı belirtilen raporda “Bu yüzden İstanbul için kurtarıcı olarak gösterilmesi yanıltıcıdır” denilerek tesiste arıtma çamurunun arıtımına yönelik herhangi bir önlem tanımlanmadığı ifade edildi.
Sulama suyu olarak kullanılacak su dışında Alibeyköy Deresine yapılacak deşarj ile günde yaklaşık 4 ton azot, 400 kg fosfor ve en az 18 ton organik maddenin doğrudan Haliç`e boşaltılacağı ifade edilen raporda bunun yaklaşık 200 bin kişinin atık sularının hiç arıtılmadan Haliç`e verilmesi anlamına geldiği vurgulandı.
"Yüksek teknoloji suyun içilebilir hale getirilidiği anlamına gelmiyor"
Bu durumun mikrobiyolojik aktiviteyi hızlandırarak Haliç`in korunmuş olan ekolojik dengesini ve kirlilikten kısmen arınmış yapısını tehlikeye atacağı ifade edildi.
“Tesisin teknolojisi ve çıkış suyunun "içilebilir" olduğuna ilişkin tartışmalara istinaden bilinmelidir ki; tesiste yüksek teknoloji ile diğer tesislere göre daha iyi kalitede arıtım öngörülmesi bu suyun içilebilir nitelikte olduğu anlamına gelmemektedir” denilen raporun sonuç kısmında özetle şu ifadeler kullanıldı:
*Membran teknolojisi diye adlandırılan teknoloji ile arıtma tesislerinde içme suyu kalitesinin elde edilmesi imkansızdır.
*Atık su arıtma tesisinde arıtma çamurunun arıtımı ve bertarafı ile ilgili herhangi bir tanımlama yapılmamıştır. Bölgedeki yer kısıtlaması nedeniyle oluşacak çamurun yerinde arıtılması mümkün değildir.
*Atık suyun Silahtarağa bölgesinde arıtılıp, çamurunun Yenikapı tesisine gönderilmesi önerisine teknik ve bilimsel açıdan bir anlam yüklemek mümkün değildir. Çünkü yapımı devam eden Yenikapı İleri Biyolojik Arıtma Tesisi`nde de çamur arıtma sistemi bulunmamaktadır.
*Bir taraftan İstanbul`un çevre altyapısını oluşturmayı hedefleyen İstanbul Master Planı çalışması yürütülürken, bir taraftan henüz ihtiyaçlar ve yer seçimleri öngörülmeden böylesine büyük bir projenin yapılması zamanlama açısından da uygun değildir. İstanbul`daki tüm yatırımlara bütüncül ve üst ölçekli bakılmalı, projelerin yer ve teknoloji seçimi dikkatlice ve ihtiyaç dahilinde yapılmalıdır.
*İstanbul su havzalarının yapılaşmaya açılarak devreden çıkarıldığı, kentin büyük bir su havzası kaybına ve kirliliğine maruz kaldığı unutulmamalıdır. Var olan havzaları korumak yerine arıtılmış sudan içme suyu eldesi tartışması yapmak doğru bir tartışma değildir.
*Atık suların sadece ön arıtmadan geçirilerek deşarj edilmesi, var olan tesislerin kapasitesinin genişletilip teknolojisinin geliştirilmemesi de söz konusu tesis için yapılan tartışmaları çelişkili duruma düşürmektedir. İstanbul`da planlı bir altyapı ile yaşam alanlarından uzakta, yüksek verimli biyolojik arıtma tesisleri inşa edilmelidir. (HA)