Çevre platformları gerçekleştirdikleri etkinliklerle hem Çernobil kazasının ve etkilerinin unutulmaması hem de Hükümetin Sinop'ta kurmak istediği nükleer santrale karşı seslerini yükseltmek için çeşitli etkinlikler düzenliyorlar. Etkinliklerden biri bu akşam (Çarşamba) Beyoğlu'ndaki "İnsan zinciri" eylemi, diğeriyse Sinop'ta Cumartesi (29.04.2006) günü yapılacak "Nükleere hayır" eylemi.
"Nükleere hayır çünkü..."
Aktivistlerin her iki eylem için de ortak görüşü şöyle:
* Çernobil canlı yaşamı tahrip etti, ediyor, edecek.
* Ne Sinop'ta ne Türkiye'de ne de başka yerde nükleer santral istemiyoruz.
"Zincirin halkası olup, 'Sinop bizim' demeliyiz"
Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İstanbul Şube Başkanı Eylem Tuncaelli, "'Nükleere hayır' demeli ve bu eylemlere yaşam hakkımızı savunmak ve ona sahip çıkmak için katılmalıyız" diyor.
Tuncaelli, kirliliğin sınır tanımadığını, Çernobil kazasıyla Karadeniz'de kanser vakalarındaki artış arasındaki bağlantı netleşmemiş olsa da hastalık tehdidi altında yaşamanın verdiği rahatsızlığın altını çiziyor.
ÇMO başkanı Tuncaelli "Bağımsızlığı savunan taraf olarak enerjide dışa bağımlığa karşı yaşam haklarımıza da sahip çıkmak için bu akşam Beyoğlu'ndaki zincirin bir parçası olmalı, Cumartesi de "Sinop bizim" demeliyiz.
"Çernobil'den ders almayanlar santral planları yapıyor"
Yeşiller Küresel Ekoloji ve İklim Değişikliği Koordinatörü Ümit Şahin, Çernobil kazasının en çok etkilediği ülkelerden birisinin Türkiye olduğuna değiniyor: Üstelik halen bu etkileri yaşamaya devam ediyoruz. Bu bilindiği halde Türkiye'de de hala nükleer santral planları 'tarihten ders almamış biçimde' devam ediyor.
Şahin, "Bu nedenlerle hem Çernobil kurbanlarını anmak ve bizlerin de kurban olduğunu unutmamak için hem bu akşam hem de Cumartesi sokaklarda olmamız, nükleer santral kurma planlarına da karşı çıkmamız gerek" diyerek çağrıda bulunuyor.
"Sesimizi Bakana duyurmak için eylemlere katılalım"
Greenpeace Enerji ve İklim kampanyası sorumlusu Hilal Atıcı, "Görünen o ki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'in halkın sağduyu ve sesini dinlemek yerine nükleer lobiyi dinliyor" diyor ve nükleer karşıtlarının seslerini duyurmaları için daha çok ses çıkarmaları gerektiğini söylüyor.
"Nükleer lobi bir avuç bizse daha fazla ve daha yakınız"
Türkiye'de artık nükleer enerjiden söz edilmemesini istediklerini söyleyen Atıcı, "Gerçekten enerjiye ihtiyaç varsa temiz,ucuz ve güvenilir olanı Türkiye'de mevcut" diyor.
"Yeni Çernobiller istemiyoruz"
Atıcı, Çernobil'in yüz binlerce insanın hayatını geri dönüşsüz biçimde tahrip ettiğine ve bu tahribatın devam ettiğine dikkat çekiyor.
"Üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen hala sağlık için tehdit oluşturan Çernobil'i unutmayarak, dünyada ve Türkiye'de yeni Çernobil'ler olsun istemiyoruz. Tüm santral teknolojilerinde böyle bir kaza mümkün."
"Nükleer enerjiye ihtiyacımız yok"
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İstanbul Şube Başkan Yardımcısı ve Nükleer Karşıtı Platformu sekreteryası Tahir Çiçekçi, aynı zamanda Sinop'ta yapılacak eyleme İstanbul'dan *ulaşım koordinasyonunu da sağlıyor.
"Bu eylemlere katılmalıyız çünkü nükleer santrale ihtiyacımız olduğu bir yalan. Eğer ihtiyaç varsa bioenerji kaynakları bu açığı ziyadesiyle karşılayacak zenginlikte" diyen Çiçekçi, Türkiye'de olası bir nükleer santral için uranyum zenginleştirilmesi gerektiğini ve bu şekilde enerjide dışa bağımlı bir politika izleneceğini söylüyor.
"Türkiye'de enerji krizi yok, yönetenler kriz üretiyor"
Çiçekçi Çernobil'in etkilerinden henüz kurtulmadan, Karadeniz'den İngiltere'ye kadar kanser vakaları sürekli artış gösterirken nükleer planı yapmanın yanlış olduğunu ifade ediyor.
"Türkiye'nin enerji krizi yok, Türkiye'yi yönetenler kriz doğuruyor. Nükleer lobinin dayattığı bir nükleer santralı kurmaya çalışıyorlar. Geri dönüşü zor bir karar. İngiltere'de sökülmeye çalışan nükleer soruna yol açıyor. Üstelik depoladıkları atıkları nereye gönderecekleri başka bir sorun. Türkiye ders almalı"
Çernobil de güvenliydi hani?
|
Aralarında Greenpeace, Sinopbizim, Yeşiller ve Nükleer Karşıtı Platformun da olduğu katılımcılar yüzlerine yaptıkları makyajla Çernobil mağdurlarını canlandırdılar.
Üzerlerinde "Nükleere güvenmiştim" yazılı plakalar bulunan, yüzleri yaralı ve saçları dökülmüş radyasyon kurbanları "Nükleer enerjinin maliyeti insandır" gerçeğini aktarmak için böyle bir yöntem seçtiklerini belirtti.
Küresel eylem grubu adına konuşan Greenpeace Enerji Kampanyası Sorumlusu Atıcı "Çernobil de 'güvenli'ydi. Ama öyle olmadı. Nükleer santrallerin Türkiye'nin 2020'deki elektrik enerjisi ihtiyacının yüzde 5'inden fazlasını karşılamayacağı biliniyor. Yüzde beş için değer mi?" dedi.
"Dünyadaki bütün nükleer santrallerde böyle bir kaza meydana gelebilir. Sadece santral değil nükleer enerji üretiminin her aşamasında tehlike var. Yüz binlerce yıl etkisini kaybetmeyecek radyoaktif atıklar ne olacak? Bütün bu riskleri almaya değer mi?"
Nükleer santral karşıtı 25 bin imza Güler'e gönderildi
Sinop'ta Nükleer Karşıtı Platform tarafından başlatılan "Nükleer Santrale Hayır" imza kampanyasında toplanan yaklaşık 25 bin imza, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Güler'e bugün (Çarşamba) gönderildi.
Platform, toplanan imzaların fotokopilerinin Avrupa Komisyonuna ve ilgili tüm kamu kurum kuruluşlara gönderileceği de belirtti.
Sertifikalı çalınmış hayatlar
Greenpeace Çernobil'in doğa ve insana yüklediği ağır bedelleri kamuoyuna daha fazla duyurma amacıyla uluslararası bir fotoğraf sergisi hazırladı. Türkiye'de 4 Mayıs'a kadar İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş (İDO) Karaköy Terminali'nde sergilenen fotoğraflar Robert Knoch tarafından çekilmiş.
Sergiyi izlemek isteyenlerin dışında ulaşım aracı olarak vapuru tercih eden İstanbulluların da görme fırsatı yakaladığı sergide devlet tarafından sertifikalandırılmış mağdurların portreleri yer alıyor.
İzleyicilerden bir kaçıyla konuştuğumuzda Çernobil'in, radyoaktif atıkların ve nükleer santrallerin gündelik hayatlarında soyut kaldığını ancak fotoğrafları gördükten sonra nükleer enerjinin insan ve canlı yaşamını ne denli etkileyebileceğini kafalarında canlandırdıklarını fark ediyoruz.
Sertifika 000358
"Sertifika 000358" serginin kitaplaştırılmış hali. Metis yayınlarından çıkan kitabın metninin Antoniette de Jong yazmış.
Greenpeace Uluslararası Genel Direktörü Gerd Leipold, kitabın önsözünde şöyle diyor:
"Beyaz Rusya'da minik Annya Pesenko, "Sertifika No: 000358" diye tanınıyor. Çok sayıda mağdurla başa çıkmak için Annya'ya bir kimlik numarası verildi. Çünkü bu onun adıyla uğraşmaktan çok daha kolay. Sertifika No: 00358, çalınmış bir hayatın simgesi haline geldi. Peki ama bu simge bizlere bir sorumluluk yüklemiyor mu?...
Nükleer endüstri bu insanların ıstıraplarını onların evlerini ve yurtlarını "kurban alanı" ilan ederek cevaplandırıyor. Kurbanlardan biri size dönüp 'Neden ben?' diye sorsaydı, ona 'Çünkü Beyaz Rusya'da yaşıyorsun' diye cevap verir miydiniz? Kuşkusuz hayır. Öyleyse neden enerji üreticilerimizin böyle cevap vermesine müsaade ediyorsunuz?..."
_________________________________
* Bu akşam yapılacak "İnsan zinciri" eylemi Beyoğlu Galatasaray Lisesi önünde saat 19.30'da gerçekleşecek.
** Cumartesi günü Sinop'ta yapılacak mitinge EMO'nun organizasyonuyla ücretsiz gidilebilir. Ayrıntılı bilgiye 0212 224 11 50 dahili 33 numaralı telefondan ulaşılabilir. Otobüsler Cuma akşamı saat 20.00'de hareket edecek.