* Yeni yasaya göre 1936 beyannamesi dayanak alınarak 1974'e kadar geçen sürede gayrimüslim cemaat vakıflarına aitken el konulan taşınmaz malların iade edilmemesi;
* Hayrat olarak tanımlanan okul, hastane, yetimhane gibi mülklerin yine aynı amaçlarla bedel karşılığı kullanılmasına izin verilmemesi
* Gayrimüslim vakıf yöneticilerinin Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce görevden alınmasına olanak tanınması.
Yeni düzenlemeyle
Rum vakıflarının avukatlığını da yapan Murat Cano, Cemaat Vakıfları ile ilgili yeni düzenlemeyi aktarıyor:
* 1974 Mayıs ayından itibaren hiç bir şekilde taşınmaz mal edinmelerine izin verilmeyen vakıflar, Bakanlar Kurulu kararı ile izin almak koşuluyla, taşınmaz mal mülkiyeti edinebilecekler.
* 1936 Beyannamesi'nde yer almayan ancak hak sahibi olduklarını gösterir belgeleri bulunanlar taşınmaz mallarını 6 aylık süre içinde beyannameye dahil ederek tapuya geçirebilecekler.
206 mülk
Bu iki düzenlemenin de 1974'ten itibaren süregelen uygulama karşısında olumlu ve ileri nitelikli olduğunu belirten Cano, halen süren sorunları da şöyle özetliyor:
* 1936-1974 yılları arasında edinilen ve el konulan taşınmaz mallar iade edilmiyor. Bu şekilde el konulan Rum, Ermeni ve Süryanilere ait toplam 206 mülk bulunuyor.
* Bu 38 yıl boyunca vakıflar bu taşınmazları edinirlerken devletin yasaları yürürlükte değil miydi?
* Bütün cemaat vakıfları belirtilen tarihler arasında taşınmaz edinirlerken ya mahkemelerin onama kararlarına dayanıyorlardı ya da ilgili valiliğin verdiği ve taşınmaz mal almaya ehil olduklarını gösterir yetki belgeleri vardı.
* Yani hangi yolla olursa olsun tüm cemaat vakıfları devletin adli ve idare organlarının verdikleri kararlarla yetki belgelerine göre mal ediniyorlardı. Bunu engelleyen hiç bir hüküm yoktu ve yoktur.
Yargıya başvurmak gerekiyor
Cano, gayrimüslim vakıflarının el konulan mülklerini geri alabilmek için yargı yoluna başvuracağını söylüyor.
"Mahkemeler bu tür taleplerle açılan davalarda aksi karar verebilecektir. Ancak burada vakıflar el konulan bu mülklerin sahibi olduğunu kanıtlayan belgelere sahiptir. Dolayısıyla dava açacaktır. Önümüzdeki süreçte bu nedenle açılacak çok sayıda davayla karşılaşacağız."
İki tür Vakıf
Avukat Cano, Müslüman vakıflarla, gayrimüslüm vakıflarının denetim ve mütevelli heyetlerinin azledilme yollarını karşılaştırıyor:
* Müslüman vakıflara geçici süreyle el konulması Vakıflar Kanunu çerçevesinde mahkeme kararına tabi kılınıyor.Mütevelli heyetin görevden alınması için yargı kararı gerekiyor.
* Gayrimüslim vakıfları için mahkeme kararı gerekmiyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü, müfettiş raporunu yerinde bulursa, İdari Kurul herhangi bir cemaat vakfı mütevellisini azledebilir ve ömür boyu bu hakkını elinden alabilir.
* Bugüne dek özellikle Rum ve Ermeni vakıflarının onlarca mütevillisi bu uygulamaya tabi tutuldu ve vakıf yönetimine de el konuldu.
Cano, "Vakıf kuruluşlarının denetimleri ve mütevelli heyetlerinin görevden alınmaları bakımından Türkiye'de yaratılan çifte standart devlet olma vasfıyla bağdaşmıyor" diyor.
"Gerek Müslümanlara gerek gayrimüslimlere ait Osmanlılardan kalan çok sayıda vakıf var. Bir de Medeni Kanun'un yürürlüğe girdiği 1926'dan sonra kurulan ve bundan sonra da kurulacak çok sayıda vakıf var ve olacaktır."
Boş okul kiraya verilemiyor
Cano, "yeni düzenlemelerin gayrimüslim vakıflarının hayrat kapsamındaki taşınmazlarını kamu yaranına kullanılacak aynı ya da benzer amaçlar için dahi bedel karşılığı kiralamasına izin vermediğine" dikkat çekiyor.
"Halen, bu tür vakıflara ait 30'dan fazla okul binası boş durumda bulunuyor. Nüfus az olduğu için bu okullara gidecek öğrenci yok. Haliyle binalar boş ama mesela yine okul olarak dahi kiraya veremiyorlar." (MZ/NM)