Elektronik posta yoluyla yaygınlaşan, hem Özdemir'e hem de Yeşiller Partisi yönetimine yönelik bu çağrıyı imzalayanlar arasında Türkiye'den ve Almanya'dan Orhan Pamuk ve Duygu Asena gibi tanınmış isimler de yer alıyor,...
Federal Meclis'e (Bundestag) üçüncü kez seçilen Özdemir, yaklaşık iki ay önce, bir işadamından düşük faizli borç aldığının ortaya çıkmasının ardından partisinin İç Politika Sözcülüğü görevinden istifa ettiğini duyurmuş ve "Yeni Bundestag'da yer almayacağım" demişti.
Ancak bu açıklamanın yapıldığı 26 Temmuz'da, milletvekili adayları kesinleşmiş ve ilan edilmiş olduğundan Özdemir'in adı da eyalet aday listede kalmıştı. Yeşiller partisinin tahminlerin üzerinde büyük başarı kazandığı seçim akşamı, sandıklar açıldıktan kısa bir süre sonra seçildiği kesinleşen Özdemir, daha önceki açıklaması doğrultusunda hareket edeceğini ve bunu duyurmak için önümüzdeki günlerde bir toplantı düzenleyeceğini söylemişti.
Özdemir'in 8 yıldır parlak bir biçimde sürdürdüğü milletvekilliğine devam etmeyeceğine ya da en azından bir dönem de olsa ara vereceğine yönelik açıklamasına neden olan olaylar şöyle gelişti:
Silah tekellerinin lobicisinden alınan paralar
22 Eylül'deki genel seçimlerden iki ay önce, başta "Bild" gazetesi ve bu gazetenin de içinde yer aldığı "Springer Grubu"nun diğer yayın organları olmak üzere Alman medyası, iktidar blokuna üye bazı politikacılarla ilgili "yolsuzluk" haberleriyle dolmaya başlamıştı.
Önce silah tekellerinin lobicisi olarak bilinen işadamı Moritz Hunzinger'in Savunma Bakanı Rudolf Scharping'e yaptığı bazı "ödemeler" ortaya çıktı. Scharping, bu ödemelerin verdiği bazı konferanslarla ya da yazdığı bir kitapla ilgili olduğunu açıklayarak, bütün bu gelirlerin ilgili tüm kurumlara deklere edildiğini açıkladı.
Ancak buna rağmen bazı pürüzler henüz giderilmemişti, üstelik medya, daha önce kırdığı potlar nedeniyle zaten sevilmeyen bir politikacı haline getirmeye başardığı Scharping'in işini bu kez bitirmeye kararlıydı.
Sosyal demokrat bir politikacının, sağcı ve silah tekelleriyle iç içe bir işadamıyla kurduğu ilişkinin tuhaflığı bir yana, medyanın yürüttüğü kampanya seçim öncesi zaten zor durumda olan sosyal demokratları çok zayıflatabilirdi. Sonunda başbakan Schröder, "suçsuz" olduğunu açıklayıp, tüm istifa çağrılarını reddeden Scharping'i görevden aldığını açıkladı.
Bir dönem SPD'nin genel başkanlığını tek başına, bir dönem de Schröder ve Lafontaine'yle birlikte üçlü (troika) olarak üstlenen Scharping, aleyhindeki yayınlar nedeniyle uzun bir süredir kamuoyunda öylesine yıpranmıştı ki, kimse onun bir haksızlığa kurban gittiği yakınmasına kulak vermedi. Aday listesinin başında yer aldığı için Pazar günü yeniden seçilen Scharping'in bu dönemi milletvekili olarak geçireceği kesin.
Özdemir'in hayatının en pahalı kredisi
Peşinden sıra "yolsuzluk karşıtı parti" olarak bilinen Yeşiller'e geldi. Partinin İç Politika Sözcüsü Cem Özdemir'in lobici işadamından çok düşük faizli borç aldığı ve bunu "çok uygun" koşullarda taksitle geri ödemekte olduğu "ortaya çıktı!".
Ortada bir suç yoktu, ancak hükümeti yıpratmayı hedefleyenler için bir fırsat daha çıkmıştı. İşi "lobicilik" olan bu işadamının verdiği "ucuz kredi"nin karşılığında mutlaka "birşeyler" almış olduğu ileri sürüldü.
Özdemir, kamuoyunu fazla bekletmeden suçlamalara karşı çıkan bir açıklama yaptı. Borç almıştı, ancak Hunzinger'den değil, onun şirketinin Berlin Temsilcisi'den almıştı. İstanbul kökenli bir göçmen ailenin çocuğu olan Johannes Altınoğlu, Hunzinger'le konuşup, Özdemir'in ihtiyacı olan 80.000 marklık krediyi çıkarmıştı. Hunzinger'in düzenlediği konferanslarda konuşmuş, bu nedenle aldığı paraları da partisine bağışlamıştı.
Bu işadamıyla parasal ilişki içinde olmasını hata olarak ve aldığı krediyi hayatının "en pahalı" kredisi olarak değerlendiren Özdemir, borcun geri kalanını hemen ödediğini, bu arada ucuz kredi nedeniyle elde etmiş olabileceği kazanca tekabül eden bir miktarda parayı da işkence kurbanlarının rehabilitasyonuyla uğraşan bir kuruma bağışladığını açıkladı.
Ancak, Özdemir'e karşı kampanya, Alman Hava Yolları şirketi Lufthansa'dan sızan yeni bir suçlamayla devam etti. Genç politikacı, görevleri gereği uçak yolculuğu yapan milletvekillerine sağlanan "ücretsiz yolculuk" hakkından özel gezilerinde yararlanmış, bazı yakınlarının da yararlanmasına aracı olmuştu.
Bu arada yeni suçlamaların da yedekte bekletildiği ileri sürülürken, Özdemir, hem şahsının, hem de partisinin bu suçlamalardan daha fazla zarar görmesine engel olmak için 26 Temmuz'da istifasını açıkladı.
"Hatalar kabul edilir türden değil!"
Özdemir'in açıklamasında özetle şöyle deniyordu:
* Sayın Kuhn (Yeşiller partisi Eşbaşkanı) ve Sayın Schlauch'a (Parti Meclis Grup Başkanı) da ilettiğim gibi, partimizin iç politika sözcülüğünü bırakıyorum ve önümüzdeki dönemde Bundestag'ta yer almayacağım.
* 1994'den beri parlamento üyesiyim. Halkın ve partimin bana olan inacı ve güveni sayesinde milletvekili seçildim. Milletvekilliğimi büyük bir tutkuyla ve gönülden yaptım.
* Moritz Hunzinger'e borcumun geri kalanını ödedim ve Berlin'de işkence kurbanlarına yönelik hizmet veren bir kuruluşa da bağışta bulundum.
* Ancak tüm bunlara rağmen borç almamın büyük bir politik hata olduğunu anladım. Söz konusu hataların hepsinden ben sorumluyum ve bu hatalar kabul edilir türden değil.
* Bu nedenle her şeyi yeniden yoluna koymam gerekiyor. Ayrıca devletin kullanımıma sunduğu uçak biletlerini usulsüz kullandığıma yönelik suçlamalara dayanmam mümkün değil.
* Seçim mücadelesi bana yönelik suçlamaların düzeyin daha da düşürecektir. Bu durumda partim, siyasi değerlerim ve inancım konusunda inandırıcı bir seçim mücadelesi vermem de olanaksız.
* Bana bu kadar güvenen herkesin bu kararımı anlayışla karşılayacağına inanıyorum. Böyle bir adım partimin, benim ve halkın siyasete yönelik saygısının daha fazla zarar görmesini de önlemiş olacak.
* Ben bir hata yaptım. Ama siyasi kararlarımda asla üçüncü bir kişiye bağımlı olmadım.
Birlik 90/Yeşiller'in siyasi amaçları için emek vermeye devam edeceğim..."
Ceyhun: "Yeşiller Cem'i harcadı"
Özdemir'in hakkındaki suçlamalar karşısında fazla beklemeden hatalı olduğunu açıklayıp, istifa etmesi "örnek bir davranış" olarak değerlendirilirken, Yeşillerin önde gelen isimlerinden Rezzo Schlauch'un da, görevli olarak yararlanabileceği bedava uçuş hakkını Tayland'a yaptığı bir özel seyahat için kullandığı ortaya çıktı. Ancak, hatalı olduğunu kabul eden Schlauch, istifa çağrılarına kulak vermedi.
Uzun yıllar Yeşiller içinde çeşitli idari ve siyasi görevler üstlenen, bu partiden Avrupa milletvekili seçilen, daha sonra da partisinden istifa edip, sosyal demokrat partiye üye olan Ozan Ceyhun, konuyla ilgili açıklamasında "Yeşiller Cem'i harcadı" demişti.
Ceyhun açıklamasında şöyle diyordu:
* Özdemir, Alman politikasında çok önemli bir rol oynayabilirdi. Bağış skandallarıyla gündeme gelen Helmut Kohl, Roland Koch gibi isimler, bu ülkede şerefli bir vatandaş olarak saygı görürken, Cem'in çözülmesi kolay bir sorun nedeniyle partinin içişleri politikasından ayrılmak zorunda bırakılmalı gerçekten şaşırtıcı ve üzücü.
* Cem'in güvendiği kişilerin tek tek sırtını dönmesi onu daha da yıprattı. Yeşiller kendi hatalarını kapatmak için Cem Özdemir'i bu kararı almaya zorladı. Partisi Cem'e sahip çıkmadı."
Daha sonra sıra sola geldi. Demokratik Sosyalizm Partisi'nin önde gelen isimlerinden, eski genel başkan Gregor Gysi'nin de, ailesiyle birlikte Küba'ya yaptığı bir özel seyahat için "bedava" uçak yolculuğu hakkından yararlandığı gündeme geldi. Gysi de "pişkin" politikacılar gibi yapmadı ve Özdemir gibi tavır aldı, yani tüm politik ve idari (Berlin Belediye Başkan Yardımcılığı) görevlerinden ayrıldı. Gysi'nin karşılaştığı bu durum ve aldığı karar PDS'in büyük miktarda oy kaybına neden oldu.
"Cem Özdemir'e milletvekili kalsın!" kampanyası
Konuyla ilgili herkes, Özdemir'in resmen seçildiği Federal Meclis'te milletvekili olarak yer almayacağına ilişkin açıklamasını yapacağı toplantıyı beklerken, yeni "destek kampanyası" gündeme geldi.
1994'de ilk kez Federal Meclis'e seçildiğinden bu yana Alman politikasına yeni bir hava getiren, Türklerle ilgili önyargıların kırılmasında büyük rol üstlenen Özdemir'i kararını geri almaya çağıranlar, bir yandan da parti yönetimine sesleniyorlar.(GK/NM)