İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi direnişine katıldıkları için ‘darbe teşebbüsü’ iddiasıyla 35 kişiyi yargıladığı çArşı davasında verdiği beraat kararının gerekçesini açıkladı.
Mahkeme kararında, protestoların anayasal bir hak olduğunu, demokratik ifade özgürlüğü içinde kaldığını hükme geçirdi. Ancak Gezi özelinde bir suç değerlendirmesi yapmadı.
Osman Kavala, Can Atalay, Çiğdem Mater, Mine Özerden ve Tayfun Kahraman’ın hapisle cezalandırıldığı Gezi davasında mahkumiyete gerekçe gösterilen baz istasyonu tespitlerinin bu dosyada tek başına bir anlam ifade etmediğini, delillerle desteklenmediğini belirtti.
Fethullah Gülen Cemaati yapılanması döneminde, kanun dışı yapılan telefon dinlemelerini de ‘yasak delil olarak’ nitelendirdi. Mahkeme, suçlamalar açısından fiillerin her sanık için ayrı ayrı, gün, zaman ve eylem belirtilerek somutlaştırılamadığını aktardı.
Mahkeme ‘örgüt kurma ve örgüt üyeliği’ suçlamalarıyla ilgili şunları kaydetti: Sanıkların hangilerinin yönetici, hangilerinin üye olduğu, ne tür yönetsel faaliyetlerde bulundukları, üyelerinin kimler oldukları, aralarındaki hiyerarşik yapı, görev dağılımı, faaliyet organizasyon şeması, silahlı terör örgütünün amacı ve bu amaç için kullandığı araçlar, maddi kaynakları, örgüte özgülenen silah mühimmatı, işbölümü, gizlilik esasları gibi terör örgütlerini teşkil eden somut olgu ve veriler tespit edilemediği anlaşıldığından…,
Mahkeme Türkiye Cumhuriyet hükümetini ortadan kaldırmaya yönelik suçlamayla ilgili şu hükmü kurdu: Sanıkların atılı suçu uygun vasıtalarla işleyerek amaca ulaşmaya yetecek plan ve organizasyon dahilinde, maddi ve manevi alt yapısı oluşturulmuş, görev paylaşımlı, hiyerarşik yapıda bir eylem şeması ile ve birbirleriyle önceden tasarlanan şekilde hareket ettiklerine dair, her türlü şüpheden uzak, yeterli, kesin ve somut olgular bulunmadığından…
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüşleri Kanunu'na muhalefet iddiasına ilişkin de şöyle dedi: Sanıkların bireysel veya topluluk halinde, anayasal bir hak olan ve demokratik ifade özgürlüğü içinde kalan anlamda, Taksim Gezi Parkı protestolarına katılmalarına rağmen, protestoların zaman içinde farklı kişi veya grupların provokasyonu veya kolluk güçlerinin orantısız güç kullanmaları sonucun da oluşan olumsuz durumlara ve suç teşkil eden eylemlere, sanıkların bireysel veya topluluk halinde katıldıkları hususunun, her sanık için ayrı ayrı, gün, zaman ve eylem belirtilerek somutlaştırılamadığı, sanıkların suç teşkil eden hiç bir eylemi kabul etmedikleri, bu hali ile sanıkların, Anayasal demokratik bir hak olarak, toplantı ve gösteriye katılmalarına rağmen, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu anlamında suç teşkil eden eylemlerinin bulunmadığı, dosyada delil olarak dayanılan dinleme tapelerinin bu suç açısından delil niteliğinde olmadığı, sanıkların cep telefonu sinyal bilgilerine dayalı tespitlerinde sanıkların suç teşkil ettiği iddia edilen eylemlerini ortaya koymadığı, ayrıca sanıkların işledikleri iddia edilen eylemleri ile ilgili hemen akabinde düzenlenen bir tutanağın da bulunmaması karşısında, "şüpheden sanık yararlanır" genel ilkesi gereğince, sanıkların ayrı ayrı beraatlerine...
çArşı davası
(HA)