"Örgütlü insan çağdaş insandır."
Avrupa Birliği (AB) de, Türkiye'deki örgütlenmeyi, sivil toplum kuruluşlarının sayı ve niteliklerini yakından takip ediyor ve finanse ettiği bir çok proje ile bu alana dikkat çekiyor, özel önem veriyor...
AB fonlarından yararlanmak için bir çok proje üretildi, üretilecek...
Tamamı ya da bir kısmı hibe olarak desteklenen projelerde istenen, aranılan temel özellik, projenin sürdürülebilir olması ve istihdam yaratmasıdır.
Ancak ve ne yazık ki, AB destekli olarak, halen, yürütülmekte olan birçok projenin ömrü, kendilerine tahsis edilen kaynakla sınırlı.
Ve yine ne acıdır ki; yasalarımızda bulunan ve uygulamadığımız için sanki yokmuş gibi düşündüğümüz, davrandığımız birçok güzel uygulamayı, ticari ilişki içinde bulunduğumuz yabancı şirketler bize yaptırıyor; iş yerlerimizdeki temizlik, sağlık, iş güvenliği konularında işçimizi bizden daha çok düşünüyorlar.
Belki ucuz emek gücünün ürünü olan kazanımlarının ömrünü uzatmak içindir, olsun en azından tedbir almamızı dayatıyorlar.
İlimizde 300'ün üzerinde dernek olduğu bildiriliyor. Bu, iddialı bir sayı. Bazı aktif dernekleri biliyorum, ama "say" deseniz, ismini ve çalışma alanını bildiklerimin sayısı 20'yi geçmez.
Bütün bu dernekler neden kurulur? Kurulur da neden aktivite göstermez? Aktivite gösterecek kadro ya da kaynağınız yoksa neden kurarsınız bu örgütleri? Kurdunuz ama aktivite kazandırmadınız, neden görevden çekilmezsiniz?
Anlamıyorum.
Örgütlü olmaya karşı olmadığımı, beni tanıyan herkes bilir, ancak birşeyler yapın ya da yoldan çekilin.
Ülkemiz, yarım kalmış proje mezarlığı; ilimiz, işlevsiz dernek yorgunu...
İyi olur inşallah... (BB)