Vasiyet üzerinden henüz on yıl geçtiğine göre, bunu görmek için bir yirmi yıl daha beklemek gerekecekti. Ne var ki ikinci evliliğinden olan kızı ve mirasçısı Johanna Canetti, yazarın "Londra Günlüklerini 2024'ü beklemeden yayımlamaya karar vermiş. Yüzyıl ortalarının İngiltere'sinden edebi ve siyasi figürlerin resmini çizen bu günlükler, 90'ların başında kaleme alınmış ve yazarın şu ana kadar yayımlanan hiçbir metnine benzemiyor.
Canetti'nin ünlü yazar iris Murdoch ile üç yıl süren aşkını anlattığı bölümler ise her iki yazar hakkında bilinenleri değiştirecek nitelikte. Canetti'nin İngiltere'deki itibarı, Murdoch'un kocası John Bayley'in beş sene önce yayımladığı hatıralarında anlattıklarıyla sarsılmıştı.
Bayley hatıralarında, Canetti'yi, Iris'in gözünde "hayatının aşkı", "en büyük iktidar figürü, bir zorba, efendi, hükümdar" olarak, ama aynı zamanda ona "öğretmenlik yapmış, esin kaynağı olmuş" bir figür olarak tasvir ediyordu. O Iris'e göre, "her şeyi bilen büyük Dichter"di.
Canetti'yi İngilizlerin gözünden düşüren şeyse bu hatıralardaki, "Kimi zaman iris ile Canetti sevişirken, Canetti'nin karısı Veza da evde olur, Iris'e, bir tanrı gibi sahip oluşuna şahit olurdu," gibi ifadelerdi.
Alzheimer hastalığından ölen Iris'in, ölümünden iki ay önce hatırladığı son isim Canetti olmuş. Iris'in biyografisini yazan Peter Conradi de Canetti'nin, Iris'in imgeleminde "zorba bir efendi" olduğunu, onu "Hampstead'in canavar tanrısı" diye gördüğünü söylüyor; kadın yazara göre Canetti, etrafı ona hayran, edebiyat meraklısı "çömezler" ve metreslerle çevrili, acımasız, tüm kontrolü elinde tutan zorba bir âşıktı. Murdoch, ilk romanlarında bu tipi kullanmıştı.
Ancak ne Bayley ne Conradi, Canetti'nin 90'ların başında "Londra Günlükleri"ni kaleme aldığını biliyordu; ki bu yıllar, Murdoch'un alzheimere yakalanmasından önceki bir zamana denk geliyor.
Ayrıca daha sonra kaleme alınacak hatıralarda ve Murdoch biyografisinde kendisine atılacak iftiralardan da habersizdir Canetti. O nedenle günlüklerin ortadaki iftiralara bir cevap olduğu söylenemez. Buna, hikâyenin Canetti versiyonunun geç bir tarihte ortaya çıkması demek belki daha doğru olur. Ya da kızının babası adına verdiği cevap...
"Londra Günlüklerinin "Iris Murdoch" bölümü biraz buruk ve müstehzi bir tonda yazılmış. Örneğin Canetti, Murdoch'un, romanlarına birkaç Oxford'lu karakter koydu diye bir felsefeci-romancı olarak görünmesi fikrini itici bulduğunu söylüyor; öte yandan Murdoch'un romanlarının kimi zaman eğlenceli olabildiğini de kabul ediyor.
Geriye dönüp ilişkilerine baktığındaysa, Murdoch'un, nişanlısının ölümünden kısa bir süre sonra, baştan çıkarılmaya hazır bir şekilde onun peşinden koştuğunu iddia ediyor. Bu nişanlı, Canetti'nin en yakın arkadaşı, göçmen şair, antropolog Franz Baermann Steiner'dir, zaten Canetti ile Murdoch da Franz sayesinde tanışmışlardır.
Canetti sevişmelerini şöyle tasvir ediyor: "O öylece, hareketsiz yatardı. Bir şey hissettiğinden bile emin olamazdım. O herhangi bir tepki verseydi belki ben de bir şeyler hissederdim." ilişkilerinin bir iktidar ve hâkimiyet ilişkisi olması, ona göre kaçınılmazdı. Murdoch'un onu tam da böyle bir iktidar figürü olarak kullandığını söylüyor, ilk sevişmelerinden sonra Murdoch, Canetti'yi "Kendisini kaçırıp bir mağaraya kapatan Doğulu bir korsan" olarak hayal ettiğini söylemiş.
Canetti Murdoch'un romanları için fikirlere, karakterlere ihtiyaç duyduğunu, bu "ganimeti" de çok sayıda ve çeşitlilikteki sevgililerinden topladığını iddia ediyor: "Her biri kendi alanında uzmandı: Bir dinbilimci, bir ekonomist, bir eski tarihçi, bir edebiyat eleştirmeni, aynı zamanda bir filozof ve şair olan bir antropolog..." Canetti'ye göre Murdoch tek yönlü bir seks karşılığında bir sohbet alıyordu.
Bir zaman sonra Canetti Murdoch'u, sevgililerinin kalbini olmasa da zihinlerini gasp eden bir korsan olarak görmeye başlamış.
Bu geç gelen versiyon, Canetti-Murdoch aşkına farklı bir ışık tutuyor. Hikâyenin farklı versiyonlarını merak edenlere...
* Aylık kitap ve eleştiri dergisi Virgül'ün Mart 2004 sayısında yayımlanan bu yazıyı The Guardian, 7 Şubat, kısaltarak Dicle Argın çevirdi.