Dört mahkum ile bir jandarma erinin ölmesi ile sonuçlanan Çanakkale E tipi Cezaevi operasyonun tamamlanmasının ardından Çanakkale Cumhuriyet Savcılığı'nın talebi ile aynı delillere dayanan iki soruşturma başlatılmış, mahkumlar hakkında hemen bir dava açılmasına karşın, güvenlik görevlileri hakkında dava açılması için aradan 3 yıl geçmesi gerekmişti.
Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesi'nde 154 mahkum aleyhine "jandarma er Mustafa Mutlu'yu öldürmek, intihara azmettirmek, isyan, isyana teşvik, devlet malına zarar vermek" iddialarıyla açılan dava 15 Mayıs 2001'de başladı.
Güvenlik güçlerine ilişkin dava süreci
Güvenlik güçleri hakkında yürütülen soruşturmalar uzun süre tamamlanmadı. Bunun üzerine mahkum avukatları operasyondan tam bir yıl sonra 19 Aralık 2001 tarihinde Çanakkale Valisi, İl Jandarma Komutanı, Cezaevi Müdürü ve güvenlik görevlileri hakkında "adam öldürmeye teşebbüs, yağma taciz, işkence ve kötü muamele, azmettirme, görevi kötüye kullanma" iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.
Çanakkale Valisi hakkında yapılan suç duyurusuna ilişkin olarak İçişleri Bakanlığı Şubat 2002 tarihinde soruşturmaya izin vermedi. Bu arada Çanakkale Cumhuriyet savcılığı güvenlik görevlileri hakkındaki soruşturmada askerler ve gardiyanların dosyalarını birbirinden ayırdı.
Gardiyanlar ve Müdürler hakkındaki yürütülen soruşturmada 4 Ağustos 2003'de takipsizlik kararı verildi.
Askerler hakkında "işkence, kötü muamele, mülkiyet hakkı ihlali" iddiasıyla sürdürülen soruşturma 25.Aralık 2003 tarihinde takipsizlik kararı verildi.
Mahkum avukatlarının her iki takipsizlik kararına yapılan itirazları reddedildi.
Ancak aynı takipsizlik kararlarını veren Cumhuriyet savcılığı, kısa bir süre sonra, 563 güvenlik görevlisi hakkında "adam öldürmeye teşebbüs ve adam öldürme" iddiasıyla dava açtı ve dava 30 Ocak 2004'de başladı.
5 Nisan günü devam edilen mahkumların davasında avukatlar güvenlik görevlileri hakkında açılan dava ile mahkumların davasının birleştirilmesini talep etti. Mahkeme talebi kabul etti ve 154 mahkum ile 563 güvenlik görevlisi hakkındaki davalar birleştirdi. Yarın (26 Mayıs) birleştirilen davaya devam edilecek.
4 mahkum 1 asker öldü
"Hayata Dönüş" adıyla Türkiye'deki 20 cezaevinde gerçekleştirilen ve toplam 32 kişinin yaşamını yitirdiği operasyonlarda, Çanakkale E Tipi Cezaevi'nde operasyonun ilk gününde Fidan Kalşen adlı mahkum kendini yakarak, Sultan Sarı ve İlker Babacan adlı mahkumlar baş ve göğüslerine isabet eden gaz bombaları, Fahri Sarı ise aldığı kurşun yaraları nedeniyle öldü.
Jandarma er Mustafa Mutlu ise vurularak öldürüldü.
Soruşturma ve dava sürecinin ayrıntıları
Operasyonun tamamlanmasının ardından başlatılan soruşturmada Çanakkale Cumhuriyet Savcılığı'nın talebi üzerine 154 mahkum hakkında 25 Aralık 2000'de tutuklama kararı verildi.
2000/3469 hazırlık numaralı soruşturma çerçevesinde mahkumlar hakkında "jandarma er Mustafa Mutlu'yu öldürmek, intihara azmettirmek, isyan, isyana teşvik, devlet malına zarar vermek" iddialarıyla Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2001/158 dosya numarası ile ilk dava açıldı.
Mahkumlar hakkında "teşekkül halinde patlayıcı madde üretmek" iddiasıyla da İstanbul DGM'de ikinci dava açıldı. Bu dava İstanbul 6 No'lu DGM'nin görevsizlik kararının ardından Yargıtay'ın kararı doğrultusunda Çanakkale'de açılan dava ile birleştirildi.
Mahkumlar hakkında açılan dava 15 Mayıs 2001 tarihinde başladı.
Bu arada soruşturmada önemli bir gelişme oldu.
"Mahkum" ve "asker/gardiyan" soruşturmaları ayrıldı
Operasyonda görevli asker ve gardiyanlar hakkında sürdürülen soruşturma, mahkumlar hakkında sürdürülen soruşturmadan ayrıldı ve 2001/1234 hazırlık numaralı yeni bir soruşturma başlatıldı.
Mahkumların avukatı Gül Kireçkaya'nın yaptığı açıklamaya göre, bu dosyada yer alan delillerin mahkumların avukatları tarafından incelenmesi, Çanakkale Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2 Ağustos 2001 tarihli 2001/164 müteferrik numaralı gizlilik kararı ile engellendi. Bu karar nedeniyle mahkumlar hakkında açılan davada, güvenlik görevlileri hakkında yürütülen soruşturma dosyasında yer alan bilgiler kullanılmadı.
Gizlilik kararının kaldırılması için mahkum avukatlarının yaptığı itiraz ise 1 Nisan 2002 tarihinde reddedildi.
Bu soruşturma kapsamında cezaevinde yapılan çekimlerin ham kayıtları da mahkumların avukatları tarafından izlenemedi.
Ham kayıtlara dayanılarak hazırlanan ve mahkumların davasında delil olarak emanete verilen kasetin de Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığı'nda olduğu öğrenildi. Kasetin jandarmadan Adalet Bakanlığı'na buradan da CPT'ye yollandığı ortaya çıktı.
Bu olayı haber yapan gazeteci Gökçer Tahincioğlu hakkında da dava açıldı.
4 Temmuz 2001 tarihinde Çanakkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edilen ve mahkumların getirilmediği duruşmada söz alan Avukat Gül Kireçkaya, er Mustafa Mutlu'nun, güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu öldüğünü söyledi.
Kireçkaya, "Jandarma erin cezaevi içinden açılan ateş sonucu ölmesi söz konusu değil, çünkü öldürücü kurşun yüksek kinetikli bir silahtan çıkmış. Jandarmayla ilgili soruşturma hazırlık safhasında, onu görünce her şey açığa çıkacak" dedi.
31 Temmuz 2001 tarihinde yapılan duruşmada da Avukat Ercan Kanar, operasyon sırasında cezaevinde bulunduğu ileri sürülen 7 silahta mahkumların parmak izinin araştırıldığını, ancak askerlerin parmak izlerinin araştırılmadığını belirtti.
Avukat Hasan Hüseyin Evin ise dosyada Figen Kalşen'in kendisini yakması olayında sadece bir mahkumun adının geçtiğini ifade ederek, diğer 154 mahkumun "intihara teşvik" iddiasıyla yargılanmasının hukuka aykırı olduğunu vurguladı.
25 Eylül 2001 tarihinde Çanakkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edilen duruşmada söz alan sanık avukatları, cezaevleri operasyonundan sonra diğer cezaevlerinde de mahkumlar hakkında benzer davalar açıldığını, ancak bu davalarda tutuklama kararı olmadığını bildirdiler. Mahkeme, daha sonraki oturumlarda mahkumların tahliyesine karar verdi.
1 Temmuz 2003 tarihinde yapılan duruşmada mütalaasını sunan savcı 154 sanığın "cezaevinde isyan çıkardıkları", 18 sanığın da "jandarma er Mustafa Mutlu'yu öldürdükleri" gerekçesi ile cezalandırılmalarını istedi.
Mahkumlar hakkında açılan dava hızla sürerken sanık avukatları kamu görevlileri hakkında yürütülen soruşturma ilerlemediği gerekçesiyle düzenli aralıklarla "soruşturmanın makul sürede tamamlanması" istemi ile savcılığa başvurdular.
Güvenlik görevlileri hakkında yürütülen soruşturmanın sonuçlanmaması üzerine mahkumların avukatları operasyondan tam bir yıl sonra 19 Aralık 2001 tarihinde Çanakkale Valisi, İl Jandarma Komutanı, Cezaevi Müdürü ve güvenlik görevlileri hakkında "adam öldürmeye teşebbüs, yağma taciz, işkence ve kötü muamele, azmettirme, görevi kötüye kullanma" iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.
Avukat Kireçkaya operasyondan sonra mahkumların soğukta soyulduklarını, bahçede üzerlerinin arandığını, saatlerce dizleri üstünde bekletildiklerini, üzerlerindeki para ve altınlara el konulduğunu ve geri verilmediğini, cezaevinde olay çıkmayan bölümlerdeki eşyalara zarar verildiğini, nakiller sırasında araçların çok kalabalık olduğunu, mahkumların zorunlu ihtiyaçların karşılanmadığını, mahkumların ellerinin "Amerikan kör kelepçe" denilen ve kan dolaşımını engelleyen plastik kelepçelerle bağlandığını, bu olaylara bağlı olarak mahkumların ellerinde uzun süren uyuşukluk ve hissizlik olduğunu, bayılanlar olduğunu söyledi.
Çanakkale Valisi hakkında yapılan suç duyurusu ile ilgili olarak 4 Şubat 2002 tarihinde İçişleri Bakanlığı soruşturma izni vermedi.
Soruşturmanın bir türlü tamamlanamaması nedeniyle mahkumların avukatları 2002 yılı sonunda "soruşturmanın etkin olmadığı ve makul sürede bitirilemediği" gerekçesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu.
Bu arada Çanakkale Cumhuriyet Savcılığı, güvenlik görevlileri hakkındaki soruşturmada, askerlerin ve gardiyanların dosyalarını birbirinden ayırdı.
Gardiyanlar ve müdürüler hakkında yürütülen soruşturma 4 Ağustos 2003 tarihinde takipsizlikle sonuçlandı. Burhaniye Ağır ceza Mahkemesi'ne yapılan itiraz ise 3 Ekim 2003 tarihinde reddedildi.
Askerler hakkında "işkence, kötü muamele, mülkiyet hakkı ihlali" iddiasıyla sürdürülen soruşturmada ise 25 Aralık 2003 tarihinde takipsizlik kararı verildi. Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesi'ne 5 Ocak günü yapılan itiraz da 1 Mart günü reddedildi.
Güvenlik güçleri aleyhine dava
Ancak, bu iddialardan takipsizlik kararı veren Cumhuriyet Savcılığı, 563 güvenlik görevlisi (3 asteğmen, 37 astsubay, 16 uzman çavuş, 496 er, bir komiser, 10 polis memuru) hakkında "adam öldürmeye teşebbüs ve adam öldürme" iddiasıyla dava açtı. Dava 30 Ocak günü başladı.
İddianamede, operasyonun "mevzuat ve talimatlara uygun yapıldığı" anlatıldı ve ağırlıklı olarak mahkumlar suçlandı. İddianamede, "mahkumların barikat kurarak güvenlik görevlilerine ateş ettiği, yanıcı ve patlayıcı maddeler attığı, er Mustafa Mutlu'nun da cezaevinden açılan ateş nedeniyle öldüğü" ileri sürüldü.
İddianamede, "Bu şekilde ateş edilmesini engellemek ve direnişe son vermek için Jandarma Teşkilat Görev ve Yetkileri Yasası'nın 11. maddesine göre yetkisini kullanıp operasyona başlamıştır. İlk etapta jandarma, koğuşların tavanına doğru taciz ateşi açıp, göz yaşartıcı gaz kullanmıştır.
Buna rağmen hükümlü ve tutuklular eylemlerini sürdürmüştür. Eyleme son verip dışarı çıkmak isteyenlere kolaylık sağlamak için B bloğun dış duvarı yıkılmış ve bunun sonucunda birçok hükümlü, buradan çıkıp teslim olmuştur. Teslim olan ve yaralananlar hastanelere, durumu iyi olanlar başka cezaevlerine nakledilmiştir" denildi.
İddianamede, mahkumlardan Fahri Sarı'nın "ateşli silah yaralanmasına bağlı incebağırsak yaralanması, iç kanama ve gelişen kanama şoku sonucu", Sultan Sarı'nın "küt bir cismin süratle göğüs duvarına çarpması ile meydana gelen travmaya bağlı sternum ve ikinci kaburga kırığı ile mütarafik aortrum türü, kalp tampanadı ve gelişen dolaşım durması sonucu", İlker Babacan'ın "başına sol taraftan isabet eden muhtemelen göz yaşartıcı gaz bombası ile kafatası ve kaide kırıkları beyin ve beyincik harabiyeti, beyin kanaması ve gelişen dolaşımın durması" sonucunda öldüğü anlatılarak, şöyle denildi:
"Ölen ve yaralananların vücutlarından mermi çekirdeği çıkmamıştır. Dolayısıyla bu duruma neden olan mermi çekirdekleri de bulunamamıştır. Operasyon sonucu yapılan aramalarda bazı mermi çekirdekleri bulunmuş ama bunların kesin olarak ölüm ve yaralanmalarla ilgili olmadığı anlaşılmıştır.
Operasyon sırasında hükümlü ve tutuklular tarafından da görevlilere ateş edilmiştir. Bu yüzden operasyona katılan görevliler kendilerine ateş edilmesine engel olmak amacıyla açılan taciz ateşi ile ilgili olabileceği anlaşılmıştır."
Güvenlik görevlilerinin "birden fazla adam öldürdükleri" gerekçesiyle TCY'nin 450. maddesi uyarınca cezalandırılması ancak, "failin belli olmaması" durumunda ceza indirimi öngören 463. maddesinin uygulanması istenen iddianamede, sanıkların ayrıca "zaruri sınırı ve verilen emrin sınırını aştıkları" gerekçesiyle TCY'nin 50. maddesi uyarınca da cezalandırılması istendi.
5 Nisan günü devam edilen mahkumların davasında avukatlar güvenlik görevlileri hakkında açılan dava ile mahkumların davasının birleştirilmesini talep etti. Mahkeme bu talebi kabul etti ve davaları birleştirdi. Her iki davaya 26 Mayıs günü devam edilecek.(YS/BB)
Ölüm Orucu Sürecinde Ölenler ve Ölüm Gerekçeleri
Bayrampaşa
1. Cengiz Çalıkoparan,
2. Ali Ateş,
3. Mustafa Yılmaz,
4. Murat Ördekçi,
5. Nilüfer Alcan,
6. Fırat Tavuk,
7. Aşur Korkmaz,
8. Şefinur Tezgel,
9. Yazgülü Güder Öztürk,
10. Gülser Tuzcu,
11. Seyhan Doğan,
12. Özlem Ercan.
Ümraniye
13. Ahmet İbili,
14. Ercan Polat,
15. Umut Gedik,
16. Alp Ata Akçagöz,
17. Rıza Poyraz,
18. Haydar Akbaba,
19. Muharrem Buldukoğlu. (Bu mahkumların diğer mahkumlar tarafından öldürüldüğü iddia ediliyor)
Çanakkale
20. Fidan Kalşen,
21. Fahri Sarı,
22. Sultan Sarı,
23. İlker Babacan.
Bursa
24. Murat Özdemir.
Çankırı
25. İrfan Ortakçı,
26. Hasan Güngörmez,
27. Ali İhsan Özkan.
Uşak
28. Berrin Bıçkılar,
29. Yasemin Cancı.
Ceyhan
30. Halil Önder.
Askerler
31. Nurettin Kurt [Ümraniye],
32. Mustafa Mutlu [Çanakkale]
Ölüm Orucunü Sürdürürken Cezaevinde ölenler
1. Cengiz Soydaş 21 Mart 2001
2. Adil Kaplan 7 Nisan 2001
3. Bülent Çoban 7 Nisan 2001
4. Fatma Ersoy 10 Nisan 2001
5. Nergis Gülmez 11 Nisan 2001
6. Tuncay Günel 11 Nisan 2001
7. Celal Alpay 12 Nisan 2001
8. Abdullah Bozdağ 12 Nisan 2001
9. Erol Evcil 13 Nisan 2001
10. Murat Çoban 13 Nisan 2001
11. Gürsel Akmaz 16 Nisan 2001
12. Endercan Yıldız 18 Nisan 2001
13. Sibel Sürücü 22 Nisan 2001
14. Hatice Yürekli 22 Nisan 2001
15. Sedat Karakurt 24 Nisan 2001
16. Fatma Hülya Tümgan 28 Nisan 2001
17. Hüseyin Kayacı 6 Mayıs 2001
18. Cafer Tayyar Bektaş 6 Mayıs 2001
19. Veli Güneş 16 Haziran 2001
20. Aysun Bozdoğan 26 Haziran 2001
21. Gökhan Özocak 4 Temmuz 2001
22. Ali Koç 8 Temmuz 2001
23. Muharrem Horuz 2 Ağustos 2001
24. Ali Ekber Barış 18 Ekim 2001
25. Tülay Korkmaz 19 Kasım 2001
26. Ali Çamyar 2 Ocak 2002
27. Zeynel Karataş 5 Ocak 2002
28. Yusuf Kutlu 8 Mart 2002
29. Yeter Güzel 10 Mart 2002
30. Doğan Tokmak 15 Mart 2002
31. Meryem Altun 31 Mart 2002
32. Okan Külekçi 22 Mayıs 2002
33. Semra Başyiğit 29 Temmuz 2002
34. Fatma Bilgin 10 Ağustos 2002
35. Melek Birsen Hoşver 22 Ağustos 2002
36. Gülnihal Yılmaz 24 Ağustos 2002
37. Fatma Tokay Köse 31 Ağustos 2002
38. Hamide Öztürk 10 Eylül 2002
39. Serdar Karabulut 8 Kasım 2002
40. İmdat Bulut 19 Kasım 2002
41. Zeliha Ertürk, 30 Kasım 2002
42. Feridun Yücel Batu, 1 Aralık 2002
43. Berkan Abatay 20 Aralık 2002
44. Özlem Türk 11 Ocak 2003
45. Yusuf Aracı 26 Mart 2003
Ölüm oruçlarına destek veren tutuklu yakınlarından ölenler
1. Gülsüman Ada Dönmez 9 Nisan 2001
2. Canan Kulaksız 15 Nisan 2001
3. Şenay Hanoğlu 22 Nisan 2001
4. Erdoğan Güler 24 Nisan 2001
5. Zehra Kulaksız 29 Haziran 2001
6. Hülya Şimşek 31 Ağustos 2001
7. Özlem Durakcan 28 Eylül 2001
Tahliye olduktan sonra ölüm orucunu sürdürürken ölenler
1. Uğur Türkmen 27 Mayıs 2001
2. Sevgi Erdoğan 14 Temmuz 2001
3. Osman Osmanağaoğlu 14 Ağustos 2001
4. Gülay Kavak 7 Eylül 2001
5. Ümüş Şahingöz 14 Eylül 2001
6. Abdülbari Yusufoğlu 20 Eylül 2001
7. Ali Rıza Demir 27 Eylül 2001
8. Ayşe Baştimur 28 Eylül 2001
9. Zeynep Arıkan Gülbağ 27 Eylül 2001
10. Lale Çolak 8 Ocak 2002
11. Tuncay Yıldırım 21 Mart 2002
12. Feride Harman 15 Aralık 2002
Kendini yakanlar
1. Kazım Gülbağ 25 Nisan 2001 (Almanya)
2. İbrahim Erler 18 Eylül 2001
3. Eyüp Savur 7 Kasım 2001
4. Nail Çavuş 7 Kasım 2001
5. Muharrem Çetinkaya 12 Kasım 2001
6. Muharrem Karademir 28 Şubat 2004 [ölüm orucunda kendini yaktı]
7. Günay Öğrener 2 Mart 2004 [ölüm orucunda kendini yaktı]
8. Ümit Günger 31 Mart 2004 [ölüm orucunda kendini yaktı]
Tedavi sırasında ölen
1. Mustafa Coşkun 3 Ekim
Saldırılar sonucu ölen
1. Cafer Dereli 9 Aralık 2000 [Hollanda'da destek ölüm oruççusu. Radikal sağcılar tarafından öldürüldüğü iddiası...]
İntihar saldırısı sonucu ölenler:
1. Gültekin Koç 3 Ocak 2001 (eylemci)
2. Naci Canan Tuncer (polis-aynı olay)
3. Uğur Bülbül 10 Eylül 2001 (eylemci)
4. Tuncay Karataş (polis-aynı olay)
5. Halil İbrahim Doğan (polis-aynı olay)
6. Amanda Rigg (turist-aynı olay)
5 Kasım 2001 Küçükarmutlu müdahalesi sırasında ölenler
1. Arzu Güler [Destek ölüm oruççusu]
2. Sultan Yıldız [Refakatçi]
3. Bülent Durga [Refakatçi]
4. Barış Kaş [Refakatçi]