Can Candan… Boğaziçi Üniversitesi’ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın atadığı rektör Naci İnci’nin görevine son verdiği bir akademisyen…
Üniversiteye karşı açtığı iki davayı kazandı. Ancak geri dönüşü Boğaziçililerin deyimiyle ‘kayyım rektör’ tarafından her seferinde engellendi.
Candan, adalet beklerken Anayasa Mahkemesi’nden (AYM) dün önemli bir karar çıktı. AYM, rektör atama yetkisinin kanun hükmünde kararname (KHK) ile Cumhurbaşkanına devredilemeyeceğine hükmetti.
Erdoğan’ın 2018’de çıkarttığı 703 sayılı KHK’nın ilgili maddesini iptal edip yeni düzenleme yapılması için Meclis’e 1 sene süre verdi.
AYM'den bir yıl daha anayasaya aykırılık onayı
bianet’in ulaştığı Candan, AYM hükmünü “Türkiye'nin üniversite tarihinde yeri olacak bir karar” diye nitelendirdi.
Boğaziçi Üniversitesi’nin üç buçuk yıldır atanmış rektörler tarafından yönetildiğini ekleyip “Bu karar hem Cumhurbaşkanının rektör atamasının, hem de Boğaziçi özelinde Melih Bulu ve Naci İnci’nin atanmalarının Anayasaya aykırı olduğu anlamına geliyor” dedi.
Boğaziçi’nde rektör atamalarının yapıldığı ilk günden beri AYM ile benzer şeyleri söylediklerini kaydeden Can “Karar mücadelemizde ne kadar haklı olduğumuzu gösterdi” diye konuştu:
AYM kararı aslında uygulamaya dair. Özünde ‘Cumhurbaşkanının KHK ile rektör atama yetkisi alması Anayasaya aykırıdır’ dedi. Yani ‘Naci İnci üç yıldır Anayasaya aykırı bir şekilde rektör’ demiş oldu. ‘Özerklik’ üzerinden bir karar vermedi, sadece usulen KHK maddesini iptal etti. Ama Anayasaya göre zaten üniversiteler özerk. AYM’nin bu yönde bir karar vermemesi, Anayasada üniversitelerin özerk kurumlar olması gerektiği gerçeğini değiştirmez.
Ancak her iki halde de Boğaziçi Üniversitesi Anayasaya aykırı bir kararla üç buçuk seneden beri ‘kayyım rektörler’ tarafından yönetiliyor. Bu rektörler benim de aralarında olduğum en az beş tam zamanlı akademisyenin görevine son verdi. Boğaziçi'nden o ya da bu nedenden dolayı giden akademisyen sayısı bildiğim kadarıyla 100’e doğru ilerliyor.
Görevden almanın ötesinde istifaya ve emekliliğe zorlananlar, mobinge uğrayanlar var. Araştırma izni verilmeyen, yükselme hakkı elinden alınan akademisyenler ya istifa etmek zorunda bırakılıyor ya da emekliğini istemek zorunda kalıyor.
Candan’a göre şimdi esas mesele AYM kararının nasıl uygulanacağı. Çünkü AYM atanan rektörlerin geçmişte aldıkları kararlarla ilgili bir hüküm kurmadı.
Candan bu noktada “Rektörler usule uygun şekilde atanmadıysa, verdikleri kararlar nasıl hukuki olabilir?” diye sordu ve şöyle devam etti:
Ben hukukçu değilim ama mantıken meşru olmayan bir rektörün aldığı kararlar meşru olamaz diye düşünüyorum. Dolayısıyla benim ya da diğer akademisyenler ve öğrenciler hakkında verilen bütün kararlar, yapılan işlemler meşru değildir. Bunların artık düzeltilmesi gerekir.
Anayasaya aykırı bir atamayla geçmişte yapılan yanlışları olmamış sayamazsınız. Çünkü hukuki mantıkla atamaların Anayasaya aykırı olduğu tescil edilmiş oldu. Şimdi esas önemli mesele bence bu. Ne olacak? Siyasi irade olduktan sonra AYM kararı için bir sene beklemeye gerek olmaz. Bugün de uygulanabilir, geriye dönük de düzeltmeler yapılabilir.
Biz üç buçuk yıldır atanan rektörlere ve verdikleri kamu zararlarına karşı mücadele ediyoruz. ‘Bu rektörler gayrimeşrudur, tanımıyoruz’ diyoruz. Üç buçuk yıldır üniversitemizin en temel ilkeleri olan özerklik, özgürlük ve demokratik işleyişi korumak için çabalıyorsunuz. Biz Anayasal hakkımızı aradıkça karşımıza polis dikiliyor, güvenlik çıkıyor, soruşturmalar açılıyor, işimizden, gücümüzden oluyoruz. Ataması Anayasaya uygun olmayan rektörler üniversitede koltuklarında oturmaya devam ediyor.
Candan, Türkiye'de ‘üniversiteler krizinin’ yeni başlamadığını, yakın tarihte Barış Akademisyenleri’yle (2016) ilgili bir süreç başlatıldığını da ekledi.
Hemen ardından da olağanüstü hal (OHAL) sürecinde yayımlanan KHK'larla yüzlerce akademisyenin üniversitelerden tasfiye edildiğini hatırlattı. “Türkiye'deki üniversiteler müthiş zarara uğratıldı” diye konuştu:
Boğaziçi Üniversitesi ülkenin en iyi öğrencilerinin girmek istediği, Türkiye'nin en kıymetli kurumlarından bir tanesiydi. Öğrencilere kaliteli, dünya standartlarında ücretsiz bir yükseköğrenim verebilmek için vardı. Ama bu durum ortadan kaldırıldı. Boğaziçi'nin kalitesi 2021'den beri düşüyor.
Öğrencilerin hali kötü. Özellikle üniversite içi soruşturmalar, okulda polis ve güvenlik görevlilerinden gördükleri şiddet, yargılamalar, devam eden davalar hatta hapiste yatan öğrenciler… Müthiş bir baskı var. Kimse kendini güvende ve rahat hissetmiyorlar. Öğrenciler okula bile gelmek istemiyor artık. Kayyım rektörlerin üniversitede bıraktığı hasar bu. Tek nedeni de Cumhurbaşkanının Anayasaya aykırı rektör ataması yapması…
Atanmış rektörlerin ya istifa etmeleri ya da derhal görevden alınmaları gerektiğini belirten Candan, sözlerini “Üniversitelerin özerk olabilmesi için, kurumu yöneten kişilerin Cumhurbaşkanı tarafından atanması değil üniversite birleşenleri tarafından seçilmiş olması gerekiyor. Bu kadar yıldır verilen kamu zararının artık son bulması gerekiyor. Devam etmemeli ki bir an önce verilen hasarı onarma sürecine başlayalım. Benim beklentim bu” sözleriyle bitirdi.
Akademisyenler Naci İnci'yi istifaya davet etti
Öte yandan Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri AYM'nin rektör atamalarının Anayasaya aykırı olduğunu belirttiği karara ilişkin ortak bir açıklama yaptı:
"Anayasa Mahkemesi, 2018'den itibaren Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapılan rektör atamalarının anayasaya aykırılığını tescil etmiştir. Hukukun üstünlüğü ilkesinin, demokratik teamüllerin ve akademik ahlak kurallarının gereği, bu kararla beraber gayri-meşru konumları hukuken doğrulanmış rektör ve idarecilerin istifa etmeleridir. Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri olarak 2021 Ocak ayından beri sürdürdüğümüz mücadelemiz ile Melih Bulu ve sonrasında onun kadrosunda yer almış Naci İnci’nin kayyım olarak atanmalarının hukuksuzluğuna işaret etmenin yanı sıra, kayyım yönetiminin üniversitemize verdiği zararların önüne geçmek için çaba harcadık. Çabamıza rağmen gayri-meşru Naci İnci yönetimi bu süreçte üniversitemize onarılması güç, yıkıcı hasarlar verdi. Artık kaybedecek zamanımızın olmadığının altını çiziyor, Naci İnci ve ekibini bu Anayasa Mahkemesi Kararı üzerine derhal istifaya davet ediyoruz."
(HA)