Meclis Dışişleri Komisyonu'nun CHP'li üyesi Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer,TBMM Genel Kurulu'nda bu hafta ele alınması beklenen Libya ile askeri işbirliği mutabakatını değerlendirdi.
Çakırözer, yaptığı açıklamada “Orada bir iç savaş var. Libya’nın ve Libya halkının iyiliğini istiyorsak, taraf tutarak oraya silah göndermek yerine, orada barışın sağlanması için uğraşmalıyız. BM’nin bu yöndeki çabalarına destek vermeliyiz. Ama iktidar tam tersini yapıyor” dedi. Çakırözer, şöyle devam etti:
"Aynı hatalar"
“Sekiz yıl önce Suriye’de de benzer hatalar yapıldı. Rejim değiştirme tezi ile yola çıktık. İyi ilişkimiz olan Suriye’nin içindeki çatışmada gereksiz yere taraf olduk. Bundan en büyük zararı ülkemiz gördü. Şimdi de Libya’da, ülkemizin çıkarlarına zarar verebilecek ikinci bir Suriye macerasıyla karşı karşıyayız.”
TBMM Genel Kurulu’nda bu hafta ele alınması beklenen Libya’yla askeri işbirliği mutabakatıyla hem askeri personel hem de silah gönderilmesinin önünün açıldığını belirten Çakırözer, riskleri şöyle sıraladı:
Asker de gidecek
“Bu muhtıra Libya’daki Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne hem askeri personel hem de silah, mühimmat ve diğer kara, deniz, hava araçları transferinin önünü açıyor. Libya ile mutabakat metnindeki unsurlar, hem asker hem de silah gönderilmesine açık kapı bırakmakta.
Kim bu siviller
“Anlaşmada Türkiye’den Libya’ya ‘savunma ve güvenlik kuruluşları mensubu sivil şahıslar’ adı altında bazı kişilerin gideceği belirtiliyor.
“Türkiye’nin başka ülkelerle imzaladığı benzer hiçbir anlaşmada böyle ucu açık, örtülü bir tanım olmaması düşündürücü.
“Bu tanımlamaya dayanarak, yabancı basın organlarında; başkanlığını Cumhurbaşkanlığı’na yakın bir eski tümgeneralin yaptığı SADAT isimli savunma şirketinden ya da benzer özel kuruluşların şemsiyesi altında hükümeti koruma amacıyla Libya’ya grupların gönderileceği iddiaları çıkmakta.
“Mutabakat muhtırasında bahsedilen bu savunma ve güvenlik kuruluşları kimlerdir, bunlara mensup sivil şahıslar kimlerdir, bu sivil şahısların kontrolünü kim üstlenecek? Bu soruların yanıtları kamuoyu ile paylaşılmadan böyle ucu açık bir anlaşmanın yürürlüğe girmesini doğru bulmuyoruz.
Başka anlaşmalarda yok
“Dışişleri Komisyonu’na gelen Bakan Yardımcısı, ‘Bu anlaşma imzaladığımız diğer askeri anlaşmalardan farksız’ diyor. Son olarak Sırbistan ile imzalanan anlaşmayı örnek gösteriyor. Biz baktık ne Sırbistan, ne de bir başka ülke ile imzalanan askeri anlaşmalarda ‘savunma ve güvenlik kuruluşları mensubu sivil şahıslar” tanımı yok.
“Ambargo delmenin vesikası”
“Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Libya için aldığı silah ambargosu kararı var. Bu ambargonun uygulanmasını denetleyen BM raportörlerinin Türkiye’nin bu ambargoyu ihlal ettiği yönünde ciddi iddiaları var.
”Türkiye’ye yönelik böyle bir itham varken; mutabakat metninin bu haliyle, yani her türlü askeri araç-gereç, silah ve mühimmat transferinin önünü açan bir biçimde yapılması, tüm dünyada ambargoyu deldiğimizin resmi kanıtı olarak algılanacaktır. Türkiye, uluslararası kamuoyunda çok olumsuz bir imaj ile karşı karşıya kalacaktır.
“Gizli bilgeler endişesi”
“Anlaşmada gizli bilgi ve teçhizat değiş tokuşunun da önü açılıyor. İç savaş şartlarındaki Libya’da yönetim her an değişebilir.
“Yani bu gizli teçhizat ve bilgilerin artık bizi karşıt olarak gören diğer tarafın eline geçmesi her an mümkündür. Bu risk, hepimiz için çok büyük endişe kaynağı olmalıdır.
“Doğu Akdeniz’deki yalnızlığı gidermez”
AKP iktidarı bu kaygı verici anlaşmayı kısa süre önce CHP’nin de desteğiyle Meclis’ten geçen yine Libya ile yapılan Deniz Yetki Sınırları anlaşmasını güvence altına almak için Meclis’e getirdi.
Deniz Anlaşmasının Libya tarafındaki onayında sıkıntı var. Libya Meclisi ‘Biz bu anlaşmayı tanımıyoruz’ diyor.
Bu anlaşma bu haliyle ne Deniz Yetki Sınırları Anlaşmasının onaylanarak yürürlüğe girmesini kolaylaştırır, ne de temel stratejimiz olan Doğu Akdeniz’deki yalnızlığımızın giderilmesine katkı sağlar. Tam tersine Doğu Akdeniz’deki yalnızlığımızı daha da derinleştirecek.
“Elimizi ateşin içine sokuyoruz”
“Bu anlaşma ile Türkiye elini bir ateşin, iç savaşın ortasına resmen sokmakta. 8 yıl önce rejimi değiştirme çabası ile Suriye’deki çatışmanın tarafı olmamızı anımsatıyor.
“Suriye’de ortaya çıkan istikrarsızlık nedeni ile Türkiye terör saldırılarında vatandaşlarını yitirdi, 4 milyon Suriyeli ile yıllardır baş başa yaşamak zorunda kaldık, sınır ticaretimiz yok oldu, Suriye’nin yanısıra birçok bölge ülkesi ile ilişkilerimiz yok denecek noktaya geldi. Şimdi Libya’da ikinci bir Suriye macerasına girilmesinden kaygı duyuyoruz. Bu nedenle bu anlaşmanın şimdi kabulünün uygun olmadığını düşünüyoruz." (DB)