Fotoğraflar: Vedat Örüç
Depremden sonra hayatın olağanüstü akışta devam ettiği Adıyaman’da halen artçı sarsıntılar devam ediyor. Günlerdir aralıksız yağan yağmur sonrası bölgede sel meydana gelirken afetzedelerin kaldığı çadırları su bastı.
Adıyaman’da çadırları su basan afetzedeler geceleri hasarlı binalarda geçirmek zorunda kalıyor. Bianet’e konuşan afetzedeler AFAD’a başvurduklarını ancak “başınızın çaresine kendiniz bakın” yanıtını aldıklarını söylüyorlar. Yardıma ulaşamadığı için günlerdir göle dönen çadırlarda kalan birçok afetzede de hastalandı.
“Hasarlı evde nöbetleşe uyuduk”
Merkeze bağlı Cumhuriyet Mahallesi’nde yaşayan Emine Evli göle dönen çadırını göstererek bütün eşyaları ıslandığını söyledi. Korkmalarına rağmen başka çareleri olmadığı için sabaha kadar evde kaldıklarını ve nöbetleşe uyuduklarını belirten Emine Evli, bianet'e konuştu. Şöyle dedi:
“Halimizi gördün işte böyleyiz. Akşam gelip sobayı kurup yatayım dedim baktım direkt suyun içine girdik. Çadırımız da eşyalarımız da su içinde kalmıştı. Bizim evimizde depremde hasar gördü çatlağı çok ama bu çadırda da kalamadığımız için gidip evde kaldık. Çocuklarımızda, bizde korka korka eve gittik.
"Dün gece nöbetleşe uyuduk. Bir biz uyuyup diğerleri uyuyordu bir de diğerleri uyuyor biz uyanık kalıyorduk. Çadırımız ıslanmasa burada kalırdık ama çadır su içinde. Çocuklarımız eve gittiğinde ölmekten korkuyor. Biz ne yemek ne giyecek hiçbir şey istemiyoruz. Biz sadece konteynır ya da sağlam bir çadır istiyoruz başka bir şey istemiyoruz. Evde bir şey yaptığımızda da kapı önünde yapıp hemen dışarı çıkıyoruz."
“Kapı önünde sabahladık”
Çadırı su altında kalan bir başka depremzede Sultan Aydın ise mahallede bulunan bütün çadırların ıslandığını ve çocukları için mecburen evde kaldıklarını söyledi. Yetkililerin ‘girmeyin’ dediği evde kapı önünde sabahladıklarını ifade eden Sultan Aydın, şöyle seslendi:
“Biz 6 kişi bir çadırda kalıyoruz. Yağmur yağdıktan sonra burada sel oldu. Çadırlarımızın hepsi su içinde kaldı. Çadırın içi su doldu. Sadece bizimki değil, burada 10 tane çadır vardı.
"Hepsi su içinde kaldı. Çadırda kalamadığımız için bize ‘girmeyin’ dedikleri eve girdik. Zaten bu çadırları da kendimiz kurduk. Normalde tütün kurutmak için kullandığımız çadırlar.
"AFAD’a kaç kere başvurduk henüz çadır vermediler. Zaten selden sonra AFAD’ı valiliği defalarca aradık yardım istedik ‘şimdilik başınızın çaresine kendiniz bakı bir şeyler ayarlamaya çalışacağız’ yanıtını verdiler. Bizde tütün çadırlarını kullanmak zorunda kalıyoruz, başka yapacağımız bir şey yok çünkü.
"Bu çadırlarda her yağmur sonrası su basıyor. Halimizi görüyorsun işte. Mecburen bu yağmurda çocuklarımız dışarıda kalmasın diye gittik hasarlı evin içinde kapının önünde yattık. Zaten varımız yoğumuz çocuklarımız. Başka bir şeyimiz yok, evimiz yok. Sabaha kadar evdeydik iki gündür hiç uyumadık ben ve eşim sabaha kadar uyanık kaldık. Zaten bu soğukta bu yağmurda hepimiz hasta olmaya başladık."
“Ne yapacağız hiç bilmiyoruz”
Elif Aydın ise çaresiz olduklarını ve depremden sonra gelen selle var olan eşyalarını da kaybettiklerini anlattı.
Aydın, şöyle dedi:
“Su içinde kaldık. Ne elbisemiz ne halımız kaldı. Hiçbir şeyimiz kalmadı. Yapacağımız bir şey yok bir aydır bu çadırda bu suyun içinde yaşıyoruz. Deprem oldu hiçbir şey kalmadı. Şimdi sel oldu yine hiçbir şey kalmadı. Bu suyun içinde kalıyoruz. Ne yapacağız ne olacak hiç bilmiyoruz. Gıda yardımı geliyor ama bizim gıdaya mı ihtiyacımız var bu durumda. Bir sürü ölümüz var. Daha yasımızı bile tutamadan bu hale geldik. Başımıza her şey geldi."
“Devletten beklentimiz yok”
Altı yıldır kanser tedavisi gören ve 3 kez de ameliyat olan Hasan Ökten’in de ailesi ile kaldığı çadırı su bastı. Kemoterapi gören Ökten, deprem sonrası ailesi ile birlikte Afet ve Acil Durum Başkanlığı’ndan (AFAD) zar zor temin ettikleri tek bir çadırda kalıyor. 8 kişi olarak kalınan çadırda Ökten, hijyen ve sağlıklı beslenme hakkına erişemiyor.
Yıllardır hastalık ile mücadele ettiğini söyleyen Hasan, ilaçlarının devlet tarafından karşılanmadığını belirtiyor. Kendi imkanları ile ilaçlarını aldığını ifade eden Ökten, “Depremden sonra birçok hastane gezdik. Oradan oraya attılar. Zaten devletten bir beklentimiz yok. Vermezler de yani. Kaç sefer çocuğum Pazarcık Kaymakamlığı’na başvurdu çadır için. Sadece TC.’mizi alıyorlar sonrasında ise arkasına bakan yok. En son bir çadır verdiler. Parmağını tutuyorsun dışarıdan görünüyor. O kadar ince bir çadır. İçinde soba deliği yok. Onu da askeriye verdi” diyor. Hasan, tedavi hakkına erişmek istediğini ve bu konuda gönüllü doktorlardan duyarlılık beklediğini de sözlerine ekliyor.
“İlaç sorunumuz var”
Pınar Ökten de deprem öncesi babasının kemoterapi alması gerektiğini, fakat depremden dolayı alamadığını dile getirdi.
Pınar, şöyle dedi:
“İki hafta önce kendi imkanlarımız ile bir hastaneye gittik orada alabildi. İlaç sorunumuz var. Bu durumda en çok etkileyen de ilaçların bulunamaması. Çünkü babamın hastalığı ilerlemiş durumda. Kanserin dördüncü evresinde. İlaçlara ne kadar erken ulaşabilirsek o kadar daha iyi olacak. Vücudunda kan eksikliği var. Doktor vitamin yazdı. Normalde bir ay kullanması gerekiyordu ama biz ikinci ayında da devam ettirdik doktora gidemediğimiz için. Bu ne kadar sağlıklı bilemiyoruz."
“Kızılay’ın yemekleri rahatsızlıklara neden oldu”
Babasının sağlıklı beslenemediğine de dikkat çeken Pınar, Kızılay tarafından çıkarılan yemeklerin yenilemeyecek durumda olduğunu ve hastalara uygun çıkarılmadığını vurguluyor.
Son günlerde Kızılay tarafından yapılan yemeklerin depremzedelerde rahatsızlanmalara neden olduğu bilgisini de veren Pınar, “Babama ekmek arası bir şeyler yapıp vermeye çalışıyoruz. Küçük bir piknik tüpü verildi. Onda yemekler yapmaya çalışıyoruz. Tuvalet ihtiyacı için de babam yürüyemez durumda olduğu için burada oluşturulan tuvaletin merdivenleri de çok yüksek bu yüzden kullanamıyor. Tuvalet ve banyo ihtiyacı için de evimize gidip geliyoruz” ifadelerini kullanıyor.
“Enfeksiyondan dolayı yoğun bakıma alındı”
Pınar Ökten ile daha sonra yaptığımız görüşmede babasının çadır koşullarından enfeksiyon kaptığını ve hastanede yoğun bakıma alındığını söyledi. Pınar, 45 günü aşkın süredir çadırda yaşayan babası Hasan Ökten’in durumunun kritik olunduğunu belirterek “yakınımızda hastane olmadığı için babamın tedavisine Gaziantep Medical Park Hastanesi Yoğun Bakım Servisi’nde devam ediyoruz. Durumunun ne olacağı hakkında bir fikrimiz yok. Doktorlar üşütüğünü ve enfeksiyon kaptığını söylüyor. Durumu kritik olduğu için de hemen yoğun bakıma aldılar. Sanırım çadırı basan sudan enfeksiyon kapmış. Defalarca konteyner istedik ama her seferinde ilgileniyoruz deyip başlarından saldılar. Görüyorsunuz işte bu gidişte bu koşulardan öleceğiz” dedi.
(VÖ/EMK)