Fotoğraflar: AA (Arşiv).
Geçen hafta Osman Kavala'nın serbest bırakılması çağrısı yaptıkları ortak açıklama sonrası 10 ülkenin büyükelçisi önce Dışişleri Bakanlığı'na çağrılmıştı.
Ardından Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Fransa, Almanya, Hollanda, Kanada, Danimarka, İsveç, Finlandiya, Norveç, Yeni Zelanda ve ABD büyükelçilerinin "persona non grata" (diplomatik dilde istenmeyen kişi) ilan edileceklerini söyledi.
Dünya gündeminde de Türkiye gündeminde de ilk sıralarda yer alan gelişmeyle ilgili Türkiye'de farklı çizgilerden pek çok yazar konuyla ilgili tespitlerde bulundu.
TIKLAYIN - Büyükelçi geriliminde önemli Pazartesi
Konuyla ilgili Dünya gazetesinden Alaattin Aktaş, Evrensel gazetesinden Fatih Polat, Sabah gazetesinden Mehmet Barlas, Hürriyet gazetesinden Abdülkadir Selvi, T24'ten Yalçın Doğan ve Karar gazetesinden Mehmet Ocaktan'ın yazılarını aktarıyoruz.
Polat: Bu taktiğin de sınırı var
Evrensel gazetesinden Fatih Polat, "Dış düşman taktiğinin de bir sınırı var" başlıklı yazısını şöyle bitirdi:
- Rusya ile işlerin yolunda gitmediği, ABD ve AB ile ilişkilerin krizden krize sürüklendiği bir dönemin sermaye iktidarı bu gidişatı, ülkedeki antiemperyalist birikimin, kendisinin 'milli duruş' manipülasyonlu çıkışlarına elverişli zemin sunduğuna inanıyorsa yanılıyor.
- İnsanlar siyasetle sadece söylemler üzerinden değil, kendi deneyimleri ve yaşadıkları üzerinden de ilişki kuruyorlar.
- Bu son süreç olsa olsa bize şunu söylüyor olabilir: İktidarın bekası için elçiye de zeval olur, ama 'dış düşman' taktiğinin de bir sınırı var!
Aktaş: Tek hedef biz miyiz?
Dünya gazetesinden Alaattin Aktaş, "Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete..." başlıklı yazısında "İktisat teorilerini alt üst ede ede ilerliyoruz..." derken ekonomiyle büyükelçi krizini ilişkilendirdi:
- Türkiye bu on büyükelçiyi istenmeyen kişi ilan ettiği takdirde bu ülkelerle ilişkilerimiz nasıl bir değişim gösterir, göreceğiz. Ama ilk aşamada neler yaşanacağına bu hafta, özellikle de bugün tanıklık edeceğiz. Türkiye'nin zaten yüksek olan risk primi biraz daha yükselecek.
- Faiz indirimi sonrası 9.70'i zorlayan dolar kuru ile 11.20 dolayındaki euro kuru daha da yukarı gidecek; yani paramız biraz daha değer yitirecek. Doları bugün 10 lirayı zorlarken görebiliriz, bu şaşırtıcı olmayacak. İşte kur buralara giderse asıl sorumlu olarak tabii ki faiz indiriminin ikinci planda kalmasını sağlamaya dönük söylemler dinleyeceğiz: "Ah o dış güçler, yine Türkiye üstünde oyun oynuyorlar!"
- Ama arada kendi kendimize değişik sorular sormamız da gerekiyor... Varsayalım olan biten her türlü olumsuzluk dış güçlerin işi. İyi de hani bizim ekonomimiz çok sağlamdı, birkaç ülkenin ayak oyunlarıyla paramız niye böyle yerlerde sürünür hale geliyor?
- Bu dış güçler, ekonomisi bizden daha güçlü ülkelere karşı da oyun oynamaya çalışıyor da başarılı mı olamıyor, yoksa dünyada bu anlamda hedef alınan tek ülke biz miyiz?
Selvi: Seçim sandıkları yasaklanabilir
Hürriyet gazetesinden Abdülkadir Selvi, büyükelçilere yönelik tavrın sürdürülmesi halinde Türkiye'ye yönelik olası yaptırımları sıraladığı yazısında özetle şunları söyledi:
- Kritik gün, bugün. Bugün Türkiye ile Batı dünyası arasındaki ilişkilerin sınandığı bir gün olabilir. Çünkü olay, Osman Kavala olayını aştı. Türkiye ile Batı dünyası arasında bir krize dönüşme aşamasına geldi.
- Şimdi diplomasiye şans verme zamanı.
- 48 saattir çok yoğun bir trafiğin içindeyim. Dün itibarıyla Batılı merkezlerde Türkiye'ye karşı bir takım yaptırımlar konuşulmaya başlandı. Bunları Türkiye'ye bir tehdit unsuru olması açısından paylaşmıyorum. Ama bu tuzağa düşmeyelim diyorum.
- AB merkezlerinde neler konuşuluyor? Türkiye'yi Avrupa Konseyi'nden çıkarmak.
- AB ile üyelik müzakerelerini askıya almak.
- AB fonlarının kesilmesi.
- ABD ile Kanada'nın Türkiye'ye karşı ortak hareket etme kararı almaları.
- Yurtdışında 2.2 milyon seçmen oy kullanıyor. Vatandaşlarımızın çoğunlukta olduğu AB ülkelerinin seçimlerinde ülkelerine sandık konulmasını yasaklaması.
- Biz 10 ülkenin büyükelçisini sınır dışı ettiğimiz gibi bu ülkeler de mütekabiliyet esasına göre bizim büyükelçilerimizi sınır dışı edebilir. Hatta eder. Yeni büyükelçi atanması ise ancak ilişkilerin normalleşmesi ile mümkün olur. Yani yıllar alır.
Barlas: Sinirler gevşemeli
Sabah gazetesi yazarı Mehmet Barlas, "Gülümsemeye Çalışmalıyız" başlıklı yazısında, Erdoğan'ın, 10 büyükelçiliğin Osman Kavala açıklamasıyla ilgili ifadelerine karşı çıktı.
Barlas, yazısında özetle şunları söyledi:
- Şu anda Türkiye'deki yargı sistemini eleştiren 10 ülkeyle neredeyse diplomatik ilişkileri kesmek üzereyiz. Oysa bu gibi durumlarda daha esnek tepkilerle gerginlikler azaltılabilir.
- Bilmemiz gereken, şu anda iç kamuoyunu bu tür gerginlikler tatmin etmiyor. Fiyat ve döviz kurlarındaki artış, sonuçta insanların gelirlerinin azalmasına dayandı.
- Geniş kitlelerin birinci sorunu bu. Örneğin, faiz indirimlerinin gerçekten neye yaradığı tam anlaşılamadı. Anlatılamadı da.
- Bu gibi durumlar ortadayken Türkiye'nin bütün dünyayla kavgalı gibi görünmesi pek hoş olmuyor.
- Dileğim, gerilen sinirlerin yavaş yavaş gevşemesi ve Türkiye'ye güler yüzlü bir ortamın egemen olmasıdır.
Doğan: Büyük kumar
T24'ten Yalçın Doğan, "Büyük Kumar" başlıklı yazısında şunlara değindi:
- Erdoğan on büyükelçinin açıklaması karşısında küplere biniyor, "öfke patlaması" yaşıyor: "O büyükelçilerin ülkelerine gönderilmeleri için Dışişleri'ne talimat verdim". Tam bir kriz!.. Dış politikayı aşacak olan, bırakın bizim tarihimizi, dünyada eşi görülmemiş bir kriz.
- Türkiye için olağanüstü vahim sonuçlar doğurabilecek bir karar.
- Elbette, o ülkeler de, bizim oradaki büyükelçileri geri gönderecek.
- Bu pahalı çıkış... "Ağır bir ekonomik krizin tam ortasında, yavaş yavaş kendisinden kopan kendi tabanına hamasi bir mesaj mı?.. Ekonomik krizi hamasetle örtmek çabası mı?.."
- Bugün 25 Ekim. 30 Ekim'de Roma'da G - 20 Zirvesi var. Zirveye katılan ülkeler arasında, büyükelçileri açıklama yapan on ülkeden dördü yer alıyor. Amerika, Kanada, Fransa ve Almanya.
- Zirveye ayrıca AB Komisyonu Başkanı ile Türkiye'yi "demokratik kurallara aykırı davranmakla" eleştiren, bu nedenle Türkiye'yi uyaran, 30 Kasım'a kadar süre veren Avrupa Konseyi Başkanı da katılıyor. G-20 Zirvesinde Erdoğan nasıl karşılanacak?.. Konu orada nasıl ele alınacak?.. Liderlerle nasıl diyalog kuracak?.. On dokuz yıllık iktidarında pek çok maceraya imza atan Erdoğan, siyasal hayatının en büyük kumarını oynuyor.
Ocaktan: Kaybeden bir ülke
Karar gazetesinde Mehmet Ocaktan ise "Kaybeden bir ülkenin hikayesi böyle yazılıyor" başlıklı yazısında özetle şunları yazdı:
- Kuşkusuz bütün bunların bizi çekemeyen "dış güçler"in karanlık planları yüzünden başımıza geldiğini söyleyip toplumu teselli etmeyi tercih edebiliriz, ama sorunlarımızı bu hamaset söylemleriyle asla çözemeyiz. Halimiz ortada... Ekonomik ve sosyal iklim her gün biraz daha karamsar bir görüntü arz ediyor. Ve sonrasında bütün olumsuzluklar peş peşe gelmeye başlıyor.
- Hukuk güvenliğini kaybettiğimiz için bir gün büyükelçiler 'yargı bağımsızlığı' dersi veriyor, tam fırtına geçti derken bu kez de Mali Eylem Görev Gücü bizi "kara para" ligine terfi ettiriyor.
- Talihsizlik o ki dünya yıkılsa bir kez olsun kendimize dönüp "Acaba nerede yanlış yapıyoruz?" diye sorma gereği duymuyoruz. En iyi bildiğimiz hep bir ağızdan ezberlerimizi tekrarlamak: "Kimse bize ayar veremez, ayağınızı denk alın, biz çadır devleti değiliz..."
(PT)