Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Büyükada’da altı hak savunucusunun tutuklanması, dördünün de adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasıyla ilgili yazılı değerlendirmelerde bulundu.
TIKLAYIN - ALTI HAK SAVUNUCUSU TUTUKLANDI, DÖRDÜ ADLİ KONTROLLE SERBEST
İnsan hakları savunucuları Özlem Dalkıran, İdil Eser, Günal Kurşun, Veli Acu, Ali Garawi ve Peter Steudtner’in tutuklanmalarıyla ilgili “Müthiş bir hukuksuzluğun, adaletsizliğin kurbanı oldular” diyen Tanrıkulu, Nalan Erkem, İlknur Üstün, Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli’nin ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılmalarına rağmen haftada üç gün imza vermek zorunda bırakılmalarına dikkat çekti.
TIKLAYIN - AVUKAT EYÜBOĞLU HAK SAVUNUCULARININ TUTUKLANMA SÜRECİNİ ANLATTI
TIKLAYIN - "BUGÜN TÜRKİYE’DE İNSAN HAKLARINI SAVUNMANIN ARTIK BİR SUÇ OLDUĞUNU ÖĞRENDİK"
Tanrıkulu açıklamasında özetle şunları dile getirdi:
“Suçlama ‘silahlı terör örgütü’ ama…”
“10 insan hakları savunucusu hakkında, ‘silahlı terör örgütüne üyelik’ suçlamasıyla (TMK 314/2) tutuklama talebinde bulunuldu.
“Fakat tutuklanma gerekçesinde gösterilebilen değil bir tek silah, örgüt bile yok. Bu kişiler, sadece insan haklarını savunan ve yasal olarak kurulmuş, faaliyet gösteren kurumların üyeleri.
“AKP’liler haksızlığa uğradığında yanlarındaydılar”
“Üstelik de, birçok sivil toplum kuruluşunun yaptığı gibi, devletin çeşitli organlarıyla beraber çalışmışlar ve çalışıyorlar.
“Aralarından bazılarını iktidar da çok yakından tanımaktadır. Çünkü insan hakları savunucuları bir zamanlar AKP üyeleri haksızlığa uğradığında onların da hakkını savunmuşlardı.
“Bu yargılamaya ‘yargısız infaz’ denir”
“Yaşamları boyunca sadece insan hakları savunuculuğu yapmış bu isimler hakkında hazırlanan savcılık iddianamesi tam bir hukuk garabetidir.
“Zorlama suçlamalarla, hiçbir delil sunmadan yapılan yargılamaya olsa olsa yargısız infaz denir.
“İktidar ve medyasının planlı operasyonu”
“İnsan hakları savunucularının tutuklanması, 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümü dolayısıyla iktidarın yaratmak istediği komplo teorilerinden bağımsız değildir.
“Darbe girişiminin yıldönümünde insan hakları savunucularının açık bir toplantısını hedef seçerek onları ajanlıkla suçlamak ise iktidar ve medyası açısından planlanarak yapılmış bir operasyondur.
“Böylece hem 15 Temmuz’un yıldönümü için siyasi malzeme üretilmiş hem de ihlallerin doruk noktaya ulaştığı bir dönemde insan haklarını savunanlara gözdağı verilmek istenmiştir.” (EKN)