Diyanet Vakfı Çalışanları Birliği Sendikası (DİN-BİR-SEN) Genel Başkanı Lütfi Şenocak, şiddete uğrayan kadının "buton"a basarak, polis çağırması uygulamasına, "bu uygulama evliliğe daha fazla zarar verir. Ailevi meseleler aile içinde kalmalı" dedi.
Şenocak, şiddet gören kadının polise değil imama gitsin önerisinde bulundu. Kadına yönelik şiddetle mücadele edenler ise Şenocak'ın ailenin bütünlüğünü koruma yaklaşımıyla kadına karşı şiddeti onayladığı görüşünde.
Berna Görgülü (Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu): Şenocak, erkeğin şiddetine karşı değil. Kadının kendisini erkeğin şiddetine karşı koruma "ihtimaline" bile tahammül edemiyor. Buton henüz hayata geçmedi, önerilen bir uygulama. Buna bile tahammül edememesi ve aile bütünlüğünü herşeyin üzerinde tutmasıyla, aslında 'öldürülmüş kadın boşanmış kadından daha iyidir' diyor. Biz biliyoruz ki kadın aile üyeleri tarafından öldürülebiliyor.
Birsen Kaya (Sosyalist Kadın Meclisleri): Şenocak'ın yaklaşımı 'münferit' bir yaklaşım değil; binlerce yıllık erkek egemenlik dilini yeniden üretiyor. Bu anlayış kadının kendi hayatında ve siyasette özne olmasını istemeyen, kadını eve, aileye kapatan binlerce yıldır tanıdığımız erkek-egemen yaklaşım. Şenocak, Bakan Fatma Şahin'i eleştiriyor görünse bile, bu sözleri söylemenin cesaretini toplumun muhafazakarlığından ve muhafazakar iktidardan alıyor.
Yavuz Atan (Biz Erkek Değiliz İnisiyatifi): Şenocak açıkça aile içi şiddeti savunuyor. 'Kadın, butonla, polisle kafamızı bozmasın' diyor. Onun dünyasında kadın, erkeğin hazlarını ve günlük ihtiyaçlarını karşılayan bir araç, erkek ise efendi. Erkeğin kadın üzerinde mutlak hakkı olduğunu düşünüyor. Yeni uygulamaları da, kendi efendilik haklarını kısıtlayan uygulamalar olarak görüyor. 'Ben efendiyim işime karışmayın' diyor. (GY/ŞA)