"Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) tek başına iktidara gelmesiyle tarihi bir fırsatın yakalandığını" belirten Bayramoğlu, hükümetin gelir getirici arayışlarının bürokrasi tarafından engellendiğini" söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bütçe açığını kapamak şart"
* İktidara geldiğinde 200 milyar dolarlık borç yükü devralan hükümetin, giderleri azaltıp gelirleri artırıcı nitelikteki ekonomi programına yönelik uygulamaları ya bürokrasi ya da yargı tarafından engelleniyor.
* 7 katrilyonluk ek gelir sağlayan Vergi Barışı ve 25 milyar dolarlık gelirin hedeflendiği orman vasfını yitirmiş arazilerin satışı gibi kararların Köşk'ten dönmesi, Ek Emlak ve Motorlu Taşıtlar Vergisi gibi bazı gelir artırıcı kanunların hukuki gerekçeler ile engellenmesi bu duruma örnektir.
* 15,7 katrilyon liralık kaynak paketinin engellenmesi, personel tasarrufu sağlamak amacıyla emeklilik yaşını 65'ten 61'e indiren yasa değişikliği ile 10 bin fakir öğrencinin devlet tarafından özel okullarda okutulmasını sağlayacak olan düzenlemenin yargıya takılması, yine Meclis lojmanlarının satışında belediye paylarını düşüren maddelerle ilgili olarak Anayasa Mahkemesi'nin yürütmeyi durdurma kararı vermesi 2003 bütçesindeki açığı ciddi biçimde artırabilir.
"Faize giden parayı içimize sindiremiyoruz"
* Yılın ilk yarısında 25 katrilyon lira açık veren bütçenin, yılın ilk yarısında 10,1 katrilyon lira faiz dışı fazla vererek Uluslar arası Para Fonu (IMF) programının temel göstergesi olan faiz dışı fazlada, ilk 6 ayda yıl sonu hedefinin yarısına ulaşılmış durumda.
* Bütçede hâlâ 24,8 katrilyonluk kapatılamayan bir açık var. Ayrıca cari açık giderek büyüyor. Bütçe açığının yıl sonunda 46 katrilyonluk hedefi aşacağı, önümüzdeki yıl ise 65 katrilyona tırmanacağı görülüyor. Bu durumda bütçe geliri olarak her 100 liranın 65 lirası faize gidecek.
* Yıllık 65,5 katrilyonluk hedefin yarısından fazlası şimdiden harcanmış. Öte yandan gelir hedefleri de istenen düzeyde değil. Vergi gelirlerinin ve vergi dışı normal gelirlerin tahsilinde bir problem olduğu açık. Sonuç olarak da bütçe açığında yıl sonu hedefinin neredeyse yüzde 55'ine altı ayda gelinmiş durumda.
* Hükümetin icraatını ve ekonomik gelişmeleri yakından izleyen bir sivil toplum kuruluşu olarak, ekonomi yönetiminin, IMF ve Türkiye'deki bazı kesimlerin etkisiyle, reel sektörün maliyet unsurlarını makul seviyelere indirmekten vazgeçme ve toplumun geniş kesimlerinin üzerindeki vergi yükünü artırma yönünde dayatmalara maruz kalmasını endişe verici buluyoruz.
* Yapılması gereken; Türkiye'nin son dönemde yakaladığı büyümeyi kalıcı, işsizliği azaltıcı kılabilmek için yatırım projeleri oluşturmaktır.
* Bütçede yatırımlara ayrılan payın mutlaka artırılması gerekiyor. Bunu da ancak Türk ekonomisinin temel dinamiklerini özümsemiş ve ekonomi politikası tercihlerinde temel önceliğin reel büyüme olduğunu sürekli göz önünde tutan bir ekonomi yönetimi gerçekleştirebilir.(NK/BB)