Kocaeli Üniversitesi Mimarlık Bölümündeki görevinden ihraç edilen Doç. Dr. Gül Köksal’ın “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzalaması sebebiyle yargılandığı davadaki beyanını bianet yayınlamıştı.
Doç. Dr. Gül Köksal bu kez davacı olarak hakim karşısındaydı.
Ağır Ceza Mahkemelerinde “Terör örgütü propagandası” iddiasıyla yargılanan Barış Akademisyenleri, ihraç edilmelerine karşı da Olağanüstü Hal (OHAL) Komisyonu’na başvurmuştu. OHAL Komisyonu’nun ret kararlarının ardından da idare mahkemelerinde dava açtılar.
Bu davalarla ilgili ilk duruşmalar, 27 Ekim, 31 Ekim ve 25 Kasım 2022’de görüldü.
Barış Akademisyenleri, bu davalara ilişkin şu açıklamayı yaptı: “Barış Bildirisi imzacıları haklarındaki ceza davalarından beraat etmiş, bildiriyi imzalamaları Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından “ifade özgürlüğü” kapsamında görülmüşken, idare mahkemeleri bandı geri sarmaya başladı: Mahkemeler bir kez daha bildirinin dilinin “terör örgütü”nün diline benzeyip benzemediğini tartışmaya hazırlanıyorlar. Oysa ki, bildiriyi imzalamanın herhangi bir suç oluşturmadığı hukuki olarak tartışma götürmez bir konu. AYM’nin konuyla ilgili kararları Barış İçin Akademisyenler’e ne idari disiplin cezası ne de ağır ceza verilebileceğine hükmetti. AYM kararlarının bağlayıcılığı açık ve zorunlu iken, özel yetkili bu idare mahkemelerinin yeniden bildiriyi içerik yönünden tartışmaya açması ve yargılamayı bu çerçevede sürdürmesi kabul edilemez.”
“Ret kararı, barış talebini susturmak istemektir”
Gül Köksal’ın açtığı davanın ilk duruşması da Ankara 24. İdare Mahkemesinde 25 Kasım’da görüldü.
Duruşma beyanımda bianet'te yayınlanan ilk beyanına referans verdi.
Köksal’ın idare mahkemesindeki beyanı ise şöyle:
“Barış talep eden bir metni imzaladığım gerekçesiyle ve KHK marifetiyle 1 Eylül 2016’da üniversiteden ihraç edildim. Bir tür oyalama komisyonu gibi davranan OHAL KHK komisyonu başvuruma dört yıl üç ay (07/08/2017 - 04/11/2021) sonra ret kararı verdi. Bu karara karşı mahkemenize duruşmalı dava açtım. Duruşma yoluyla şu anki karşılaşma ortamımız gerçekleşsin, hakkımda karar verici olan sizlerin yüzlerini göreyim, yaşadığımız hukuki süreci kamuoyunda gündem yapalım ve bizler de bir araya gelelim istedim. Bu vesileyle karşınızdayım…
Öte yandan yaklaşık bir ay önce, 27 Ekim 2022 tarihinde 25 numaralı mahkeme aynı konudaki duruşmalı ve duruşmasız dosyalara ret kararları verdi. Sizin heyetin verdiği ara kararlar da 25 numaralı mahkeme ile aynı. Bu da bize şu an bulunduğumuz ortamdan tahmin etmediğimiz bir sonucun çıkma ihtimalinin hayli düşük olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla burada hukuki bir formalite uyguluyor gibiyiz. İstanbul Çağlayan’da Ağır Ceza Mahkemelerinde kendiminki başta olmak üzere bu sahneyi defalarca yaşadım. Kopyala-yapıştır yoluyla üretilmiş, kimi zaman suçlanan kişinin adının bile doğru yazılmadığı mahkemelerde, biz bilim emekçileri barış isteğinin değil savaşın bir suç olduğunu, barış söyleminin kendi üretimlerimiz, mesleklerimiz ile bağını, bunu da elbette kendi irademiz ile talep ettiğimizi ince ince anlattık.
Beyanların tümüne bianet’ten erişebilirsiniz. Kendi tarihimizi de mahkemelerinizle karşılaşmalarımız üzerinden yazıyor, Barış Akademisyenleri sitesine kaydediyoruz.
Bugüne gelirsek; karar verici konumunda olan sizlerin ne kadar özgür irade ile hareket ettiğini, ara karardaki ifadeleri sahiden inanarak mı yazdığınızı bilmiyorum. 25 numaralı mahkemenin kararları, sizin ara kararlarınız birbirinin kopyası. Herhangi bir somut belgeyle ispatlama gereği duymadan binlerce bilim insanının bir kişiden talimat aldığını iddia ediyorsunuz. Ben de sizin için aynısını kolaylıkla diyebilirim. Nasıl olsa ortaya bir belge koyma zorunluluğu duyulmuyor hukuk ortamında. Ama tabi ki kimsenin yapmasını istemediğim gibi, ben de adil bir hukuki yargılamaya uymayan bir yol izlemeyeceğim. Bunun yerine karar sonucu büyük oranda belli gibi duran bu ortamda bile, bir sorumluluk üstlenen, bunu imza altına alan sizlere şunları ifade edeceğim;
Vereceğiniz ret kararı binlerce insanın, hayvanın ve doğanın türlü hak ihlallerine uğradığı, yaşamlarını yitirdiği ve asırlara dayalı ortak değerlerimizin yok olduğu hakikatinin görünür kılınmasını engellemek istemektir.
Vereceğiniz ret kararı bilimin; itaatsiz, ezilen ve sömürülenin yararına olacak biçimde ve her koşulda hakikatin peşinde üretilme çabalarını bastırmak niyetindedir.
Vereceğiniz ret kararı barış talebini susturmak istemektir. Bireylerin adil yargılanma hakkına zarar vermektir. Düşünce ve ifade özgürlüğü ile bu özgürlüğü savunmaktan vazgeçmeyen binlerce insanı suçlamak, insanlığın bu kıymetli kazanımı değersizleştirmektir.
Bu ifadeler İstanbul Çağlayan’da Ağır Ceza Mahkemesine sunduğum beyanımın özeti. İlgili mahkemelerde bizlere verilmesi arzu edilen hapis cezaları geri çekildi. Ama sizin vereceğiniz bir ret kararı, saydığım bu başlıklara ve nicelerine katkı koyacak.
Kendi çocuklarınıza, çevrenize iyi bir eğitim ortamını arzu ederken sanırım iyi üniversiteleri; yani baskıya, güce biat eden değil, özgür düşünen, aklı-fikri hür, toplum yararını, eşitliği, adaleti merkeze alan bir bilimsel ortam inşa eden akademisyenlerin olduğu kurumları tercih ediyorsunuzdur. Bu kurumlar Türkiye’de gitgide azalıyor ve gençlerin çoğu yurt dışında yaşamak istiyor. Sizin çevrenizdekiler ve hatta belki kendiniz, çocuklarınız da buradan gitmek istiyorsunuz. Ancak malumunuz eşitliğe ve adalete inanılmayan bu ülke ortamı kendi kendine bugünlere gelmedi. Sadece en tepedekilerin emriyle de olmadı. Üstteki kim olursa olsun, alt kademeler, taban ona biat etmezse başka şeyler olabilir. Ayrıca kimin kimden talimat aldığını bence sizler de çok iyi biliyorsunuz.
Bir an için olsun her şeyi bir kenara bırakarak, bunca bilim emekçisi neden burada, karşınızda, yıllardır azimle ne için neden uğraşıyorlar diye kendinize bir sorun. Eğer her şeyi bir yana bıraktığınızda, son yıllarda ülkede bazı sorunların büyüdüğünü gözlemliyorsanız, bugün vereceğiniz kararların ileriki yıllardaki olası neticelerini de düşünmenizi isterim. Atacağınız imzada buna dair de bir sorumluluk üstlendiğinizin umarım farkındasınızdır. Özetle bugün burada bir şeyleri değiştirmek sizin elinizde…
Sonuç olarak dosyamda somut olarak adımla-imzamla ispat edemediğiniz ve edemeyeceğiniz kopyala-yapıştır belgeleri çıkarıp adil bir değerlendirme yapmanızı, gasp edilen haklarımı geri vermenizi ve üniversitedeki görevime dönmeyi talep ediyorum. Ancak bundan da çok mahkemelerinizin içinde bulunduğu biat ortamının ortadan kalkmasını istiyorum. Bu emin olun en çok hukuki düzen ve sizler için lazım…” (AS)