Görsel: Raporun kapağı
- Okullarda çift devre eğitime son verilmeli. Bu konuda gereken yeni okul inşaatı hızla bitirilmeli ve öğretmen-çalışan atamaları yapılmalı.
- İlk ders saatinde beslenme yapılmalı.
- Beden eğitimi dersi her gün olmalı.
- Okullardaki öğrenci kantinlerinin özel işletme statüsünden çıkarılıp birer mutfak birimine dönüştürülmeli
- Fiziki imkânı yeterli olan okullarda yemekhaneler yeniden işler kılınmalı. Fiziki imkânları yetersiz olan okullarda ise Milli Eğitim İl ve İlçe Müdürlüklerine bağlı yemekhaneler oluşturulmalı ve bu merkezi yemekhaneler vasıtasıyla okullara beslenme desteği sunulmalı.
- İlköğretim, ortaöğretim ve lise müfredatında sağlıklı beslenme, ekoloji ve gıda güvenliği dersleri yer almalı.
- Okullarda ebeveynlere yönelik sağlıklı beslenme ve gıda güvenliği eğitimleri verilmeli.
- Çocukların sağlıklı büyüme ve gelişimleri aile sağlığı merkezleri ile okul idaresinin koordinasyonunda takip edilmeli.
- Halkın beslenme rehberi yazılmalı.
Çocuk yoksulluğuna ilişkin çözüm önerileri Gıda Mühendisi Bülent Şık’tan.
“Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı’nın (BAYETAV) hazırladığı “Gizli Açlık - Çocuklara Okulda Ücretsiz Bir Öğün Raporu”, Türkiye’deki yoksulluğu gözler önüne serdi.
Gıda Mühendisi Bülent Şık’ın yazdığı raporda, çocukların sağlıklı beslenmesini sağlamada çok önemli bir işlev gördüğü uzun zamandır bilinen ve çeşitli ülkelerde uygulanan okullarda ücretsiz beslenme desteği programlarının önemi, sağlayacağı yararlar ve uygulanacak bir programın içermesi gereken bazı parametreler tartışılıyor.
Sağlık sorunları çığ gibi büyüyecek
Raporda yer alan bazı bilgiler şöyle:
*Çocuklar anne karnında geçirdikleri dönemden başlayarak yetişkin yaşa erişene dek hızlı bir büyüme-gelişme sürecindedir. Bu süreçte fiziksel ve zihinsel sağlık üzerinde en etkili olan faktör beslenme.
*Ülkemizde çeşitli gıdaların fiyatları 2021 yılına kıyasla yaklaşık dört kat arttı. 2023 yılının ilk yedi aylık döneminde gıda fiyatlarında gözlenen artış ise %50 civarında. Bu durum bir gıda krizi olarak görülmeli.
*Gıda krizi en fazla, toplumun işsiz, güvencesiz ya da yeterli gelire sahip olmayan yoksul kesimlerini etkiliyor. Bu kesimler içinde en dezavantajlı kesim ise kadınlar ve çocuklardır. Toplumun yoksul kesimlerinin ve özellikle de çocukların beslenme hakkını güvence altına alacak politikalar acilen geliştirilmediği takdirde gizli açlık olarak bilinen sağlık sorunu bir çığ gibi büyüyecek.
“Gıda krizi içindeyiz”
*Gizli açlık, enerji açısından yoğun ancak besin öğeleri açısından fakir bir diyetin tüketilmesinin bir sonucu olarak enerji alımında bir eksiklik olmaksızın ortaya çıkabilen mikro besin öğesi (özellikle de vitamin ve minerallerin) eksikliklerinin varlığıdır. Gizli açlık et, yumurta, balık, baklagiller ve sebzeler gibi besin değeri yüksek gıdaları yeterli miktarda ve çeşitlilikte tüketmemekle bağlantılı bir sorundur. Eksikliği en çok gözlenen mikro besin öğeleri demir, çinko, iyot, folat, B12 ve A vitaminidir.
*Gizli açlık çocuklarda büyüme ve gelişmede ciddi sorunlara yol açar.
*Raporda, toplumun yoksul ya da kırılgan kesimlerinin gıda güvencesizliği açısından ne durumda olduklarını saptamaya yönelik basit ve doğruluk değeri yüksek iki yöntem önerisi yer almaktadır. Bu yöntemlerden biri olan Yaşamsal Açlık Göstergesi çocuklardaki gizli açlık sorununu tespit etmek için doğruluk değeri yüksek ve uygulaması kolay bir yöntemdir. Yerel yönetimler, sağlık hizmeti sağlayıcıları, sosyal hizmet sağlayıcıları, sosyal yardım/destek/dayanışma alanında çalışan sivil toplum örgütleri, öğretmenler ve küçük çocuklarla çalışan herkes, yardıma ihtiyaç duyabilecek küçük çocukları ve aileleri belirlemek için Yaşamsal Açlık Göstergesi Anketi’ni kullanabilir.
*Bir gıda krizi içinde olduğumuz, toplumun geniş kesimlerinin sağlıklı beslenme açısından ciddi sorunlar yaşadığı ve bu sorunun mevcut şartlar bu şekilde devam ederse daha da derinleşeceği açıktır. Çocuklara iyi bir hayat sağlamak siyasal iktidar için kamusal bir görevdir; ancak her yurttaş için de ahlaki bir sorumluluktur. Çocuklara okullarda ücretsiz bir öğün sağlamak, onların fiziksel ve zihinsel sağlıkları açısından büyük yararlar sağlayacaktır.
*Açlık, gizli açlık, yoksulluk, güvencesizlik çocukların eğitim görmesine asla engel olmamalı. Bütün olumsuzluklara rağmen eğitim kurumlarına giden çocuklar da okulda aç kalmamalı.
*Eğitim kurumları çocuklara eğitim ve sağlıklı beslenme imkânını bir arada sunmalı.
*Türkiye nüfusunun yüzde 26,5 oranındaki 22 milyon 578 bin 378’ini, 0-17 yaş grubunu kapsayan çocuk nüfus oluşturuyor. Beslenme desteğine en fazla ihtiyaç 0-14 yaş aralığındadır ve bu aralıktaki çocuk sayısı ise 18 milyon 740 bin civarındadır.
Ücretsiz öğün rafa kalktı
*Anne karnındaki dönemden başlayarak okul hayatı boyunca, en başta sağlıklı beslenme desteği olmak üzere çocuk sağlığını geliştirmeye yönelik her türlü kamusal destek programının büyük bir toplumsal fayda sağladığı genel olarak kabul gören, sağduyulu bir düşüncedir.
*Ülkemizde Mayıs ayındaki seçimler öncesinde gerek iktidar partilerinin ve gerekse muhalefetteki partilerin en önemli gündem maddelerinden biri olan çocuklara ücretsiz bir öğün sağlamaya yönelik tartışma ve programlar rafa kalkmış görünüyor.
*Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından 2023/2024 eğitim öğretim yılı içerisinde ana sınıflarının beslenmesi için bakanlığın herhangi bir tasarrufu olmadığı belirtiliyor.
*Gıda krizi seçim öncesi döneme kıyasla daha çok derinleşmesine rağmen, ortada okula giden her çocuğa ücretsiz bir öğün sağlama hedefinin ne zaman-nasıl gerçekleştireceğine dair bir tartışmanın, okulda ücretsiz beslenme hizmetini yaygınlaştırmaya yönelik kapsamlı bir planın olmaması kabul edilemez.
*Esasen bu önemli meseleyi çözmek için siyasal iktidarın bir niyeti olduğu da şüpheli.
*Türkiye her çocuğun büyüme, öğrenme ve gelişme fırsatına sahip olmasını sağlamak için çeşitli ülkelerin katkısıyla 2020 yılında kurulan ve 87 ülkenin üye olduğu uluslararası Okul Yemekleri Koalisyonunun bir üyesi değildir.
*Okul yemeği programlarının oluşturulması, ülkelerin bu konuda yaptığı çalışmalardan elde edilen tecrübelerin paylaşılması ve uluslararası işbirliğinin arttırılmasını ilke edinen koalisyonun ana hedefi 2030 yılına kadar dünya çapında her çocuğa okulda günlük, sağlıklı bir öğün yemek sağlamak.
*Sağlıklı bir nesilden, toplumun devamlılığından ya da yeryüzündeki hayatın geleceğinden söz ediyorsak, çocukları kamusal politikaların odak noktasına yerleştirmemiz, hak meselelerinin asli ve öncelikli bir öznesi olarak tartışmalara dâhil etmemiz bir süre sonra bir tercih olmaktan çıkıp bir zorunluluk haline dönüşecektir. Mesele bunu çok geç olmadan fark etmek, çocukları bir toplumun ortak müştereği olarak görebilmek.
(EMK)