* Fotoğraflar: Anadolu Ajansı (AA)
Çin'de ülkeyi yöneten Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) 20. Ulusal Kongresi dün (16 Ekim) başkent Pekin'de başladı.
22 Ekim'e kadar sürecek olan ve ülkenin gelecek beş yıldaki siyasi doğrultusunu ve yönetim kadrolarını belirleyecek kongrenin açılış töreni ve ilk oturumu Pekin'deki Büyük Halk Salonu'nda yapıldı.
Kongreye ülkenin çeşitli yerlerinden 2 bin 296 delege katılıyor.
ÇKP Ulusal Kongresinde delegeler, 205 asil ve 171 yedek üyeden oluşan ÇKP Merkez Komitesini seçecek.
Ardından yeni seçilen Merkez Komitesi, kendi içinde, 25 kişilik Siyasi Büroyu ve 7 kişilik Siyasi Büro Daimi Komitesini belirleyecek.
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'in başkanlığının üçüncü dönemde devam edip etmeyeceğinin de belli olacağı kongre, özellikle Jinping'in açıklamaları üzerinden Avrupa basınında da geniş yer buluyor.
Xinping'in Çin'i "modern bir sosyalist ülke" yapmak istediğini belirtmesi, "gerekirse zor kullanarak Tayvan ile yeniden birleşmek gerektiğini ve öyle de olacağını" söylemesi özellikle Rusya-Ukrayna savaşının da devam ettiği bir dönemde Avrupa'da endişeyle takip ediliyor.
TIKLAYIN - Çin'de darbe iddiaları gerçeği yansıtıyor mu?
Çin'deki ÇKP Ulusal Kongresi'nin Avrupa basınındaki yansımalarını euro|topics'in derleme ve çevirisiyle aktarıyoruz...
"Xi konuşmasında 83 kez 'güvenlik' dedi"
İtalya'nın La Repubblica gazetesi, Xi Jinping'in kongredeki açılış konuşmasındaki anahtar sözcüğün "güvenlik" olduğunu yazdı:
"Xi konuşmasında bu kelimeyi 83 kez kullandı. Sadece dış politikada değil, aynı zamanda ekonomi ve sağlık için de bu bir mazeretti.
"Çin'in 'güçlü rüzgârlar, yüksek dalgalar ve tehlikeli fırtınalar' konusunda hazırlanması gerektiği uyarısını yaptı (Ukrayna'daki savaşa veya Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le ortaklığa değinmeden).
"Ona göre, bu 'kritik an' ancak 'dümenin başındaki isme' ve her zamankinden daha sıkı biçimde avcunun içinde tuttuğu partiye sadık kalınırsa atlatılabilirdi.
"Batı'yı da uyardı ve Tayvan konusundaki tavrını yineledi. Ancak, ne bir hareket planı ne de bir zaman çizelgesi sundu. Geçmişteki daha sürtüşmeci açıklamalarıyla karşılaştırıldığında, bu belirgin bir geri çekilmeye işaret ediyor."
"Çin, kendisini dış dünyaya kapatacak mı?"
Polonya'nın Rzeczpospolita gazetesine göre, Çin, önemli bir kararla karşı karşıya. Gazete özetle şöyle yazdı:
"Orta Krallık, 'yeni soğuk savaş' ve iç politikada 'yeni dönem' bağlamında, Çin'de kimilerinin önerdiği gibi, bir kez daha kendini dış dünyaya kapatacak mı? Ya da dışa açılım politikasını devam ettirmeye mi çalışacak?
"İkinci seçenek pek kolay gözükmüyor, zira Xi Jinping'in kendisi, partisi ve devleti için belirlediği yüksek hedeflerden biri de Çin topraklarının yeniden birleştirilmesi. Vladimir Putin, Rusya topraklarını birleştirme konusunda pek de başarılı olmuş gibi gözükmüyor.
"Peki Çin'in benzer hedeflerinde işler nasıl gidiyor? Xi Jinping'in yüzleşmesi gereken en büyük dış ve iç meydan okuma bu."
"Yeni, büyük bir zihinsel abluka"
İsviçre'nin Le Temps gazetesi, izolasyon politikasının sonuçları konusunda uyardığı değerlendirmesinde şunları yazdı:
"Xi Jinping, bir virüsle savaşmak uğruna 1,4 milyar Çinliyi iki yıl boyunca eve hapsetti. Bu ev hapsinin vahim ekonomik ve toplumsal sonuçları olacak. Tam da bir açılma aşamasından sonra yeniden kapanmayı seçen bir hükümetin yapacağı bir şey.
"Diktatörlüğün dayattığı bu yeni büyük zihinsel abluka, Çinliler için iyiye alamet değil. Sonuçta tarih, Çin'in ancak duvarlarını yıkınca ilerlediğini ve dış dünyayı reddedince yok oluşa sürüklendiğini göstermedi mi?"
"Xi, çok da büyük sözler etmedi"
Almanya'nın Süddeutsche Zeitung gazetesi, Xi Jinping'in "Çin'e yönelik dış tehdit söyleminin yersiz olduğunu" yazdı:
"Tepesine çöktüğü ülkeyi kontrolü altına sokarak bir düşmana dönüştüren partinin kendisi. Sıfır COVID-19 politikasının saçmalığından duyulan memnuniyetsizlik büyüyor, özel sektörün tahakküm altında tutulması Çin'i yeniliklerden mahrum bırakıyor.
"Dolayısıyla, Xi Jinping çok da büyük sözler etmedi - konuşması, kararlılığını ve hakikate yabancılaşmasını sergilemekten ibaretti.
"Genel Sekreter ülkesini ve onunla birlikte dünyanın geri kalanını da devasa bir toplumsal deneye doğru sürüklüyor."
"Dünya daha saldırgan bir Çin ile karşılaşacak"
Son olarak, Hırvatistan'ın Večernji list gazetesi, "Xi'nin ülkesini ABD ile yaşanacak bir çatışmaya da hazırladığı" değerlendirmesini yaptı:
"Dünya daha otoriter ve daha saldırgan bir Çin ile başa çıkmak zorunda kalacak. Xi'nin dün ilan ettiği gibi Tayvan sorununu askeri yollarla da çözmeye hazır olmasından anlaşılacağı üzere, Çin belli ki ABD ile yalnızca Tayvan'ın değil, bütün Asya-Pasifik bölgesinin kontrolü üzerine bir çatışmaya girmeye hazırlanıyor. Gelecekte oluşacak dünya düzeni de bu çatışmanın sonuçlarına bağlı.
"Washington da Çin'in yükselişini yavaşlatmak için her yerde fırsat kolluyor - şimdiye kadar siyaset, diplomasi, ekonomi ve teknolojiyle sınırlı kalmış olabilir, ancak çatışma yarın askeri alana da sıçrayabilir." (SD)