"Fatih Belediye Başkanı'nı bir dernek toplantısında görmüş ve 'Sulukule de ne yapılacak' diye sormuş; o da cevaben 'O işi artık Büyükşehir Belediyesi üstlendi' demiş".
Ben bu ne demek, yine ne entrikalar peşindeler, diye düşünmeye başladım. Bu güne kadar Fatih Belediye başkanı bu projeyi hayata geçirebilmek için bütün kamuoyuna yazılı ve görsel yayınlara verdiği demeçlerinde 'bu dünyanın en sosyal projesidir' demiş ve burada yaşayan insanları mağdur etmeyeceğini belirterek 'İsteyen yerini belediyeye verecek ve mahalleden bir ev sahibi olabilecek, kiracılar çekilişsiz kurasız, hiç peşinsiz kira bedeli öder gibi 15 yıl taksitle ev sahibi olacak. Taşoluk'ta ayrıca hem ev sahiplerine hem de kiracılara evleri tamamlanıncaya kadar kira yardımı yapılacak' demişti.
Fakat ne evlerden haber var, ne de evlerini evlerini boşaltan kiracılara ve ev sahiplerine kira yardımı var. Hem kiracılara 15 gün içinde evlerini boşaltmadıkları takdirde kira bedellerini alamayacaklarını vurguluyorsun; evlerini boşalttırıyorsun ve kiracılar dört aydır ya başka yerlerde kiraya çıkıyorlar ya akrabalarının yanında sefillik çekiyorlar, hem de hiçbir kira yardımı yapmıyorsun.
Kiracılar kira yardımı almak için belediyeye gittiklerinde ise aldıkları cevap 'Ankara'dan henüz para gelmedi bekleyeceksiniz' oluyor. Madem Ankara'dan cevap gelecekti neden bu insanları mağdur ediyorsunuz.
Şimdi bu karışıklık, bu fiyasko içinde topu İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne atıyorsun. Kentsel yenileme projesinin uygulanmaya başladığı o ilk günleri hatırladığımda şimdi şöyle düşünüyorum: Bu ülkede ne düşüneceğimizi artık bilemiyoruz. Nedeni ise çok; çirkin, işbirlikçi, rezaletler silsilesini nasıl örtbas edecekler?
Daha mahallemizin yıkılacağını duyduğumuz o günlerde bilgilenebilmek için ve bize yardım edebileceğini düşündüğümüz gerçekten kendilerini çok sevdiğim eski dostumuz Necdet Külünk ve Metin Külünk kardeşlerin iş yerine iki yeğenim ile gitmiştim.
Bize yardım etmek için Büyükşehir Belediyesi'ne telefon etti ve "Bütün bilgileri Asım ağabeyime verin" dedi. Biz gittik ve o gün meclisten kentsel yenileme ile ilgili oylama bilgilerini bize verdiler. Biz bu tutanakları inceledik tehlikenin az çok ne olduğunu anladık.
Lakin bu işi kendimiz çözemeyeceğimizi de algıladık ve 10-15 gün sonra Metin kardeşimizi mahalleye davet ettik. Mahalle halkını dinledi ve bu olayı araştırıp gerekirse Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile görüşüp bu olaya çözüm bulmaya çalışacağını söyledi. Randevu alıp Topbaş'ın evine yemeğe gitmiş durumu anlatmış. Kadir bey de "O insanlara söyle aynen şöyle de sağ kulaklarının üzerine yatsınlar rahat uyusunlar" demiş.
Evet olay bu, fakat ilerleyen zaman içerisinde bu sözlerin hepsi rafta kaldı; biz ne sağ ne de sol kulağımızın üzerine yatıp rahat uyuyabiliyoruz. Şimdi bakıyoruz ki top Fatih Belediyesi'nde.
Bu nasıl bir maç, nasıl bir takımdır; bu takım çok başarılı gözüküyor ama maç 90 dakika, bir de uzatmalar oynanacak, tabii ki saat hakemin elinde, neticeyi merakla bekliyor ve seyrediyoruz.
Bu maçta çok olay var; sahaya patlayıcı atılıyor, para atılıyor, kötü tezarühat çabası, seyirci sahaya inebilir hakemde maçı her an tehir edebilir. Bilmem anlatabildim mi?(AH/HF/EÜ)
* Asım Hallaç Sulukule'de bakkallık yapıyor. Bundan sonra mümkün olduğunca her hafta Sulukule Günlüğü'nü biamag'a yazacak.
** Bu yazıya Hacer Foggo katkıda bulundu.