"Asansör"den sonra düşük bütçeli ikinci filmini çeken Altıoklar, bol sinemasal zaaflarına karşın, pop corn tadıyla izlenebilecek bir film olan "Banyo" 42. Antalya Film Festivali'ne de katılıyor.
"Yorucu büyük aşklar, karmaşık ilişkiler, bahanesiz ihanetler, psikolojik sadakatsizlikler, isimsiz ego savaşları, ölümcül güvensizlikler, sızılı sadakatsizlikler, erotik acılar, şehvetli ayrılıklar, seksi yıkımlar, tensel uçurumlar ve bir 'Banyo'da, bundan çok daha fazla ne olabilir ki!"
Altıoklar'ın vizyona giren son filmi hakkında işte bu kadar iddialı sözler ediliyor basın bülteninde.
"Banyo" filmine kadar çektiği filmlerde değişik yapımcılarla çalışan Altıoklar, kardeşleriyle birlikte kurduğu "Altıoklar Production"ın ilk yapımı olan "Banyo"da, yapımcı yönetmen olmanın gereğini yerine getiriyor ve filmini 13 günde tamamlıyor.
"Banyo"da, kadın-erkek ilişkilerini kapı aralığından gözetlediğini söylemek hafif bir tanım olsa gerek. İlişkilere ve ihanetlere, yönetmenin bakış açısından; mahremiyetler bağlamında, buğulu bir mizahi bakışla sünger çekiliyor.
Basın bülteninde kullanılan iddialı tanımlamalar ve filmi kategorize etmeye yönelik şablonlar aslında filmin ta kendisi.
Seray Sever'in canlandırdığı karakterde dişiliğe gönderme kırmızı sivri topuklu ayakkabıları, kırmızı ruju, kırmızı puantiyeli, kloş etekli, göğüs dekolteli elbisesi ve şapkasıyla, gizemli kılınmak istenen bir seksüalite sergiliyor.
Böylece, filmin gidişatı, "bahanesiz bir aldatma" düşündürtüyor seyirciye adeta.
"Banyo"nun yönetmen koltuğunda oturan Altıoklar binlerce yıldır süre gelen kadın-erkek ilişkilerine, trajik bir biçimde sonuçlanacak olan karmaşaya, yatak odasından, banyoya taşıdığı fantazyasıyla bakıyor.
İyi de baktığı yer oldukça sulak olmasına karşın, basın bülteninde söz konusu edilen buğudan, filmde eser yok. Çıplak ışık, dekor ve stüdyo kokusundan arınmamış bir atmosferde sinemasal tat yakalamanın olanağı yok.
Altıoklar "Banyo"yu bir tiyatro teksi olarak yazan Gül Abus Semerci'nin yazımına sinemasal yaklaşımlar, senaryo formatı getirse de, stüdyo ortamı seyirciyi filme yabancılaştırıyor. Gerçeklik duygusunun yitmesi de filmdeki tüm buğuyu alıp götürüyor.
Siz suyla doldurulmuş küveti olan bir banyonun, buharsız olduğunu gördünüz mü?
Hangi sulak atmosferli banyoda, bakılan aynanın ayna gibi sizi yansıttığına tanık oldunuz?
Üç ayrı banyoda, birbirleriyle ilişkileri, ihanetleri ve hesaplaşmaları çakışan üç ayrı çiftin öyküsü işte bu atmosfer eksikliğinde, gerçekten de trajikomik duygu ve ego savaşlarının anlatılmaya çalışıldığı karikatürize edilmiş kurguyla karşımıza çıkıyor.
Eğer bu senaryo bir metin olarak sahneye uyarlanmış olsaydı, buhar, yaratılmak istenen atmosferin ve tiyatro yönetmeninin vazgeçilmez objesi olabilirdi.
Çok pahalı olmamakla birlikte, kokusu nedeniyle bu sistemin tercih edilmediğini düşünmek kabil. Yine de, başka bir yöntem bulunamaz mıydı? Banyo aynasında silik görüntüler yaratılamaz mıydı, diye yüksek sesli düşünmek olası.
Oyuncuların kostüm ve aksesuar takiplerindeki bağlantı hatalarını bir kenara bırakacak olsak da- ki bırakılamaz-, sanat yönetmeninin, banyo imalatçısı sponsorların aksesuar gösterisine teslim olduğu ortada.
"Banyo"da; Selçuk Yöntem, Demet Evgar, Janset Paçal, Burak Sergen, Sermiyan Midyat, Seray Sever ve Arda Kural rol alıyor.
"Mafya babası", "MİT ajanı", "derin devlet", "mantıklı aşık" ve " zavallı baba" tiplerinin başarılı oyuncusu Selçuk Yöntem, bu kez sinema ve TV'de izlemediğimiz, alışık olmadığımız bir karakterle karşımıza çıkıyor.
Altıoklar'ın senaryoya kattığı zeka dolu gönderme, ruhun 21 gram teziyle ilgili çekilmiş olan film. Tek farkla ki, Altıoklar'ın filminde 21 gram olan ruh değil.
Zaten, 21 Gram da, bir film değil, felsefi bir tanım aslında.
Nasıl mı?
1907 yılında Massachusetts, Haverhill'de Dr. Duncan McDougallın "insan ruhu var mıdır, var ise ağırlığı ne kadardır?" araştırmasından çıkan sonuç, "ceset"in ağırlığının 21 Gram olduğudur. Dr. Duncan'ın saptamasına göre.
Bu felsefeye ve göndermeyi anlamak için filmi izlemeniz gerekiyor. Kuşkusuz Altıoklar'ın da dediği gibi, filmi izleyen erkekler ve partnerlerini, evlerinin girdiklerinde,ilk giderecekleri merak, bu gönderme olacaktır.
"Banyo"ya, bu kadar haksızlık yaptıktan sonra Gül Abus Semerci'nin teksine, diyaloglardaki espri gücüne, anlatım biçimine ince göndermelere alkış göndermemek hata olur. Altıoklar zaten Semerci'nin hakkını da teslim ediyor.
Altıoklar, oyuncularından da memnun. Tiyatrodan gelen alışkanlıkla abartık oynamalarından rahatsız değil. Çekimler öncesinde, bazen iki aya yakın provalar yaptığını söylüyor Altıoklar.
Bu süreci, öyküsünü anlatırken karşısına çıkacak teknik sorunları çözmeye vermiş olsaydı, kuşkusuz daha sağlam dramaturjisi olan film çıkacaktı karşımıza. Bıçak sırtı öyküyü anlatmaktaki çıkmazları, en aza indirgeyerek başarılı olacaktı.
Bosnalı görüntü yönetmeninin Mirsad Heroviç başarılı görsel çalışması da, ne yazık ki yönetmenlikte aynı özenin olduğu izlenimini vermiyor.
Altıoklar, ister 12 ve 13 günde, isterse iki ayda çeksin, öykülerinin derinliğine inemeyen, yüzeysel ve popüler olanın peşinde giden bir yönetmen olmaktan şimdilik kurtulamıyor.
Birde son dönem yönetmenlerin sponsor beklentilerine yanıt vermek kaynaklı reklam kokan dekoratif unsurlara teslim oluyor. Yaşamayan, dekor kokan iki banyoya karşın, eski ve döküntü banyo filmin inandırıcı olan tek sahnesi.
O banyo da bile, oyunculuklar tartışmalı Seray Sever'in kan kırmızı ve seks çağrışımlı objelerle donatılmış, karikatürize edilmiş karakteri gerçeklik duygusuna seyircileri yabancılaştırıyor.
Altıokların keşfi kuşkusuz Demet Evgar. Dizi oyunculuğundan sinema oyunculuğuna geçiş yapan Evgar, önümüzdeki sezon yine bir Altıoklar filmi olan "Beyza'nın Kadınları" ile de oynuyor.
Gel gör ki, Evgar'ın sinema oyunculuğu konusunda deneyim kazanması, abartılı oyunculuğunu törpülemesi için iyi yönetmenlerle çalışması gerek. Yoksa iyi olan oyunculuk malzemesini harcaması kaçınılmaz.
Altıoklar, filmden çok, banyo aksesuarları fuarında yedi manken oyuncu kullanarak, reklam filmi çekmiş de, biz seyircilere de bu reklam filminin uzun metrajlı bir versiyonunu yedirmek istiyor, diye kötücül bir düşünceye kapılmak istemiyorum.
Sahi filmin banyo sponsorları var mı? (AD)