Bugün Brüksel'de gerçekleşen AB ülkeleri liderleri zirvesinde göç ana gündem maddelerinden biri olarak öne çıkıyor.
BBC'nin haberine göre Çoğu Akdeniz üzerinden gelen Afrikalı kaçak göçmen sorunuyla nasıl "baş edileceği" zirvenin ana konusu.
Mülteci akınlarının içinde Suriye'den ve diğer savaşlardan kaçan mülteciler de bulunuyor.
Göçmen krizi AB verilerine göre 2015 yılında olduğu boyutta değil. 3 yıl önce binlerce insan her gün Yunan adalarına geliyordu. AB Konseyi yasa dışı olarak Avrupa Birliği'ne giren insan sayısının 2015 Ekim ayından bu yana yüzde 96 azaldığını belirtiyor.
Fakat bu ay, 629 kişiyi taşıyan göçmen gemisinin Akdeniz'de mahsur kalması üzerine göçmen kurtarma gemilerinin İtalya'ya alınmamasıyla tırmanan gerilimle krizi AB gündemine yeniden soktu.
Lifeline adlı göçmen kurtarma gemisinin, birçok AB ülkesinin yoğun diplomasi trafiğiyle Malta'ya demirlemesine izin verildi.
TIKLAYIN - Akdeniz'de Mahsur Kalan 629 Göçmen İspanya'ya Götürülüyor
Dublin Prensipleri'ne göre mülteciler AB'ye giriş yaptıkları ülkede kalmak zorundalar. Fakat bu çözüm işe yaramıyor, çünkü en fazla mültecinin geldiği İtalya ve Yunanistan komşu ülkelerin sorumluluğu paylaşmalarını talep ediyor.
AB ülkelerinin soruna bakışları
İtalya'daki yeni hükümet, AB ülkeleri için ortak bir göçmen ve mülteci politikası belirlemeyi öncelik olarak belirlemiş durumda.
Göçmen konusu İtalya'daki seçimlerde milliyetçi lider Matteo Salvini'nin başa gelmesinde önemli rol oynamıştı. AB ülkelerinin tamamı için göçmen konusunun önemli olduğunu söyleyebiliriz.
Avusturya'daki sağ hükümet gelecek ay AB dönem başkanlığına geliyor ve göçmenlerle ilgili katı bir görüşe sahip. Aynı şekilde Çekya, Slovakya, Macaristan ve Polonya da konuyla ilgili benzer yaklaşımlarda bulunuyorlar.
Vişegrad ülkeleri olarak adlandırılan bu grup, Yunanistan ve İtalya'daki aşırı dolu kamplarda bulunan 160 bin mültecinin başka yerlere yerleştirilmesi planını reddetmişti.
Ayrıca dikkatler Alman Şansölye Angela Merkel'in de üzerinde olacak. Merkel'in koalisyon ortağı CSU (Hristiyan Sosyal Birliği), Merkel'in göçmen politikasına karşı çıkarak, başka bir AB ülkesinde kayıtlı olsa bile mültecilerin gelmesini engelleyeceğini açıkladı.
CSU koalisyonu bozarsa Merkel parlamentodaki çoğunluğunu kaybedecek.
AB Konseyi Başkanı Donald Tusk zirve öncesi yaptığı açıklamada "tehlike çok büyük ve zaman kısıtlı" diyerek AB'nin göçmen politikasıyla ilgili sorunun "en zor sorulara kolay cevaplar veren" popülistlere fayda sağladığı uyarısını yaptı.
Çözüm önerileri
Avusturya-Danimarka teklifinde "bölgesel tahliye platformları" öne sürülüyor.
Böylece insan kaçakçılığı yapan çetelerin durdurulması planlanıyor. Zirvenin kapanış taslağında sığınma taleplerinin sonuçlandırılmasını hızlandırmak ve kaçak ekonomik göçmenlerin durdurulması var.
Bu şekilde göçmenlerin denizlerde aşırı dolu botlarda yolculuk etmesi engellenebilir ve çetelerin, göçmenlerin çaresizliğinden yararlanması durdurulamasa da azaltılabilir.
Fakat Kuzey Afrika ülkelerinin planlandığı gibi göçmen merkezlerini kurması oldukça zor.
Birleşmiş Milletlerin ilgili komisyonlarının konuyla ilgilenmesi ve planlanan merkezlerin kalabalık ve tehlikeli kamplara dönüşmesini engellemesi gerekiyor.
Avrupa Komisyonu'na göre AB, sınırlarla ilgili kurumu Frontex'i güçlendirmeli ve gerçek bir sınır polisi birimi oluşturmalı. Plana göre şu an 1300 olan sınır polisi 2027 yılına kadar 10 bini bulacak.
Güçlü sınır polisi kuvveti daha hızlı müdahale gücüne sahip olarak 2015'teki gibi bir kaosun yaşanmasına engel olabilir. Buna karşın, Frontex halihazırda vaat edilen önemli bazı kaynaklara sahip değil.
Ayrıca planlanan durum gerçekleştiğinde AB polisinin ulusal sınır polislerinden yetki devri alması gerekecek ki bu hassas bir durum olarak değerlendiriliyor. En önemlisi, göçmen sorununda 28 üye ülkenin arasında bir anlaşma ve dayanışma bulunmuyor.
Transit ülkelerle işbirliği
AB ülkeleri, Türkiye gibi göçmenlerin Avrupa'ya giderken geçtikleri "transit ülkeler" ve göçmenlerin vatandaşı oldukları ülkelerle daha etkin bir işbirliği hedefliyor.
Bu durum, sayıca daha fazla sığınmacı ve mültecilerin geri gönderilmelerine sebep olabilir. Komisyona göre güncel "iade" oranı yüzde 36.
BBC'nin haberine göre noktada başarılı olarak gösterilen anlaşma AB-Türkiye mülteci anlaşması. 2016 yılında imzalanan anlaşmayla Balkanlardan gelen göçmen sayısında hatrı sayılır bir düşüş yaşanmıştı. Aynı şekilde Libya sahil koruması ile AB deniz kuvvetleri insan kaçakçılığını durdurmak için beraber çalışıyorlar.
Fakat Libya'da göçmenlerin tutulduğu merkezlerde durum içler acısı. Öte yandan Türkiye'ye Suriyeli mültecilerle ilgili yapılan anlaşmada vaat edilen 6 milyar doların 3'ü henüz gönderilmedi.
Göçmenlerin Avrupa'ya gelişinin en önemli sebebi olan fakirliği çözmek için ciddi miktar bir para gerekiyor. AB'nin Afrika fonu ise vaat edilen 1.2 milyar dolar parayı henüz vermiş değil. (YT/PT)
*Çeviri: Yağız Tanrıvermiş
*Kaynak: BBC