Bu sözler Zonguldak'ta yaşayan 50 yaşındaki ev kadını Neriman'a ait. Neriman "Sıcak Aile Ortamı-Demokratikleşme Sürecinde Kadın ve Erkekler" isimli araştırmanın, yetmiş iki görüşmecisinden yalnızca biri.
Araştırmanın amacı, Türkiye'de demokratikleşme sürecinde kadın ve erkeğe ait sorunların -hala- çözümlenememesine güncel ve gerçekçi nedenler bulma çabası.
"Sıcak Aile Ortamı" Aksu Bora ve İlknur Üstün'ün birlikte yürüttüğü belirli bir kavramsal/kuramsal yaklaşım perspektifinde yetmiş iki derinlemesine görüşmeye dayalı bir araştırmanın sonucu.
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nın (TESEV) "Algılar ve Zihniyet Yapıları" projesinin ilk kitabı.
Bora ve Üstün
Aksu Bora, Ankara Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezinde uzman olarak çalışıyor. Dört yıldır "Kültürün Cinsiyeti" isimli bir ders veriyor.
Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümünde yaptığı doktora çalışmasının başlığı: Ücretli Ev Hizmetleri Bağlamında Kadın Öznelliğinin Yeniden İnşası. Ayrıca yayınlanmış makaleleri ve çevirileri var. Bora'nın 1990'larda Türkiye'de Feminizm adlı bir derlemesi bulunuyor ayrıca Kadınlar Sınıfı kitabı da İletişim Yayınlarından yeni çıktı.
İlknur Üstün ise Ankara Üniversitesi Felsefe bölümü mezunu. 2003'ten beri KADER Ankara şubesinin başkanlığını yapıyor.
Terminolojide yeni adımlar
Araştırma, kadın-erkek ilişkilerini incelerken yeni kavramsallaştırmalar yaparak bu konunun gevşek terimlerle sözüm ona ele alınmasına karşı da "politik bir tutum" oluşturmuş.
Örneğin "ataerki"nin modernizm öncesini kapsayacağı endişesinden yola çıkıp konuyu tarihsizleştirmek için "ataerki" yerine "cinsiyet rejimi" kullanılıyor.
Toplumsal cinsiyet anlamında, bir çok terimin basit kalıplarla ele alındığı iddiasının bir adım ötesine geçip yeni kavramlar üretilmiş.
Normlardaki muhafazakarlık
Yazarlar günümüzde hala çözülemeyen toplumsal cinsiyet sorunlarının arkasında yatan nedenin, kişilerin yanlış algı ve zihniyet yapılarına sahip olmalarının değil, "öznellik kapasiteleri"nin yani kişisel hareket alanlarının dışına çıkamamalarından kaynaklandığı görüşünde.
Bora ve Üstün "cinsiyet rejimini" merkezleştirerek, "demokratikleşme ile kişilerin algıları ve zihniyet yapıları" arasındaki ilişkileri incelemiş.
Cinsiyet ilişkilerine dair normların ve kalıpların asıl olarak muhafazakâr ve anti demokratik olduğu, ancak gündelik yaşam deneyimlerinde bu norm ve kalıpların çizdiği çerçevelerin kadın ve erkeklerce esnetildiği, değiştirildiği hatta kırıldığı varsayımıyla yola çıkan yazarlar araştırma sırasında bu varsayımın büsbütün yanlış değilse de önemli sınırlılıklar barındırdığı sonucuna varıyor.
Kitabın dili
Çünkü, gündelik deneyimin kişisel güçlenme stratejilerinin kullanılabildiği bir hareket alanı olarak deneyimlenebilmesi için gereken öznelik kapasitesinin görüşmecilerin pek çoğu için önemli ölçüde örselenmiş olduğunu görüyorlar.
Yetmiş iki görüşmeciyle "fiziksel şiddet, baskı ve engellenme, koruma ve gözetme, ayrımcılık, toplumsal cinsiyet, kadınlık ve erkeklik, annelik-babalık, evlilik, cinsellik, bedenin denetlenmesi kapsamında namus ve giyim" gibi konularda derinlemesine görüşme yapılıyor.
"Sıcak Aile Ortamı"nın bir araştırma olması nedeniyle yazarlar kitabın dilinin akademik ve otoriter bir üsluptan arındırılmasına dikkat etmiş.
Kitap, okur olarak bizlere, görüşmecilerin yanıtlarını birebir diyalog biçiminde yansıtıyor. Ayrıca kavramlar anlamlarıyla gerçeğe büründürülüyor. Bu da araştırmanın daha içselleştirilerek okunmasını sağlıyor.
Görüşülenler
Görüşmeciler cinsiyet, yaş, sınıfsal konum, toplumsal aidiyetler, eğitim durumu gibi ölçütleri esas alınarak seçilmiş ve her görüşmecinin arasında belirgin farklılıklar söz konusu.
Görüşmecilerin otuz dokuzunu kadınlar oluşturuyor. Görüşmecilerin medeni durum oranlarında ise hemen hemen aynı sayıda evli ve bekar, bunun yanı sıra sayıca daha düşük dul ve boşanmış kadın ve erkeklerin olduğunu görüyoruz.
Katılımcıların arasında master, doktora ve üniversite eğitimi görmüş olanların oranı, ilkokul ve lise eğitimi almış olanlarınkine nispeten sayıca daha az. Görüşme yapılan kişiler, ev kadınından konsomatrise, akademisyenden garsona kadar bir çok iş kolundan seçilmiş.
Ayrıca bu bireyler Ankara, Denizli, Sinop, Edirne, Eskişehir, Diyarbakır, Antalya, Trabzon ve İstanbul gibi göç alan kentlerde ikamet ediyor. Görüşmecilerin içinde Kürtler ve Aleviler de bulunuyor.
Parayla gelen özgürlük
Yazarlar yaptıkları derinlemesine görüşmelerinin her birini farklı ve canlı örneklerle samimi bir şekilde yorumluyor. Hatta kullandıkları dil ve kurgu sayesinde bu yorumlamalara okur da katılıyor ve adeta karşılıklı sohbet havasında bir süreç ortaya çıkıyor.
Araştırma sonuçlarına kadınlar açısından baktığımızda öznelik kapasitesinin örselenmesi yeni bir deneyim olmuyor elbette.
Pek çok kadın para kazanmanın ve kazandığı para üzerinden kendisinin söz sahibi olmasının verdiği özgürlük duygusundan ve güçten söz ediyor.
Kamusal etkinlikler, yani dernek, vakıf, siyaset gibi çalışmalar da kadınların kişisel güçlenmelerinde önemli bir yer tutabiliyor. Ancak, pek çok anlatıda sınır, namus tabusu, güçlenmenin özgürleşmeye evrilmesinin çok kolay olmadığını hatırlatıyor.
Bir başka sınır, ücretli çalışmanın meslek sahibi eğitimli kadınlar için bir hak olarak tanınmasına karşın, eğitimsiz ve "vasıfsız" kadınların ücretli çalışmasının hala geçim sıkıntısı koşuluna bağlı olarak kabul edilmesi.
Kadınların güçlenmesi
Dolayısıyla, kamusal etkinliklerden güçlenme imkânı, bütün kadınlar için ve aynı biçimde geçerli görünmüyor.
Üstün ve Bora'ya göre kadınların kişisel güçlenmelerinin cinsiyet rejiminde demokratik açılımlara yol açabilmesi, bu sınırları sorun eden, güçlenmeyle birlikte özgürleşmeyi de perspektifine yerleştiren yeni anlam çerçevelerinin kurulabilmesine bağlı.
Farklılığın ve eşitsizliğin alanı olan özel alanda geliştirilen çeşitli güçlenme stratejilerinin kamusal bir dile tercümesi ve gerçek bir dönüşüm imkânı haline getirilmesinin yanında, kamusal alanın gerçekten bir eşitlik imkânı olabilmesi için de özel alandaki engel ve sınırların ortadan kaldırılması gerekiyor.
"Sıcak Aile Ortamı-Demokratikleşme Sürecinde Kadın ve Erkekler" çözülmesi güç kadınlık ve erkeklik sorunlarını Türkiye'de gelişen diğer dinamiklere bağlı bütüncül bir yaklaşımla aramayı denemiş ve -yeni- ciddi sonuçlar bulmuş bir kitap. (EÖ/BA)
* Aksu Bora - İlknur Üstün, Sıcak Aile Ortamı - Demokratikleşme sürecinde kadın ve erkekler / Algılar ve zihniyet yapıları: Cinsiyet rejim ekseni, TESEV Yayınları,112 sayfa, Ekim 2005