Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'den Prof. Dr. Koray'la 1 Mayıs'ın emek hareketi için bugün ne anlam taşıdığı, Türkiye'deki 1 Mayıs kutlamalarının bölünmüşlüğü üzerine konuştuk.
"1 Mayıs'ta bölünmeye olumlu bakmam mümkün değil"
Meryem Koray, 1 Mayıs'ın Türkiye'de bölünmüş bir şekilde kutlanmasına "olumlu bakmak mümkün değil" diyor.
"Türkiye'de ücretli işgücü sayısı yaklaşık 11 milyon. Sendikalarda örgütlü işgücünün sayısıysa, bir milyonun altında. En basit konuda, bir şeyi anmanın ötesinde bir iddiası da olmayan bir konuda bile buluşulamadığını gösteriyor."
"Bu 1 Mayıs'a uzayan süreçte rol oynayanların, sosyalist anlamda değil, ama genel anlamda emek derdinden uzaklaştıklarını gösteriyor."
Koray: İlk iş genel anlamda emeği tanımlamak olmalı
Koray, işçi sınıfının bütün kesimleriyle yeniden bir varoluş savaşı yaşadığına dikkat çektikten sonra ekledi:
"İlk iş emeği geniş anlamda tanımlamak olmalı. Emeği üreten her şeyi katmalıyız buna; çocuğuna bakan kadını, sokakta çalışanı da.
"Yapılan herhangi bir katkının önemli olduğu bir dünyadayız. İnsanların genel olarak hayata katkılarının, sermaye dışında katkılarının kutsanacağı bir yaklaşımda olmak gerek."
"Ücretli emekten yola çıkmak kısır döngü"
Koray, özellikle sendikaların "emekçilerin, emeğin bugün ne ifade ettiğini düşünmeleri gerektiğini" söylüyor.
"Emeği yeniden anlamlandırmak için her şeyden önce konuşmak, birçok zafiyeti içeren sendikal hareketin kendisini, sınıfın yapısını konuşmak gerekiyor.
Büyük çıkmaz, emeği yalnızca ücretli emek olarak tanımlamak Koray'a göre. Bu durum, emekçi olduğu halde kendini emekçi olarak görmeyen insanlarla buluşmayı da engelliyor.
"Ücretli emekten yola çıkmak bir kısır döngü yaratıyor. Emekle yeniden buluşmanın yollarını düşünmek gerek. Bu eylem yöntemlerini değişmesi anlamına gelir.
"Kendini emekçi olarak görmeyen birçok emekçi var. Beyaz yakalı denen profesyoneller, kendini işçi sınıfıyla örtüştüremiyor. Emeği doğru algılarsanız, evdeki kadınlara ulaşmak mümkün olur."
"Kadının kendi emeğini boş vermesi en büyük sorun "
Koray, "Her şeyden önce bu tartışmanın ihtiyacını duymanın" anlamına dikkat çekiyor. Çünkü böyle bir tartışmayla, emek tanımının dışında kalan emekçilerin "Şimdi bize ait bir şeyler konuşuluyor" demesi, "kendi kimliklerinin önemsendiğini duymaları" önemli.
"Kadın emeği, kadın emekçilerin sayısı bunca çokken bir kadın emeği hareketinden söz edebiliyor muyuz acaba?" diye soruyor Koray.
"Kadın, kendi emeğinin bilincinde değil. Çalışan kadın çalışmayan kadın ikilemi sürüyor. Oysa, kadınların ücret karşılığı olmayan emeğin de ücret karşılığı olan kadar değerli olduğunu görmesi ve ücretli kadın emeğiyle ücretsiz olanı buluşturmak gerekiyor. Kadının kendi emeğine boşvermesi en önemli sorun."