Mumbai'nin rüya fabrikalarından son yıllarda çıkmış en iyi filmlerin hatırı sayılır bölümü, yaşı ilerlemiş, kış mevsimini yaşayan matine idollerinin başrolü oynadığı filmlerdi.
Bu trend, iki yıl önceki "Baghban" filmi ile başladı. Filmde, Hindistan'ın süper kahramanlarından ve hala popüler olan 65 yaşındaki Amitabh Bachchan ve eskilerin "rüya kızı" hala güzel Hema Malini birbirlerine çok aşık, yaşlı, ama çocuklarının bencilce hareketleri yüzünden hayal kırıklığına uğramış bir çifti canlandırdı.
Bollywood genelde lider olanı izler, dolayısıyla Baghban'ın başarısı, yaşlı insanları konu alan filmlere ilham kaynağı oldu.
Küçük mutlulukların büyüsü
Yeni çıkan ve çok beğenilen "Virudh" adlı filmde Bachchan ve yıllar öncesinin ödüllü yıldızı Sarmila Tagore başrolü paylaştı.
Oğullarının kiralık katiller tarafından öldürülmesiyle hayatları altüst olan orta halli bir çiftin küçük şeylerle mutlu olabilme çabaları izleyicileri derinden etkiledi.
Sanjay Leela Bhansali' nin yönettiği "Black" (Siyah) adlı duygusal film, kör ve sağır-dilsiz bir kız ve onun Alzaymer hastası yaşlı öğretmeninin ilişkisini konu alıyordu.
Bu tarz filmlerin sonuncusu, ödüllü yönetmen Jahnu Barua'nın "Meine Gandhi Ko Nahin Mara" (Gandhi'yi ben öldürmedim) filmiydi. Film, emekli bir profesörün hastalık derecesinde bunaması ve kızının ona bakma çabalarını konu alıyordu.
Orta yaşta aşk
Bu konular, Bollywood'un daha önce irdelemeyi hiç düşünemediği gerçek konular. Hint filmlerinde konu edilen ailelerde genelde büyük-anneler ve büyük-babalar yer alıyordu ama onlar hep arka planda karakter rollerinde görülüyorlardı.
1970'lerde yönetmen Mahesh Bhatt, "Saaranch" adında çok dikkat çekici bir film yapmıştı. Film, yurt dışında eğitim görürken hayatını kaybeden oğullarının ölümüyle yüzleşmeye çalışan yaşlı bir çifti konu alıyordu.
Bollywood, şimdi orta yaşlıların aşkını bile irdelemeye başladı. "Pyar Mein Twist" gibi filmler, diğerleri kadar popüler olmasa da, ikinci baharlarını yaşayan dul insanlar arasındaki aşkı anlatıyor.
Bu film 20 yıl önce yayınlansaydı Hintli seyirciler tarafından asla kabul edilemez olurdu.
Gerçeğe ilgi mi?
"Gri" temalı filmlerin şu andaki popülaritesinin bir nedeni de, gerçekleri yansıtıyor olmaları olabilir. Çoğu Asya ülkesinde olduğu gibi, Hindistan'da da yaşlılara saygı geleneği çok güçlü.
Halk edebiyatı, "Anneanne Masalları" ile doludur. Bu masallar, bölgeye göre ufak değişiklikler gösterse de, genelde, birlikte yaşadıkları anneannelerinin kucağında masal dinleyen çocuk imajı çok yaygındır.
Ancak değişmekte olan sosyal dengeler, küreselleşme, tüketicilik kültürü, bu eskiden çok önemli olan ilişkiyi gölgede bırakmak üzere.
Özellikle şehirlerde, artık tüm aile bireyleri aynı evde yaşamıyor ve küçük mekanlara adaptasyon sorunları ortaya çıkıyor.
Boş yuva sendromu
Terkedilmiş aileler hakkındaki hikayeler de artık o kadar az değil. Hükümet, 60 yaşın üzerindekilerin, varisleri tarafından korunmalarını ve bakımlarını sağlamak için bir "Yaşlı İnsanlar (Bakım ve Sağlık) Yasası" geçirmek üzere.
Yalnızlık ve yabancılaşma, şehirdeki Hintli ailelerin giderek daha az çocuk sahibi olması ve genç Hintlilerin gruplar halinde ülkeden ayrılmalarıyla daha da şiddetleniyor.
Boş yuva sendromu artık bir Hindistan gerçeği. En azından film sektörünün fark edebileceği ölçüde.
Yetenek ölmez
Daha iyi sağlık hizmeti ve daha yüksek ekonomik statü, orta yaşlıların ömrünü uzatıyor. 2001 yılında yapılan nüfus sayımı Hindistan nüfusunun giderek yaşlandığını gösteriyor.
60 yaşın üzerindeki 76.6 milyon kişiyle (ülke nüfusunun yüzde 7.2'si) ülke, Birleşmiş Milletler'in "yaşlanmakta olan ülke" statüsüne giriyor.
Dünya Sağlık Örgütü tahminlerine göre, Hindistan'ın yaşlı nüfusu dünyadaki en büyük ikinci yaşlı nüfusu oluşturuyor ve daha da büyüyeceği öngörülüyor. Bu da "gri" film yapımcıları için iyi bir haber.
Yazar ve doğaçlama oyuncu Nilanjana Sen şöyle diyor: ''Yetenek asla ölmez. Sadece gelişmek için doğru ortam ve teşvike ihtiyacı var. Neden 50 yaşımızı aştık diye kendimizi işe yaramaz hissedelim ki?'' (RB/EA/BA)