BM İşkenceye Karşı Komite'nin Türkiye'nin üçüncü periodik raporu üzerine hazırladığı değerlendirme ve öneriler arasında şu noktalar da var:
Kaybedilmeleri soruşturmakta başarısızlık: Komite kaybedilenlerle ilgili hükümet tarafından bilgi verilmemesinden endişe duyduğunu söyledi. BM çalışma grubunun 63 zorla kayıp davasından bahsettiğini, AİHM'de Türkiye'nin mahkum olduğu kayıp davalarıyla ilgili soruşturmaların durumu hakkında bilgi verilmediğini belirtti. Bu soruşturmaların durumu hakkında şeffaf bilgi olmadığını, kayıp ailelerinin bilgilendirilmediğini ekledi.
Komite eleştiri konularının giderilmesini istedi. Hükümeti Tüm Kişilerin Zırla Kaybedilmeden Korunması Üzerine Uluslararası Sözleşmeyi imzalayıp uygulamaya koymaya çağırdı.
Yasadışı cinayetler: Komite hükümetin "terörizmle mücadele sırasında insan hakları ve temel özgürlüklerin korunması ve özendirilmesi" konusunda yaptıkları hakkında bilgi vermediğini; 2004'te Kızıltepe'de ve 2005'te Şemdinli'deki olaylarda güvenlik güçlerinin rolünün tarafsız, kapsamlı, şeffaf biçimde soruşturulması ve adil yargılamaya konu olmasıyla ilgili de bilgi verilmediğini, bundan endişe duyduğunu belirtti.
Bu olaylarda suçluların uygun şekilde belirlenmesi ve cezalandırılmasını istedi.
Temel yasal güvencelere getirilen kısıtlamalar: Komite Terörle Mücadele Kanunu'na göre gözaltına alınanların 24 saat avukatla görüştürülememesi, beş yıldan az hapis cezası öngören suçlarla suçlananlara adli yardım verilmemesini, bağımsız tıbbi muayene hakkının olmamasını ve tutukluluların acil doktor başvurusu hakkının kısıtlanmasını özellikle endişe verici bulduğunu belirtti. Tutukluluların tıbbi muayenesi sırasında resmi görevlinin bulunmasının da endişe verici olduğunu ekledi.
Uygulamayla ilgili değerlendirmeler: Komite taleplerine rağmen istatistiki bilgi verilmemesini esefle karşıladığını söyledi. Özellikle de kolluk, güvenlik güçleri, hapishane personeli; göçmen ve ilticacıların sınırdışı edilmeleri, gözaltı kayıtlarına erişim, yargılama süreleri, rehabilitasyon ve tazminatlar, insan ticareti ve cinsel şiddetle ilgili şikayetler, soruşturmalar, kovuşturmalar ve mahkumiyetlerle ilgili veri verilmemesinin anlaşmaya uyumla ilgili değerlendirme yapmayı güçleştirdiği vurgulandı.
Kolluğun aşırı güç kullanması ve işkence ve kötü muameleden şikayet edenleri yıldırmak için karşı eylemler: Komite, hükümetin aşırı güç kullanımı kabul ettiğini ve bununla mücadele ettiğini söylemesine karşın eylemcilere yönelik polis şiddetinden endişe duyduğunu açıkladı. PVSK değişikliğiyle polisin gerekçesiz kimlik kontrolü yetkisine kavuşması ve polis ve jandarmanın ölümlü silah kullanımını vurguladı.
Kitlesel eylemlerin kontrolüyle ilgili standartların BM Kolluk Güçlerince Güç ve Silah Kullanımıyla İlgili Temel İlkeler'le uyumlu hale getirilmesini isteyen komite PVSK'nin uygulanmasıyla ilgili bir izleme mekanizması kurulmasını istedi.
Çocuklar, kadınlar, cezaevleri, karakollar...
Komite ayrıca hükümeti kötü muamele ve işkence mağdurlarının uygun şekilde tazmin edilmesi ve rehabilite edilmesi için bir destek programı oluşturmaya çağırdı.
Mülteciler ve sığınmacıların tutulduğu "misafirhanelerin" denetime açılmasını, buralarda yaşam koşullarını iyileştirilmesini ve yeni sığınakların yapılmasını önerdi. Cenevre Konvansiyonu'ndan coğrafi çekincesini kaldırmaya, tüm mültecilerin UNHCR tarafından sunulan korumaya erişimini sağlamaya, sığınma başvurularını erişilebilir kılmaya ve avukat desteği sağlamaya çağırdı.
Sivil toplum örgütlerinin, avukatların, sağlık personelinin ve baro üyelerinin gözaltı mekanlarına bağımsız ziyaret yapabilmesi için resmi düzenleme talep etti.
Cezaevlerinin aşırı kalabalığından ciddi endişe duyduğunu söyleyen komite hükümetin de bunu kabul ettiğini ancak alternatif özgürlüğünden yoksun bırakma uygulamalarının yokluğundan, uzun yargılama sürelerinden endi,şe duyduğunu belirtti. Tüm karakol ve sorgulama odalarına video izleme sistemi kurulmasını, Bilgi Edinme Yasası'ndaki kısıtların gözden geçirilmesini, cezaevlerine yeterli personel atanmasını istedi.
Kadına yönelik gözaltında cinsel şiddet ve işkence iddialarının endişe verici olduğunu söyleyen komite etkin soruşturma ve mağdurlar için tazminat, rehabilitasyon verilmesini önerdi. Komite kadına yönelik aile içi şiddet, "namus cinayetleri", fiziksel ve cinsel şiddetin boyutunun endişe verici olduğunu belirterek donanımlı sığınakların, yardım hatlarının ve diğer koruyucu önelemlerin alınmasını, kapsamlı bir veri tabanı oluşturulmasını istedi.
Komite 2010 değişikliğine rağmen çocukların yetişkinlerle aynı koşullarda gözaltına alınabildiğini, gözaltında şiddet görebildiğini, sorgulamaların hukuki destek verilmeden yapılabildiğini belirtti. Hükümeti çocukları özgürlüğünden yoksun bırakmayı ancak son çare olarak kullanacak bir sistem oluşturmaya çağırdı.
Çocuğa yönelik fiziksel şiddeti okulda, evde ve diğer mekanlarda açıkça yasaklayacak bir düzenleme yapmaya çağırdı.
Komite işkence iddialarına ilişkin zaman aşımı süresinin TCK'den tamamen kaldırılmasını istedi. Hükümeti OPCAT'ı onaylamaya çağırdı.
Türkiye'nin bir sonraki raporunu Kasım 2014'e kadar vermesi gerekiyor. (EÜ)