Daha önce müzakerelerin başlaması için ön koşul olarak konulan Kosova standartlarının tam olarak uygulanamamasına rağmen Kosova'da belirsizliğin her geçen gün bölgeyi daha da gerilime sürüklemesinin ardından Birleşmiş Milletler, müzakereler için anahtarı çevirdi.
Pek çok uluslararası gözlemci, müzakerelerin bir biçimle bağımsızlıkla sonuçlanacağına kesin gözüyle bakarken Belgrad, gelişmelerden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.
"Kosova'ya Daha Geniş Bir Özerklik"
Sırbistan Başbakanı Vojislav Kostunica, güvenlik konseyinde yaptığı konuşmasında BM'nin Kosova'ya daha geniş bir özerklik vermesini istedi. Bağımsızlık fikrine kesin olarak karşı çıktıklarını bildiren Kostunica, Kosova'nın Sırbistan Karadağ'ın bir parçası olarak kalması gerektiğini savundu.
Kostunica ayrıca, "Kosova'nın Sırbistan'dan koparılmasının" uluslararası yasaların ihlali anlamına geleceğini söyledi. Kosovalı Arnavutlar ise Kosova'nın Sırbistan'la birleşmesinin mümkün olmadığını belirterek tekrar "savaştan önceki duruma dönmenin" imkansız olduğunu belirtiyor.
"Bu Bizim Kararımız Olmalıydı"
Kosovalı bir grup Arnavut, Kosova'nın geleceğine dair BM Güvenlik Konseyi'nde böylesine önemli bir kararın Kosovalı Arnavutlar'ın temsil edilmeden alınmasına karşı çıkmıştı. Bir grup Kosovalı Arnavut da kararın çıkmasından sonra güvenlik konseyi önünde protesto gösterileri gerçekleştirdi.
Birleşmiş Milletler'in Kosova'daki en üst düzey yetkilisi olan Soren Jessen Petersen, Sırp ve Arnavut tarafların karşıtlığına dikkat çekerek, müzakereler süresince arabulucuya ciddi bir sorumluluk düşeceğini söyledi.
Petersen, Kosova'nın Arnavut ve Sırplar arasında bölünen Mitrovica'dan itibaren bölünmesi fikrine ise sıcak bakmadığını belirterek Kosova'nın bölünmesini desteklemediklerini, bölgedeki Sırpların haklarının bir biçimde güvenlik altına alınması ve bir çeşit özerkliğin getirilmesi ve NATO kuvvetlerinin bölgede kalmasının şu an için görülen en mantıklı çözüm olduğunu ifade etti.
Priştine ve Belgrad arasındaki müzakerelerde arabuluculuk görevini, 1999 yılında yaşanan savaşta da iki taraf arasındaki mekik diplomasisi ardından ateşkesi sağlayan eski Finlandiya Cumhurbaşkanı Marti Ahtisaari'nin üstlenmesine kesin gözüyle bakılıyor. Müzakerelerde ABD'nin de önemli bir rol üstlenmesi bekleniyor. İki hafta içinde başlaması beklenen müzakerelerin 9 ay ila 1 yıl arasında sürmesi bekleniyor.
Kosova'da bugüne kadar nasıl gelindi?
Türklerin Balkanlardaki varlığını kesinleştirdiği savaşı yaşayan Kosova, tarih boyunca pek çok gerilime sahne oldu.
İşte Kosova'nın kısa tarihçesi:
"28 Haziran 1389: Birinci Kosova Savaşı yaşandı. Sır Kralı Lazar çatışma alanında öldü. Daha sonra bu savaş Sırp milliyetçiliğinin başlangıcı anlamına geldi. Kral Lazar, aziz ünvanı aldı.
1918: Osmanlı Kosova'daki hakimiyetini kaybetti. Kontrol Sırplara geçti.
1946: İkinci Dünya Savaşı öncesinde Tito tarafından bir dönem Arnavutluk lideri Enver Hova'ya vaadedildiği öne sürülen Kosova, Yugoslavya'ya bağlandı.
1950-58: Sırbistan İçişleri Bakanı Aleksander Rankoviç'in öncülüğünde, Kosova'daki Arnavutlara ve Türkler'e karşı yoğun bir baskı kurulmaya başladı. Gece ev baskınları ve infazların ardından onbinlerce Kosovalı Türk ve Arnavut Türkiye'ye göç ederek İstanbul, Bursa, İzmir gibi illere yerleşti.
1974: Kosova, yeni anayasa ile birlikte özerklik kazandı ve savaş öncesindeki tarihinin en geniş haklarına sahip oldu.
1981: Kosovalı Arnavutlar bağımsızlık talebiyle ayaklandı. Yugoslav ordu birlikleriyle Arnavutlar arasında zaman zaman kanlı çatışmalar oldu.
1986: Sırbistan Bilim ve Sanat Akademisi, Sırbistan'ın Yugoslavya'daki diğer milletlerce ezildiğine dair bir memorandum yayınladı. Sırpların tehdit altında olduğu öne sürülen memorandumdaki sert dil, Sırplar için adet bir ayaklanma çağrısı olarak yorumlandı.
1987: Slobodan Miloseviç bir grup Kosovalı Sırpla, Arnavutları protesto için yürüdü.
28 Haziran 1989: Birinci Kosova Savaşı'nın 600'üncü yıldönümü nedeniyle savaşın yapıldığı Gazimestan bölgesine giden Slobodan Miloseviç, burada yaklaşık 1 milyon Sırp'a seslendi. Kalabalığa, bundan sonra kimsenin Sırplar'a zarar veremeyeceğini vaadeden Miloseviç, Belgrad'a döner dönmez de Kosova'nın özerkliğini iptal etti.
1990: Kosovalı Arnavut liderler, özerkliğin kaldırılmasına cevap olarak Kosova'nın bağımsızlığını ilan etti.
1992: İbrahim Rugova, sadece Kosova'nın tanıdığı Kosova Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı olarak seçildi.
1998: Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) ile Sırp güçleri arasında ilk çatışmalar başladı. Sırp kuvvetleri, Kosovalı Arnavutları sürmeye başladı. Etnik temizlik yapıldığı iddiaları başladı.
1999: Miloseviç öncülüğündeki Belgrad, Uluslararası toplumun teklif ettiği Kosova'da barışı reddetti. Bunun üzerine NATO, Belgrad'ı bir süredir tehdit ettiği üzere Yugoslavya'ya yönelik 11 hafta sürecek bir hava saldırı başlattı.
Saldırılarda genelde ciddi bir askeri hedef vurulamazken Belgrad'daki köprülerin bombalanması ardından Sırplar köprülerde canlı kalkan olarak toplanmaya başladı. 11'inci haftanın ardından Miloseviç anlaşma masasına oturmayı kabul etti. NATO askeri Kosova'ya girdi.
2002: İbrahim Rugova Cumhurbaşkanı seçildi.
Mart 2004: Üç Arnavut çocuğun bir Sırp tarafından kovalandıktan sonra atladıkları nehirde boğuldukları yönünde çıkan haberlerin ardından 1999'dan sonra yaşanan ilk çatışmalar başladı. Çatışmalarda 19 kişi öldü. Kosovalı Arnavutlar Birleşmiş Milletler araçlarına da saldırdı. Bu olay Kosovalı Arnavutlar'ın BM'nın Kosova'yı terketmesini istediği yönündeki en somut gösterge kabul edildi.
Ekim 2004: İbrahum Rugova'nın partisi seçimlerden yine galip ayrıldı.
Ekim 2005: BM Güvenlik Konseyi, Kosova'nın nihai statü görüşmelerine başlamasını kararlaştırdı." (YB/AG(BA))
İlgili haber: Kosova'nın Sorunlarının Priştine'de Tartışılmasını Istiyoruz; Belgrad'ta, Tiran'da, Washington'da, Londra'da Değil.
* Ahmet Görmez'in 27 Ekim 2005 tarihli yazısını Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi web sitesi Akıl Defteri'nden aldık.