Ayrıca, Prof. Dr. Ahmet Çakmak, sivil toplum örgütlerini, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Haydar Baş'ın şikayetiyle yargılanan gazete ve yazar Yalçın Ergündoğan'a dayanışmaya çağırdı.
Mahkeme Yargıtay'a uydu, davayı reddetti
20 Haziran'da Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi, Yıldırım'ın avukatı Burçin Gelbal ve davalılardan Oluç'un avukatı İsmail Atak'ın katıldığı duruşmada tarafları dinledikten sonra davayı reddetti.
Yargıç Zeki Deniz, daha önce mahkemenin verdiği 10 bin YTL'lik manevi tazminat cezasının Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nce bozulduğunu açıkladı. Yargıç Deniz, bozma kararına uyarak yargılamaya devam edileceğini kaydetti.
Av. Gelbal, daha önceki iddialarını tekrarlayarak, davanın kabul edilmesini talep etti. Av. Atak ise davanın reddine karar verilmesini istedi. Yargıç Deniz de, davanın reddedildiğini açıkladı.
Neden tren kazasından Yıldırım suçluymuş...
Gazetenin 13 Ağustos 2004 tarihinde yayınlanan haber ile Oluç'un kaleme aldığı "Tüccar politikacılık ve arsızlık" başlıklı köşe yazısında, Yıldırım'ın "kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu" savunulmuştu.
Haberde, ''Başbakanın sözünden çıkmıyor, İDO Genel Müdürlüğü zamanında ihaleleri eşe dosta verdi, skandallara karışmış, oğlunun ilişkisi bulunduğu şirkete ihalesiz gemi verdirdi, Erdoğan'ın kasası...'' ifadelerine yer verildiği anımsatılarak, ''bu ifadelerin, çok sığ, kin ve hakaret dolu olduğu'' öne sürülmüştü.
Oluç'un yazısında ise ''Siz kazaların birinci derecede sorumlususunuz'' şeklinde ifadelere yer verildiğini aktarılan dilekçede, ''Pamukova'daki tren kazası ile ilgili üç ayrı teknik incelemenin ve soruşturmanın akıbeti beklenilmeden Yıldırım, peşinen suçlu ilan edilmiştir'' denilmişti.
Yargıtay önceki kararı neden bozdu?
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, mahkemenin kararında, "Hızlı tren kazasıyla ilgili dosyaya sunulan bilirkişi raporlarına göre idarenin kusurlu olduğu anlaşılıyor. Köşe yazarı, Ulaştırma Bakanı ve konu ile ilgili sorumluluk mevkiinde bulunan davacının kaza hakkındaki sözlerini ve olayla ilgili idarenin önceden yeterli önlem almamasını birlikte ele alarak siyasi kişiliği bulunan davacıyı eleştirmiştir" denilmişti.
Temel ölçüt kamu yararı
Kararda ayrıca, "konuyla ilgili haberlerde de davacıyla ilgili Meclis'e soru önergesi verilmesi konusu haber yapıldı" denilerek, "yerel mahkemede davanın tümden reddi gerekirken kısmen kabul edilmiş olması bozmayı gerektirmiştir" ifadesine yer verilmişti.
Kararda ayrıca, "Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya gelmesi durumunda, hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı anda ve aynı zamanda koruma altına almasının düşünülemeyeceği kaydedilerek, bu durumda temel ölçütün kamu yararı olduğuna" dikkat çekilmiş ve karar bu gerekçelerle bozulmuştu. (EÖ/EÜ)