1 milyon kişinin yüzde 80'i herhangi bir tehdit altında olduklarından değil, evde bulundurma isteği ya da bir hobi olarak silah aldıklarını söylüyor. Psikiyatristlere göre ise silah ruhsatı için yapılan psikolojik muayeneler yeterli değil.
İstanbul Barosu Bireysel Silahsızlanma Komisyonu'nun Open Society Institute (Açık Toplum Enstitüsü) ve Umut Vakfı'nın katkılarıyla, Dedeman Oteli'nde gerçekleştirdiği sempozyumun ilk gününde bireysel silahlanmanın toplum, suç ve insan psikolojisi üzerindeki etkileri konuşuldu.
Açılış konuşmalarını Umut Vakfı Başkanı yardımcısı. Prof. Dr. Mehmet Gürkaynak, Open Society Institute'dan araştırmacısı gazeteci avukat Rebecca Peters ve psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Özcan Köknel yaptı.
Diktatörlüklerden miras
Peters, soğuk savaşın bitmesi ve Latin Amerika'daki diktatörlüklerin devrilmesi sonrası, çok sayıda silahın sivil hayata aktarıldığını, böylece demokrasinin gelişmesinin engellendiğini söyledi.
Prof. Dr. Köknel ise, "silahlanmanın önlenmesi için önce silah imgesinin insan zihninden çıkarılması gerekiyor" dedi.
Köknel, silahın tahlilini yaptı:
* Silah kimi zaman insana zarar veren, kötülük yaptıran güçlerle, şeytanla çoğu zaman da erkeklik organıyla özdeşleştirilmiş.
*Zifaf gecesi silahla duyuruluyor, zafer kazanınca havaya ateş açılıyor.
*Öncelikle silahı güç gösterisinin simgesi yapan zihniyetten kurtulmalıyız
Yaşamla ölüm iç içe
Sempozyumda, ilkokul öğrencileri arasında düzenlenen "Bireysel Silahsızlanma" resim yarışmasının ödüller verildi.
Ödül alan öğrencilerden üçüncülük ödülü alan İlkokul 5. sınıf öğrencisi Uğur Akın, "silahların serbest gezintisi dursun" çağrısı yaptı.
İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Yücel Sayman, "Her ne sebeple olursa olsun yaşamla ölüm bu kadar iç içe olmamalı, yaşam hakkını her şeyin önünde tutmalıyız" dedi.
Sayman, ölüm oruçlarının son bulması için Adalet Bakanlığı'na dört baro başkanı olarak sundukları "Üç kapı, üç kilit" önerisinin reddedildiği günün sabahı, gazetede derslere devam etmediği için oğlunu vuran babanın haberini okuduğunu aktardı.
Neden silah
Doç. Dr. Armağan Samancı, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Araştırma Merkezi'nin 800 silah sahibiyle yaptığı araştırmanın sonuçlarını açıkladı.
Samancı' ya göre; "insanlar neden silah alıyor" diye sormamalı, "neden insanlara silah verilir" sorusunu yanıtlamak gerekli. Ayrıca Silah almanın doğal bir insan davranışı olmadığı kabul edilmeli.
Araştırmaya göre;
* Evdeki silah, sorunlu aile bireylerinin silaha kolay ulaşmasını sağlıyor.
* Silahla intihar edenlerin yüzde 70'i evlerindeki silahları kullanmış.
* Silah taşıyanların yüzde 11'i narsistik, yüzde 34'dü paranoid eğilimler taşıyor.
Raporlar "sağlıklı" değil
Dr. Ayhan Akcan, psikiyatristlerin silah ruhsatı için başvuranlara verdikleri 'sağlıklı' raporlarının gerçek durumu yansıtmadığını öne sürdü.
Akcan'ın gerekçeleri şöyle:
* Raporları çok kısa süren görüşmeler sonucunda vermek zorunda kalıyoruz. Zaten silah almak isteyen bir kişi olumsuz özelliklerini söylemez.
* Ruhsat muayeneleri Baro ve Tabipler Birliği denetiminde ayrıntılı olarak yapılmalı.
* Doktorlar ruhsat vermedikleri kişilerce tehdit edilebilirler, güvencemiz yok.
* Ruhsat sahibi olma yaşı yükseltilmeli.
* Ölen kişinin silahı yasal olarak eşinin üzerine geçiyor. Yas halindeki eşin bu silahla kendini öldürme olasılığı çok fazla.
* Silah ruhsatı almanın zorlaştırılması bireysel silahsızlanmada atılacak ilk yapıcı adımdır.
Kalaşnikov belgeseli
Sempozyuma yabancı bilim adamlarının bireysel silahsızlanma konusundaki konuşmalarının ardında gazeteci Mithat Bereket'in "Kalaşnikov" adlı belgeseli gösterildi.
Sempozyum, Cumartesi günü, "Bireysel Silahsızlanma - İstatistikler ve Standartlar Var mı? Olmalı mı? Nasıl? ", "Silah Ruhsatlandırılmasında Psikiyatrik Muayene, Hekimler Ne kadar İçinde veya Olmalı?", "Bireysel Silahsızlanma - Karşısında ve Yanında Yasalar ve Uygulamalar" başlıklarıyla sunuşlar yapılacak.
Çalışma raporları üzerinde tartışılacak ve sempozyum, Baro adına Hülya Kesim'in kapanış konuşmasıyla bitecek. (ÖG/NM)