"Oradaki evim 350 metrekareydi. Şimdikiyse bunun yarısı kadar. Ama yeterli. İşin doğrusu, daha az temizlik işi çıkardığından daha iyi bile," diyerek gülümsüyor Yoçi Sade 10 yıl boyunca oturduğu evin fotoğrafına bakarken. Evleri Sina yarımadasında Yamit'teymiş, İsrail ve Mısır arasında 1982 baharında barış anlaşması imzalanıp İsrail Sina'nın işgaline son verince, buradaki Yahudi yerleşimleri boşaltılmış ve o da evini terk etmek zorunda kalmış.
Yoçi Sade bugün 57 yaşında ve İsrail'in güneyinde küçük bir tarım yerleşmesi olan Ayn-Habzor'da mütevazı bir yaşam sürüyor. Ayn-Habzor'dan sadece 20-30 kilometre uzaktaki evlerinden çıkarılacak 8 bin Yahudi yerleşimcinin başına gelenleri karmakarışık duygularla izliyor.
İsrail 1967 savaşında işgal ettiği Gazze'deki birliklerini çekiyor ve gelecek hafta da yerleşimciler bölgeyi boşaltacaklar.
Yoçi Sade Sina'daki evinden zorla çıkartılmanın nasıl bir şey olduğunu anımsıyor bir kez daha.
"Mutsuz ve çaresizdim. Ülkemin beni ve kurucu değerlerini ve öncü yerleşmelerini terk ettiğini düşünüyordum. İsrail sınırlarını korumak için beni oraya gönderenle, şimdi evimi terk etmemi emredenin aynı İsrail devleti olduğu bana inanılmaz geliyordu," diye anımsıyor 20 yılın ardından. Yeni bir hayata başlamanın ne kadar güç bir şey olduğu geliyor aklına.
"Başa çıkabildik. Çünkü grup halinde hareket ettik. 75 aileydik. Necef çölünde kendimize yeni bir yurt kurmaya karar verdik. Her şeyi birlikte tasarladık ve Ayn-Habzor'u birlikte inşa ettik. Böylece İsrail için bir şey yaptığımız duygusunu ve onurumuzu geri kazanmış olduk."
Sade bana Ayn-Habzor'u gezdiriyor. 75 ailelik cemaat yıllar içinde çocukların büyüyüp kendi evlerini kurmalarıyla şimdi 240 aileye çıkmış. Yoçi yeni evlerden oluşan bir sokağı gösteriyor ve gururla "işte gençler sokağı" diyor.
"Gençliklerinde askere yada yurt dışına veya büyük kentlerde okumaya gidiyorlar ama buranın çocuk yetiştirmek için uygun bir yer olduğunu biliyorlar," diyor altı torun sahibi büyükanne.
Sokaklar temiz ve bakımlı, kocaman çiçekli bahçeleri olan büyük evlerin her birinde bir aile yaşıyor. Köyün dışındaki geniş arazilerde İsraillilerin sofralarındaki domates ve patatesin yarısı, seralarda bütün ülkeye hatta Avrupa'ya gönderilen bin bir çeşit sebze ve yeşillik yetiştiriliyor.
Sina'nın eski yerleşimcileri yeni yaşamlar kurmayı başarmışlar ama ayrıca büyük bir fedakarlık da yaptıklarını8 düşünüyorlar.
"Mısırla barış sağladık. Artık Mısırla savaşta bir torunumu kaybedebileceğimden korkmam gerekmiyor. Barış anlaşmasında bu yana o sınırda tek bir asker bile ölmedi. Evinizi terk etmek, kendi evlatlarınızın öldüğünü görmekten çok daha küçük bir sarsıntı sayılır," diyor.
Gazze'nin boşaltılması İsrail'de gürültülü protestolara yol açmış olsa da halkın yarısından fazlası çekilmeyi destekliyor. Gelecek günlerin ne getireceğini, yerleşimcilerin ne kadarının gönüllü olarak ayrılacağını ne kadarının direneceğini kimse bilmiyor.
15 Ağustos Pazartesi'nden başlayarak yerleşimcilerin evlerinde kalmaya devam etmeleri yasa dışı sayılacak ve eşyalarını toplamak için Salı akşamına kadar vakit tanınacak. Çarşamba'dan başlayarak da 50 bin kişilik bir ordu ve polis gücü yerleşimleri terk etmemekte ısrar edenleri güç kullanarak bölgeden çıkartacak.
Yoçi Sade, "Tavsiyem kendi iradeleriyle ve sessizce terk etmeleri," diyor. "Hiç değilse çocuklarını oradan ordu değil kendileri çıkarmış olur. Araştırmalarımızdan biliyoruz ki, çocuklar zorla boşaltmanın sarsıntısını ömür boyu taşıyorlar ve buna değmiyor. Bir gün işgal ettiğimiz toprakları Filistinlilere geri vermemiz gerekiyor. Gün gelecek yan yana yaşayan iki devlet olacağız."
Gazze'deki yerleşimcilerin çektikleri acıyı bütün yüreğinde hissettiğini söylüyor Yoçi. Ama barışa da bir şans verilmesi gerektiğini ve işgalin kimseye barış getirmediğini ekliyor.
"Babam Bağımsızlık Savaşı'nda çarpışmıştı. Kocam 1967 Savaşı'nda, Yom Kippur Savaşı'nda ve Lübnan Savaşı'nda. Oğullarım Batı Yakası ve Gazze'de askerlik yapıyor. Torunlarımın aynı kaderi paylaşmasını istemiyorum." (LR/EK)