"Medyanın Ombudsmanı Saray'ın Medyası/ Hürriyet'teki Etik Kavgasının Bilinmeyenleri"nin yazarı Faruk Bildirici. Kitap, Ayrıntı Yayınları'ndan çıktı.
2010'dan bu yana medya ombusmanı, 41 yıllık gazeteci, çok kitaplı Faruk Bildirici bu son kitabında Hürriyet gazetesinin dört genel yayın yönetmenine denk gelen çalışma günlerini paylaşıyor: Enis Berberoğlu, Sedat Ergin, Fikret Bila ve Vahap Munyar.
Medya tarihi açısından son on yılı kapsayan çalışma her yaştan gazeteci için ve de gazeteci olmak isteyenler için ders niteliğinde.
İçindekiler
Bildirici'nin ilkokulda çıkardıkları duvar gazetesi için söyleşi yapmak üzere gittiği Gaziantep Emniyet Müdürlüğü odasındayken gördükleri çocukluk yıllarının travması oluyor. Bu travma da gazetecilik hayaline dönüşüyor.
Kitap, okur temsilciliğinin şekillenmesi ve ne olduğu/olmadığı üzerinde dönerken, belirlenen/ihlal edilen yayın ilkeleri, değişen medya sahipliği, siyasal iktidar hegemonyası, reklam/ilan-haber ilişkileri, örtülü reklam atakları, reklamlı yazarlar, paralı söyleşiler, armağanlar, sosyal medya krizleri, görev alanı tartışmaları, sansür-otosansür pratikleri üzerinden bir tablo ortaya koyuyor.
Son taslak
Bildirici çalışmasının basımdan önceki son taslağını Aydın Doğan başta olmak üzere Vuslat Doğan Sabancı, çalıştığı genel yayın yönetmenleri, Doğan Yayın Kurulu üyeleri, editoryal kadro, köşe yazarları, önceki okur temsilcileri, özetle adı geçenlere yollamış. Hepsine, "Hatalar varsa düzeltmeye hazırım, farklı düşündüğünüz konuları da konuşabiliriz. Ama dilerseniz bu bölüme karşı bir görüş ya da açıklama yazabilirsiniz" notu iletmiş.
Bu upuzun listede cevap verenlerin, konuştuklarının adlarını veriyor, yazdıklarını da metne eklemiş. Cevap vermeyenleri de önsözünde belirtmiş.
Aydın Doğan kitaba tümüyle karşı çıkmış, hatalı bulduğu bir iki noktayı vurgulamış, Faruk Bildirici'yi de suçlamış. Vuslat Doğan Sabancı da kitabın bütününe karşı çıkmakla birlikte hatalara değinmiş, Bildirici de düzeltmeleri yapmış.
Ahmet Kaya
Kitabın son bölümü "Ahmet Kaya Raporu". Ki kitabın ekler bölümü de sadece "Ayıp etttin 'gözüm'" ve "Vay şerefsiz" manşetli ilk sayfa fotoğrafları, gazete avukatlarının İstanbul Emniyet Müdürlüğü Basın Bürosu'na yollanan "Hürriyet gazetesinin 14 Şubat 1999 tarihli nüshamızda 'Ayıp ettin gözüm' başlığıyla yayımlanan yazı ile ilgili olarak elimizde kaset, görüntülü ses bandı, bunun gibi döküman bulunmamaktadır. Bilginize sunulur. Saygılarımla" içerikli yazı ile Ahmet Kaya'nın üç fotoğrafından oluşuyor.
Bildirici, "aradan on yıl kadar geçtikten sonra Hürriyet'e yönelik suçlamalar [Ahmet Kaya yayınları nedeniyle] ayyuka çıkınca" Aydın Doğan'ın Enis Berberoğlu kanalıyla kendisinden bu haberlerle ilgili ayrıntılı bir rapor istediğini yazıyor.
"Sen araştır, bu haberler konusunda neler olup bittiğinibir görelim. Gerekiyorsa bu rapor da açıklanarak özür de dilenir."
Rapor açıklanmamış.
Kitap şu sözleriyle bitiyor:
"Bu raporu yazmadan önce Hürriyet'teki söz konusu haberleri yazan, hazırlayan kişilerle konuşmakla kalmadım; Gülten Kaya da dahil, konuyla ilgili hemen herkesle konuşmaya çalıştım. Ahmet Kaya ile ilgili konser görüntülerini, açıklamalarını ve belgeselleri de izledim. Özellikle görüntüler, Ahmet Kaya'nın öyküsünün ne denli trajik olduğunun kanıtıydı.
"Maalesef bu trajedide Hürriyet'in rolü de yadsınamayacak denli büyük. Gazetecilik açısından da haklı görülebilecek, geçiştirilebilecek bir tablo yok ortada.
"Hürriyet'in Ahmet Kaya ile ilgili ölümüne kadar sürdürdüğü kampanya savunulabilecek bir gazetecilik tarzı olamaz. O haberlere, suçlama ve cezalandırma mantığı hakim olmuş."
Tadımlık |
Yine gazetecilere/medyaya saldırılar, dolayısıyla cezasızlık gündemde olduğu için 2015'te Hürriyet gazetesine yapılan saldırıları ve yargılama sonucuyla ilgili bölümü buraya aldık.Hürriyet'e Taşlı Sopalı İki Saldırı(...) Kamyon ve araçlarla, binanın önüne gelen yaklaşık 200 kişilik eylemci grup, sloganlar atıp binanın girişindeki güvenlik kulübesine saldırarak Hürriyet bayrağını yaktı. Polis müdahale |etmeden seyrediyordu bütün bunlar olup biterken. Derken kapısını aşan 20 saldırgan, taş ve sopalarla binaya yöneldi. Camları kıran saldırganların binaya girmesini gazetenin güvenlik görevlileri son anda kapıları kapatarak engelleyebildi, polisler bir süre sonra araya girip saldırganları yeniden binanın önüne çıkardı. Bu sırada saldırganların yanına gelen AKP Gençlik Kollan başkanı ve İstanbul Milletvekili Abdurrahim Boynukalın, bir araç üzerine çıkarak, sloganlar atan saldırgan kalabalığa seslendi. Hürriyet'e tehditler yağdırdı konuşmasında. "Sizler bugün buraya gelerek, sadece AK Parti Gençlik Kollarının bireyleri değil, AK Parti İstanbul'un bireyleri değil, bütün mazlum insanların tamamının kardeşi olduğunuzu söylüyorsunuz" diyerek saldırıyı düzenleyenlerin kimliğini de açık etti. Gizlenmek gibi bir kaygıları da yoktu zaten. Sonra da geldikleri gibi ellerini kollarını sallaya sallaya ayrıldılar. Militanlarının gazete binasına böylesine bir saldırıda bulunması, iktidar partisinin demokrasiden ne kadar uzaklaştığını, medya özgürlüğünü baskı altına almak için şiddet kullanmaktan çekinmediğini göstermişti. Artık Hürriyet'in karşısında gözü dönmüş bir iktidar vardı. İlk saldırının yankıları sürerken iki gün sonra yeni bir saldırı oldu. Hürriyet'e. Akşam saatlerinde gazetenin önünde toplanan yaklaşık 200 kişilik bir grup, tekbir getirerek binaya yürüdü. Bu sırada dört el de silah sesi duyuldu. Kalabalık, binanın önünde toplandıktan 20 dakika kadar sonra az sayıda çevik kuvvet polisi gelmişti. Saldırganlar, sert karşılık vermeyen polis engelini rahatlıkla aşıp bahçeye girdiler. Girişteki bariyeri, kameraları, binanın döner kapısı ile camlarını taş ve sopalarla kırdılar. Grubun binaya girmesinden endişe eden Sedat Ergin, koşarak yan taraftaki televizyon binasına gitti, CNN TÜRK'teki canlı yayına çıktı. Telaş içindeydi. "İtiraf edeyim kaçmak zorundaydım. 40 yıllık gazeteciyim, ilk kez can güvenliğimin olmadığını hissettim ve ilk kez korkup kaçtım" dedi. İki gün önce yapılan saldırıyı anımsattı: (...) Beklendiği gibi polis, 8 Eylül 2015'teki bu saldırıda da kimseyi gözaltına almadı. Hatta ilk grubun gazete önünden ayrılmasının ardından bir saat kadar sonra yeni bir grup Hürriyet'in önüne geldi. 50-60 kişilik partili grup, polisin müdahalesiyle karşılaşmadan, bir süre slogan attıktan sonra ayrıldı. Abdurrahim Boynukalın, bu saldırılardan sonra çekildiği anlaşılan ve Youtube sızan bir video görüntüsünde Ahmet ve Sedat Ergin'i korkaklıkla suçluyor, "Bunlar dayak yememişler hiç. Bizim hatamız bunlara zamanında dayak atmamak oldu" diyecek kadar pervasızdı. Nitekim saldırı yargıya yansıdığında, "Haber alınca sakinleştirmek için oraya gittim" savunması yapıp sıyrılacaktı. Boynukalın ile birlikte 30 şüpheli hakkında takipsizlik kararı verilecek, sadece 26 kişi hakkında göstermelik bir dava açılacaktı. Üç yıl süren yargılama sonucunda yalnız bir sanık "mala zarar vermek"ten 120 gün adli para cezası karşılığı olarak 2 bin TL para cezasına ve "geceleyin işyeri dokunulmazlığını ihlal"den 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılacak, o ceza da ertelenecekti (Sedat Ergin/ Hürriyet'e yapılan saldırıyı yeniden hatırlamak). Kısacası, siyasi iktidar temsilcilerinin de karıştığı bu saldırılar cezasız kalacak, hatta saldırganların elebaşıları zamanla yine iktidar tarafından ödüllendirilecekti. (s. 132-134) |
Faruk Bildirici |
Gazeteci, medya ombusmanı olarak farukbildirici.com adresinde medya eleştirileri yazıyor. Sadece 3.5 ay kadar Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyeliği yapabildi. Cumhuriyet, Sabah, Hürriyet'te muhabir, araştırmacı yazarlık, Ankara temsilciliği yaptı. Hürriyet'te dokuz yıl okur temsilcisiydi.TV8 ve Cine-5'te programlar hazırladı. Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı'nda, "Araştırmacı gazetecilik", Ankara Üniversitesi İletişim'de "Parlamento muhabirliği", Başkent Üniversitesi İletişim'de "Medyanın güncel sorunları" dersleri verdi. Gizli Kulaklar Ülkesi, Maskeli Leydi: Tekmili Birden Tansu Çiller, Üniforma Slogan Biber, Kuzum Bülent: Ecevit'e Aileden Mektuplar, Siluetini Sevdiğimin Türkiyesi, Anıtkabir Racon Zambak, Hanedanın Son Prensi: Mesut Yılmaz ve ANAP'lı Yıllar, Yemin Gecesi: Leyla Zana'nın Yaşamöyküsü, Serkis Bu Toprakları Sevmişti, Günahlarımızda Yıkandık kitaplarını yazdı. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. |
(APA/KU/NÖ)
* Faruk Bildirici, Medyanın Ombudsmanı Saray’ın Medyası/ Hürriyet’teki Etik Kavgasının Bilinmeyenleri, son okuma: Barış Özdemir, kapak tasarımı: Gökçe Alper, dizgi: Esin Tapan Yetiş, Ayrıntı Yayınları Beyaz Kitaplar Dizisi, 2021, İstanbul, 351 s.