Sağlık Bakanı Recep Akdağ Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) Muğla milletvekili Ali Arslan'ın biber gazıyla ilgili soru önergesini Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün bilgi notuyla yanıtlamış, demiş ki:
"Polis biber gazını etken maddesinin doğal olması ve hafif etkilere yol açması nedeniyle kullanıyor, biber gazı zararlı kimyasal gazlar listesinde değil."
Akdağ'ın bu açıklaması bize ister istemez biber gazının yoğun olarak kullanıldığı 1 Mayıs 2008'i anımsattı. O gün tabii herhalde en çok İstanbul'da çok insan biber gazını tattı. Tatmayanların da -temenni etmiyoruz ama- o göz yanması, göğüs sıkışmasıyla karşılaşması ihtimali her zaman var...
Bakan Akdağ'la bazı konularda biber gazının gözle görülen etkilerin ne olduğu konusunda biz ve konuyla ilgili araştırmalar aynı fikirde, bu etkilerin hafif olup olmadığı ise tartışılır...
- Biber gazı insanda temas ettiği dokularda özellikle göz ve mukozalarda yanma hissi ve ağrı oluşturan bir madde.
- Biber gazıyla temas halinde burun akıntısı, öksürük, hapşırma, göz yaşarması ve gözde yanma gibi belirtiler görülüyor.
- Yüksek konsantrasyonlarda maruz kalındığında, göğüste sıkışma hissi, solunum sıkıntısı, ağız ve dilde yanma, tükürük miktarında artış ve kusma görülebiliyor.
Ancak bundan sonrası için Akdağ'la kısmen bile aynı fikirde olmak pek mümkün görünmüyor.
Akdağ "Biber gazı, etken maddesinin doğal olması ve insan vücudunda hafif etkilere yol açması nedeniyle, uluslararası alanda kargaşa kontrol-Riot Control ajanı olarak kullanılmakta ve diğer maddelere nazaran tercih edilmektedir. Biber gazının; Kimyasal Silahlar Sözleşmesinde yer alan zararlı kimyasal gazlar listesinde bulunmaması, insan sağlığına olan etkilerinin diğer kapasite bozucu ajanlara göre daha az olmasından dolayı dünyada birçok kolluk gücü tarafından kullanılmaktadır" diyor.
Biber gazı kimyasal silah sayılmasa bile sağlığa son derece zararlı olduğu apaçık ortada. Oysa 1 Mayıs'ta kullanılan polisin kullandığı göz yaşartıcı gaz bombalarından biri Defence Technology şirketinin ürettiği Spede-Heat CS Long Range.
CS'in açılımı 2-chlorobenzalmalononitrile.
Bu gaz, evet, maruz kalan insanlarda gözde ve deride yanma hissi yaratıyor. Bildirilen etkileri arasında göz yaşarması, burun tıkanması, burun ve boğazda şiddetli yanma, şuursuzluk, baş dönmesi ve nefes darlığı yer alıyor.Aşırı ölçüde maruz kalındığında kusma ve şiddetli öksürüğe neden oluyor. Etkileri çoğunlukla kısa süreli olsa da özellikle deri hastalıkları bulunan kişilerde bu durumun kötüleşmesine yol açabiliyor. Kimi insanlarda ise gazın etkileri hafiflese de aylarca sürebiliyor.
CS'nin kapalı yerde kullanıldığında insanlar üzerinde ölümcü etkisi olabiliyor
ilk olarak 1958'de Britanya ordusu tarafından Kıbrıs'ta kullanıldı. Vietnam, Kuzey İrlanda ve Irak'ta kullanılan CS gazı CS ölümcül bir silah olarak tanımlanmıyor ancak aksi yönde tıbbi bulgular var.
Örneğin 2000'de Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) Prof. Dr. Uwe Heinrich'in yaptığı bir çalışmaya göre, kapalı bir yerde bulunan ve gaz maskesi kullanmayan insanlar üzerinde CS'in ölümcül etkileri olabiliyor.
Avukat O.Meriç Eyüboğlu'nun 1 Mayıs'tan sonra bianet'e yazdığı yazıda tıbbi kaynaklardan yararlanıyor, "gösteri kontrol ajanları" şeklinde tanımlanan bu araçların; içeriğinde kimyasal maddeler bulunan ve patladığında bu kimyasalların açığa çıktığı bomba türleri veya spreyler olduğunu belirtiyor.
Eyüboğlu'nun hekimlerin değerlendirmeden aktardığı bilgilere göre yüksek konsantrasyonda ve uzun süreli maruz kalmalarda ise zararlı etkileri, uzun süreli sekeller, yoğun fiziksel rahatsızlık ve anksiyete, kan basıncında yükselme gibi kardiyovasküler rahatsızlıkların yanı sıra ölüm şeklinde dahi görülebiliyor.
Biber gazı olarak bilinen bileşiklerden olan capsaicin ve capsaicinoidler, öncelikle solunum sistemine etkili (bronkospazm, solunum arresti ve akciğer ödemi, gibi) olsa da, hipertansiyon krizi ve hipotermiye de yol açabilmektedir.
Yüze yönelik olarak püskürtülen biber gazı veya genel olarak adlandırıldığı şekilde etken maddesi Oleorecin Capsicum’a (OC’ye) bağlı çok sayıda ölüm bildirilmiştir. Bu gazlar özellikle yakından ve yoğun maruziyette, solunum sistemi üzerinde ciddi ve yaşamı tehdit edici olumsuz etkilere yol açmaktadır.
Özellikle alerjik bünyeli kişiler, astım, KOAH ve benzeri solunum sistemi hastaları ile kalp hastaları tarafından solunması halinde ağır tablolar ortaya çıkabilmektedir.
Ayrıca Eyüboplu 1 Mayıs 2007’de yaşanan olaylarda polisin Taksim-Gülleci Sokakta attığı gaz bombası sonucu bir kahvehanenin önünde oturan 75 yaşındaki İbrahim Sevindik’in fenalaşmasına ve kalbinin durmasına neden olduğunu da anımsatıyor.
Öte yandan yine Eyüboğlu American Civil Liberties Union-Southern California'nın (Amerikan Sivil Haklar Birliği) yayınladığı Pepper Spray Update: More Fatalities, More Questions” adlı rapora göre 1993 ve 1995 yılları arasında 26 kişi, kolluk güçlerince biber gazının kullanıldığı olaylar sonucunda öldüğünü hatırlatıyor.
Dr. Cem Şahan Türk Tabipleri Birliği Tıp Dünyası dergisindeki yazısında bu maddelerin, uzun dönemde kansere ve doğum defektlerine yol açabilecek kromozomal bozukluklara neden olabileceği iddia edilmekle birlikte, bu etkilere dair yeterli kanıt bulunamadığını belirtiyor, yeterli kanıt bulunmaması hem araştırmaların yetersizliğinden hem de varolan az sayıdaki yayının askeri tıbbi araştırmalar kapsamında yapılması nedeniyle gizli kalmasından kaynaklandığını vurguluyor.
Öyleyse öncelikle "biber gazı"yla ilgili araştırmaların askeri tıbbi araştırmalar kapsamından çıkarılması gerekiyor ve insan üzerindeki etkilerinin ciddiye alınması gerekiyor. (NZ/EZÖ)