bianet editörleri, yazarları ve dostları her biamag günü izledikleri filmleri, okurlarıyla paylaşıyor. Yani "Biz izledik, beğendik, izlemediyseniz izleyin; izlediyseniz belki yeniden izlersiniz" diyorlar...
Hair
Hair - 1979
Yön: Milos Forman
Oyn: John Savage, Treat Williams, Beverly D’Angelo, Annie Golden...
En sevilen antimilitarist filmler arasında anılan Hair (Bırak Güneş İçeri Girsin) müzikal yapımlar arasında da özel bir yere sahip.
Yönetmen Forman’ın 1979 tarihli filmi savaş karşıtlığı ve cinsel devrimin yükseldiği dönemin çiçek çocuklarına bir tür saygı duruşu.
Sosyetik toplantıya sızan kahramanlarımızdan George Berger’ın uzun kutlama masasındaki performansı kimbilir kaç gencin masaya çıkmaya çıkmasına neden olmuştur. Şarkının sonunda Sheila Franklin’in Berger’ın bacak arasından gördüğü, “I got life / Benim bir hayatım var” diye isyan edenlere gösterilen tepkinin simgesidir. (Yüce Yöney)
Bir Zamanlar Amerika
(Once Upon A Time in America - 1884)
Yön: Sergio Leone
Oyn: Robert De Niro, James Woods, Elizabeth McGovern, Joe Pesci, Treat Williams, Danny Aiello
Sergio Leone'nin yönettiği son film olmasının ayrı bir önemi var tabii; ama tahmin edileceği üzere tek önemi bu değil. Kişisel olarak önemi üniversiteye girdiğim yıl ilk seyrettiğim filmdi. Diğer özelliği (güzelliği) müziklerini Ennio Morricone’nin yapmış olması. Film 1984 yapımı. Amerika’daki İtalya hikayesi, anlayacağınız bir Mafya hikayesi. İzlemeyen kaldıysa ya da benim gibi tekrar tekrar izleyenler için… (Haluk Kalafat)
Germinal
(Germinal, 1993)
Yön: Claude Berri
Oyn: Gerard Depardieu, Renaud, Miou-Miou
19. yüzyılın ortaları, Fransa’nın kuzeyinde bir maden kasabası. Dönemin katı çalışma koşullarına karşı, işçiler isyan etmeye karar verir. (Ayça Söylemez)
Baba
(Godfather, 1972)
Yön: Francis Ford Coppola
Oyn: Marlon Brando, Al Pacino, James Caan
Mario Puzo’nun kitabından uyarlanan ve Francis Ford Coppola’nın yönetmenliğini yaptığı Godfather serisi üç filmden oluşuyor. 1972 yapımı ilk film, 1950’ler Amerika’sında İtalyalı Corleone ailesinin öyküsü anlatılıyor.
En iyi mafya filmlerinin başında yer alan Godfather’ı daha önce izlediyseniz de bir gününüzü ayırıp üçlemeyi tekrar izlemenizi tavsiye ederim. (Ekin Karaca)
Manolya
(Magnolia - 1999)
Yön: Paul Thomas Anderson
Oyn: Jeremy Blackman, Tom Cruise, Melinda Dillon, Philip Baker Hall, Thomas Jane, Philip Seymour Hoffman, William H. Macy, Julianne Moore, John C. Reilly, Felicity Huffman.
Kendi halinde yalnız bir adam olan Jim Kurring görevini son derece ciddiye alan bir polis memurudur. Bir gün bir cesetle karşılaşır ve olayı çözmeye çalışırken bambaşka bir maceraya atılır. Tanınmış yapımcı Earl Partridge kanser hastalığına yakalanmış, son zamanlarında ise yıllar önce terk ettiği oğlunu bulmak için çabalamaktadır. Uyuşturucu bağımlısı Claudia Wilson'ın hayatı tanımadığı bir adamla tanıştığında bambaşka bir yere evrilecektir... Birbirinden bağımsız 10'a yakın insanın trajik hayat hikayesini bir noktada buluşturan film önemli yönetmenlerden Paul Thomas Anderson tarafından yazılmış ve yönetilmiş.
Filmin sonundaki "kurbağa yağmuru" hem gerçekliği, hem de metaforik boyutuyla filmi kült bir film yapıyor. film özellikle kurgu ve sinematografik açıdan mükemmele yakın. senaryo da çok ilginç. yaşamları bir yerde kesişen çeşitki sınıf, katman ve yaşlarda insanların yaşamlarını ve yaptıklarını hem kendi kendilerine hem de ilişkide oldukları insanlara sorgulatan bir film. senaryo kadar oyunculuk da çok iyi. özellikle yaşamını yeni yitiren philip seymour hoffman ve çok farklı bir rolle karşımıza çıkan tom cruise oyunculuklarını gösteriyorlar. (Mustafa Sütlaş)
Sefilller
(Les Misérables – 2012)
Yön: Tom Hooper
Oyn: Hugh Jackman, Russell Crowe, Anne Hathaway
2012 yapımı 158 dakikalık film Victor Hugo’nun aynı isimli romanının son uyarlaması. Daha önce pek çok defa sahnelenen müzikal Hathaway’e En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar’ı kazandırdı. Hathaway’in yanı sıra makyaj ve ses düzenlemede de Oscar kazanan film 19. Yüzyıl Fransa’sında 24601 numatalı mahkum Jean Valjean’ın eski kimliğini yakarak yeni bir hayata adım atmasıyla başlar. Sınıflar arası uçurum, adaletsizlik ve öfke ile devrim umuduna yönelen filmin isyan sahnesi – aynı şarkı Gezi direnişi için de uyarlanmıştı- umudunu yitirmeyenler için. (Elif Akgül)