biamag'da bu hafta

bianet'in cumartesi eki biamag'ın editörlüğünü bu hafta Hikmet Adal yaptı. Belgesellerden tiyatrolara, sergilerden Oscar'a, gazeteciliğe, İstanbul'un tarihine, engelli haklarına, devlet ve demokrasiye hatta dini istismara kadar birçok konuda yazı ve söyleşiler bulacaksınız:
“İnsan Hakları Işığında Gazetecinin İşi” kitabının yazarı Elif Narin Hamidi, “Kamu hizmeti olarak gazetecilik ve özgürlük meselesi”ni ele aldı.
bianet stajyeri Beyza Gündüz, Fransız İhtilali’nden sonra Jacobinler tarafından ideolojik olarak Fransız ulus-devlet inşasını güçlendirmek ve eski rejimin (Ancien Régime) izlerini silmek gayesiyle icat edilen Cumhuriyetçi Takvimi (Calendrier Républicain) yazdı.
Yunus Ege Tonga, “Gözden Çıkarılmış Topraklar: Kaz Dağları Direnişi” sergisi hazırlayan Begüm Ormancı ve Helin Sinan ile söyleşti: Bu, ilk deneyimimiz olduğu için bizi çok yıprattı ve gördüklerimizi sindiremeden görselleştirmemiz gerekti. Sürekli devam eden kesim sesleri de uzunca bir süre aklımızdan silinmedi.”
Uğur Biryol sordu “Krepen Pasajı Nerdedir?” kitabının yazarı Ümit Nar anlattı: 1940’larda meyhanelerin açılmaya başladığı dönemin sonlarında yani 1970’lerde tam anlamıyla bir sanat mahfili olmuş. Sadece edebiyat değil, sanatın her alanında yer alan insanlar Krepen’i mekân bellemişler. Mücap Ofluoğlu, Aktedron Fikret, Dürnev Tunaseli ilk aklıma gelen örnekler.
Murat Türker, Trieste Film Festivali’ni yazarken İtalya’nın haline de baktı: Faşizmin anavatanı İtalya’da sağcı başbakan Meloni’nin güdümündeki iktidar demokratik hakları törpülemeye devam ediyordu. Mussolini’nin ırkçı yasalarını duyurduğu Trieste’de de ülke bayrağının üç renginin geceleri bazı devlet dairelerine yansıtılmak suretiyle artık fazlasıyla görünür kılınması da tesadüf olmasa gerekti.
Hüseyin Bul, bir Zeki Demirkubuz portresi çizdi.
Burak Sarı, “Dünyada sağın yükselişi yer küremizin her köşesini ‘ötekiler’ için iyice yaşanmaz hale getiriyor. Son dönemin seçim vaatleri göçmen ve LGBTQ+ düşmanlığı üzerinden yürütülüyor. Her kriz dönemi olduğu gibi ekmek yerine nefretle doyuruyorlar dünya halklarının karnını” diyerek yeni dünya düzenini tasvir etti.
bianet stajyeri Abbas Vural, Karl Marx’ın edebiyat yönüne bir keşif yaptı, gençliğinde kaleme aldığı ‘Scorpion ve Felix’i yazdı.
Arslan Özdemir, dini istismar üzerine bir yazı kaleme aldı: Dini istismar, yalnızca istismar edenin değil, istismara açık bir zemin oluşturan toplumsal koşulların da bir sonucudur. Hem istismar eden hem de edilen, bu sürecin bir parçasıdır ve her iki tarafın da sorumluluğu bulunmaktadır.
Hüseyin Şengül, devlet gücünün sınırlandırılması ve demokrasinin işlevselliği üzerine yazdı: "Demokrasinin özü, devlet gücünün hukuki sınırlarla denetim altına alınmasıdır. Ancak son otuz yılda dijitalleşme ve küresel dönüşümler otoriter rejimlerin tahkimatını güçlendirdi."
Tuğçe Yılmaz, Hollywood’un trans bireyler konusundaki yavaş ilerleyen temsil pratiğini ve Oscar’a aday gösterilen ilk açık trans oyuncu Karla Sofía Gascón’un deneyimlerini yazdı. Gascón’un geçmiş paylaşımlarından doğan eleştiriler, filmdeki trans temsili ve sektördeki kapsayıcılık tartışmaları…
Şeyhmus Diken, kayyım uygulamasının geçmişini ve günümüzdeki siyasi bağlamını ele aldı, Siirt Belediyesi'ne yapılan kayyım atamasını değerlendirdi. Kayyım sisteminin kurumsallaşarak seçmen iradesini zayıflattığına ve demokrasiyi aşındırdığına vurgu yaptı.
Tarık Yüce, Tiyatro BeReZe’nin 'Martı -mıyım?' oyunu yazdı: Oyunun sarkan dramatik yapısını markeleyen muhteşem bir enerjisi ve büyüleyen bir yeteneği var.
Ayşenur Önal'ın halet-i ruhiyesini kaleme aldı: Kim ya da ne olabilmek adına kendimize bu kadar yükleniyoruz? Sonuca vardığımız zaman nerede olmak istiyoruz? Neler yapıp olmak istediğimiz o insan olabiliriz, ne kullanıp bunlar için daha sağlıklı bir zihinle düşünebiliriz?
(HA)