Sosyolog İsmail Beşikçi ve hukukçu Zeycan Balcı Şimşek'in "PKK örgütü propagandası yapmak" iddiasıyla yargılandıkları davanın ikinci duruşması bugün (12 Kasım) İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Duruşma savcısı, mütalaasında, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi'nin yayın organı "Çağımızda Hukuk ve Toplum" dergisinde yayımlanan "Ulusların kendi kaderini tayin etme hakkı ve Kürtler" başlıklı yazısında Beşikçi'nin "Kandil' kelimesini 'Q' ile yazdığını, bunun da bir suç unsuru olduğunu" iddia etti.
Savcının ardından savunmasını yapan Beşikçi, makalesini kaleme aldığı dönem, hükümetin Kürt açılımı için adım attığını söyleyerek, "Yazı, propaganda değil bilimin meşru ifadeleridir. Merak ettikleriniz bilincinize çarpıyor ve siyaseti, diplomasinin kavramlarıyla açıklamaya çalışırsınız" dedi.
Beşikçi gibi 7,5 yıl hapis istemiyle yargılanan derginin sorumlu yazı işleri müdürü Şimşek de "Kürt açılımının tartışıldığı döneme denk gelen sayımızda hocamızdan (Beşikçi) istediğimiz makalesi, sosyolojik, bilimsel bir makaledir" ifadesini kullandı.
"Q klavyeleri de toplatın"
Savcının okuduğu mütalaasında Beşikçi'nin yazısında geçen "K yerine Q ile yazılan Qandil kelimesinin de" suç unsuru taşıdığına ilişkin sözlerine atfen müdahil avukat Taylan Tanay da şöyle konuştu:
"Savcı, New York'u 'V' ile mi yazıyor. O zaman bütün Q klavyeleri de toplatın. Savcı mütalaasında 'Kürtçe' kelimesini küçük 'k' ile yazmış. Umarım bir tashih hatası vardır. Yoksa küçük 'k' ile yazarak bu dili küçültemezsiniz. Sayın savcı isteseniz ne olur, sayın mahkeme ceza verseniz ne olur. Bu dil, bin yıldır konuşuluyor."
Müdahil avukatlardan Levent Kanat, "Türkiye'de artık Kürtçe yayın yapan bir televizyon kanalı olmasına rağmen Q harfi bir suç unsuru olarak karşımıza çıkıyor" dedi.
İki kişiyi Fethiye Çetin ve Kemal Aytaç'ın da aralarında bulunduğu 50'nin üzerinde avukat temsil etti. Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) milletvekili Ufuk Uras, yazar-çevirmen Muhsin Kızılkaya, yazar Temel Demirer, yönetmen Çağan Demirel ve 23 basın meslek örgütlerinin bir araya geldiği Gazetecilere Özgürlük Platformu'nu temsilen de Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) başkanı Ahmet Abakay ile Basın Enstitüsü Derneği başkanı Ferai Tınç da duruşmayı izledi. Dava, avukatların ek süre talebinde bulunması üzerine 4 Mart'a ertelendi.
Adliye önünde Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi üyeleri, "İsmail Beşikçi vicdanımızdır, vicdanımızın susturulmasına izin vermeyeceğiz" pankartı açtı. GÖP adına konuşan Basın Konseyi genel sekreteri Oktay Huduti de, demokrasinin ancak ifade özgürlüğünün kurumsallaştığı ülkelerde işleyebileceğini düşündüklerini ve buna ilişkin davaları takip edeceklerini söyledi.
11 Mayıs'ta açılan davaya, Beşikçi'nin "Kürtler 200 yıldır özgür bir vatana kavuşmak için bedel ödemektedir... Suriye, İran, Türkiye Kürtleri baskıyla, zulümle yönetmektedir... Bu baskı ve zulüm süreçlerine karşı baskıya karşı direnme meşru bir hak olarak belirmektedir..." sözleri gerekçe yapıldı. (BT/EÖ)