Fotoğraf: MA
Haberin Kürtçesi için tıklayın
Gezi direnişinde hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan ve babası Sami Elvan hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşması bugün görüldü.
İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmayı, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da izledi.
“Onlar bize hakaret etti”
MA’nın haberine göre kimlik tespitinin ardından başlayan duruşmada ilk olarak savunma yapan Sami Elvan, “hakaret” olduğu iddia edilen sözlerinin arkasında olduğunu belirterek, “Cumhurbaşkanı, Başbakan olduğu dönemde çocuğumuzun öldürülmesine ilişkin olarak ‘Emri ben verdim, arkasındayım’ demişti. Ben de söylediğim sözlerin arkasındayım. Bunlar hakaret değil” dedi, beraatını talep etti.
TIKLAYIN - Bana hakaret edenlerle uzlaşmamı istediler
Gülsüm Elvan da savunmasında çocuğunun 14 yaşında olduğunu ve “terörist” olarak yaftaladığını ifade ederek, “Terörist diyerek, meydanlarda yuhalattı. Sözlerimde hakaret yoktur. Onlar bize hakaret etti” diye belirtti.
“‘Emri ben verdim’ demişti”
Ardından söz alan Elvan ailesinin avukatı Akçay Taşçı, Berkin Elvan’ı öldüren polisin yargılanıp cezalandırıldığını hatırlatarak, devamında şunları söyledi:
“Erdoğan, Berkin Elvan’ın öldürülmesini meşrulaştıran, öldürülmesini doğrudan üstlenici açıklamalar yapmıştı. Bu sözler, müvekkillerin hak arama mücadelesinde yalnızlaştırılmasına yönelikti. Eğer ailenizden birini kaybederseniz, biri de çıkıp ‘Emri ben verdim’ derse bunun kültürel karşılığı ‘katilliktir’. ‘Hırsız, katil Erdoğan’ sözleriyle ilgili beraat kararları var.
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) de bu yönde kararları var. Örneğin, Şorli kararı. Kararda, bu suçlamanın kötüye kullanıldığı ve AİHM içtihatlarına uymadığı yönünde tespitler yapılmıştı.”
TIKLAYIN - AİHM’in ilk 'Cumhurbaşkanına hakaret' kararından 'ihlal' çıktı
Savunmaların ardından ara kararını açıklayan mahkeme, “hakaret” iddia edilen sözlerin yer aldığı görüntü kayıtlarının, deşifresinin yapılması için bilirkişiye göndermesine hükmetti.
Bir sonraki duruşma 25 Ekim’de görülecek.
Davanın geçmişi
Gezi Parkı eylemleri sırasında dönemin Başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan, “Herkes ‘Polise emri kim verdi’ diye soruyor. Açıklıyorum, emri ben verdim” demişti.
Erdoğan, Berkin Elvan’ın ölümünden üç gün sonra da “Terör örgütlerinin içine aldığı, terör örgütlerinin içinde yüzü poşulu, eline sapan verilmiş, cebinde demir bilyelerle olan bir çocuk” dedi.
Gülsüm ve Sami Elvan, Erdoğan’ın bu açıklamalarıyla ilgili 23 Eylül 2020 ve 29 Ocak 2021 tarihlerindeki duruşma sonrasında İstanbul Adliyesi önünde yaptıkları açıklamalarda, Erdoğan’ın oğullarının öldürülmesinde sorumluluğunun bulunduğunu belirtmişti.
Kağıthane Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Büro Amirliği’ne bağlı polislerin her iki duruşmanın sonrasında yapılan açıklamaları savcılığa bildirmesine üzerine Elvan çifti hakkında soruşturma başlatıldı.
Soruşturma sonucunda Basın Suçları Soruşturma Bürosu Savcısı Enes Kocakale, Gülsüm ve Sami Elvan hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlaması yönünden yeterli şüphe olduğunu iddia ederek, iddianame hazırladı.
TIKLAYIN - AYM’den Berkin Elvan’a İkinci Ret: Bir Polis Yargılanıyor Ya, Ne Aceleniz Var
TIKLAYIN - AİHM’den Berkin Elvan başvurusuna ret
TIKLAYIN - Berkin Elvan davasında deliller nasıl saklandı?
Ne olmuştu? |
İstanbul, Okmeydanı’nda Mahmut Şevket Paşa Mahallesi'nde 16 Haziran 2013’teki polis saldırısında başının arkasından gaz fişeğiyle yaralanan 14 yaşındaki Berkin Elvan hastaneye kalbi durmuş olarak götürülmüştü. 269 gün sonra, tedavi gördüğü Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 11 Mart 2014'te hayatını kaybetti. Soruşturma dosyası altı savcı değiştirdi. Savcı Faruk Bildirici'nin talebi üzerine, olay yerinde polislerin kullandığı ve Elvan'ın vurulduğu sokağın başındaki TOMA'ya monte edilmiş kamera görüntüleri, Ulusal Kriminal Büro görevlisi bilirkişisi tarafından incelendi ve analiz raporu 6 Mayıs 2014'te dosyaya sunuldu. Savcı İsa Dalgıç'ın talebiyle görüntüler bu kez Jandarma Kriminal Laboratuvarı'nda incelendi. Netleştirilmiş görüntüde iki şüpheli memurun göründüğü ve bu memurlardan birinin Elvan'ın ölümüne neden olduğu tespit edildi. Soruşturma 7 Aralık 2016’da tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Bürosu savcılarından İsa Dalgıç’ın hazırladığı iddianamede, tek sanık olarak gösterilen polis memuru F.D.’nin "olası kastla öldürme" suçundan yargılanması istendi. İddianamede, polislerin “mukavemette bulunan” eylemcilere müdahale ettiği, bu sırada kafasına gaz fişeği isabet eden Berkin Elvan'ın yaralanarak, hastaneye kaldırıldığı ve tedavi gördüğü sırada hayatını kaybettiği anlatıldı. İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen 11 sayfalık iddianame kabul edildi. Soruşturma kapsamında ifadesi alınan 42 polis hakkında ise takipsizlik kararı verildi. Elvan ailesinin avukatı Oya Aslan bianet’e verdiği bilgide, olay yerindeki tek bir polise dava açıldığını, davanın da “kasten öldürmek” değil “olası kastla öldürmek” suçundan açıldığını, bunun da hapis cezasını 20 yıla kadar düşürdüğünü belirtti: “Müebbet gerektiren kasten öldürme yerine olası kast ile yargılandığında, polis mahkum olsa dahi ceza 20 yıla kadar düşüyor. Oysa sadece kamera görüntüleri bile kasten öldürmeye dava açmak için yeterliydi.” Mahkeme, polis F.D.’yi “olası kastla öldürmekten” suçlu buldu, 16 yıl 8 ay hapse mahkum etti ancak tutuklamadı. F.D. halen polis memuru olarak görev yapıyor. |
(AS)