"... bir süredir Bianet'te yayımlanan yazılarını okudum. Açıkçası, senin bu sakatlık konusuna kafayı bu kadar takmış olmanı yadırgadım Ben bu konunun biraz da bakış açısıyla ilgili olduğunu düşünüyorum. Sakat oluşun, seni tanımlayan birincil niteliğin olamaz; olmamalı.
"Ben seni öyle tanımadım. Bu konu etrafında oluşan sorunu tanımlamak iyi de, bunun bütün hayatına hükmetmesine, duygu dünyanı bunca etkilemesine izin vermemelisin desem, ukalalık mı etmiş olurum? Kimlik konusundaki düşüncelerimden bahsetmiştim: Sen Nazmiye'sin; sadece Nazmiye!"
Ben sadece Nazmiye miyim?
Ben kadınım, anneyim, feministim, şiddet karşıtıyım, kitapkurduyum, sanatseverim, çevreciyim vs vs vs... Ve daha pek çok şeyim... Bir de sakatım.
Sakatlığım hayatıma hükmetmiyor, ama evet duygu dünyamı etkiliyor. Diğer her şeyin etkilediği gibi, daha fazla değil.
Bu konuda yazıyor olmam, kafamı bu konuya taktığımı mı gösterir?
Kadın, siyah ya da eşcinsel olmak
Sakat olmak, bir varolma biçimi; tıpkı kadın olmak, siyah olmak, eşcinsel olmak gibi... İnsanın kendisinin seçmediği bir varolma biçimi yüzünden ayrımcılığa uğramasını kabul edemiyorum.
Neden erkeklerle eşit muamele görmediği, sorusuna cevabı feminizmde bulabilir bir kadın.
Bu nedenle kadınların deneyimlerini yazmalarını önemli buluyorum. Yalnız değilim duygusundan kurtuluyor insan başka kadınların deneyimlerini okuyunca. Dersler çıkararak kendini daha güçlü hissediyor.
"Sakatlık" için ideoloji
Feminizmden çok şey öğrendim. Diğer ideolojilerden öğrendiğim gibi.
Sosyalist oldum, anarşist oldum, feminist oldum; her seferinde yeni şeyler öğrendim hayata dair.
Ama bir sakat olarak neden sakat olmayanlarla eşit muamele görmediğimi öğrenmemi sağlayacak bir ideoloji bulamadım.
Ben çok geç sakat oldum. Çocukken sakat kalmama rağmen geç sakat oldum. Sakat kalmakla sakat olmak farklı şeyler. Bu durumu kadın olmak ile feminist olmak arasındaki farka benzetiyorum.
Sakat olmak durumunu anlatan güzel bir kelime bulsam...
Mücadele için anlamak!
Bir kadın olarak neden ve nasıl ezildiğimi anlamak önemliyse, sakat olarak neden ve nasıl ezildiğimi anlamak ta o kadar önemli. Çünkü anlamadığım sürece mücadele edemem beni ezenlerle.
Kadın olarak başka kadınların deneyimlerinden yararlandım dedim ya, sakat olarak ise yararlanabileceğim tek bir deneyim okumadım. Hala arıyorum...
Kadın yazar tanımını, kadınlarla erkekler arasındaki eşitsizliğe işaret ettiği için kullanıyorum.
Önce sakat yazar
Türkiye'de kadın yazar var, Ermeni yazar var, sakat yazar yok... Sanırım ben de sakat yazar olmak için yazıyorum.
Hele bir sakat yazar olayım, sonra belki yazar da olurum...
Her konuda herkes birşeyler yazıyor, ama sakat olmanın ne demek olduğunu kimse yazmıyor.
Sakat, topal gibi kelimelerin acıtıcı kelimeler olmaktan çıkması çok zamanımı aldı. Bu konuda yazılar okusaydım belki daha önce acıtıcı kelimeler olmaktan çıkardı.
Kısa etek giymek
Yazılarımla başkaları için bu süre kısalır umuduyla yazıyorum.
Anlattığımda anlamadıklarını görünce insanların sinirleniyorum bazen, yazılarımı okuyanlar anlamasa da görmüyorum, sinirlenememek hoşuma gittiği için yazıyorum.
Sakat bir kadının, yazımı okuyup, altmış yaşından sonra kısa etek giydiğini öğrenince mutlu olduğum için yazıyorum.
Sorulardan sıkılınca
Sokakta yürürken, başkalarının bana nasıl baktığının değil, benim kendime nasıl baktığımın önemli olduğunu, anlamayı yazmak hoşuma gittiği için yazıyorum.
"Sakatlara otobüste yer verelim mi?" sorusundan sıkıldığım için yazıyorum. (Verin tabii...)
"Sakatlar nasıl sevişir?" sorusundan sıkıldığım için yazıyorum. (Herkes gibi.)
"Çocuğun sakat mı?" sorusundan sıkıldığım için yazıyorum. (Hayır değil.)
Yazıyorum işte
Uğradığımız haksızlıklarla nasıl başa çıkabileceğimi bilmek için yazıyorum.
Öfkemi yazarak azaltabildiğimi fark etmeyi sevdiğim için yazıyorum.
Birisi kendisine alay etmek için topal diye seslendiğinde, efendim demenin keyfini yaşamış biri yazmış olsaydı ve ben de okusaydım, belki de otuz yaşımdan önce yaşardım bu keyfi diye yazıyorum.
Belki de en önemlisi, kafam çok karışık, kafamın içini düzene sokmak için yazıyorum.
Bazen ben de bilmiyorum neden yazdığımı...
Ne bileyim ben, yazıyorum işte...(NG/NM)