TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından hazırlanan “İstanbul Çevre Durum Raporu”, kent özelinde geliştirilen büyük kentsel projelere, hava kirliliğine, deniz kirliliğine, su, atıksu sorununa, katı atık ve enerji konusunda gerçekleri ortaya koydu.
Raporda, İstanbul genelinde uygulanan, uygulanması planlanan projelerin mevcut ve olası etkilerine dikkat çekereke, “Gelişmiş toplumlarda kentsel sorunlar, yalnızca politikacıların ya da plancıların çözmesi gereken teknik sorunlar olarak değil, demokratik olarak karar verilmesi gereken politik bir yaşam biçimi sorunu olarak görülür” deniyor.
Hadi gel de gülümse
Raporun birinci bölümünü oluşturan “Kente Dair”de, İstanbul’un 1/100.000’lik Çevre Düzeni Planı’ndan yaşam kalitesine, TOKİ tarafından geliştirilen projelerden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 12 Haziran seçimleri öncesi “Çılgın Proje” olarak açıklanan Kanal İstanbul’a, Avrasya Tüneli Projesi’nden 3. Köprü’ye ve 2B arazilerinin parselasyonu için çıkarılan yasal düzenlemeye dair odanın görüşlerine yer veriyor.
Raporun ikinci bölümde, “hava kirliliği”nin hızlı nüfus artışı, plansız büyüme ile birlikte yönetimlerin pek çok alanda izlediği yanlış ve eksik politikaların sonuçlarından sadece biri olduğuna dikkat çekilerek, “Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği” doğrultusunda gerçekleştirilmesi gereken uygulamalar aktarılıyor. Bu kapsamda mega kentin başlıca kirlilik kaynakları olan taşıtlar, sanayi tesisleri, konutlar ayrı ayrı ele alınıyor ve İstanbul için bu bağlamda yapılması gerekenler sıralanıyor.
Marmara denizi kirli
“Deniz Kirliliği” başlığı altında ise Marmara denizinin kirlenme sürecine işaret edilerek “Hızla artan endüstriyel faaliyetler ve bu faaliyetler sonucu oluşan atıklar, plansız kentleşme, nüfus artışı ve bunlara bağlı olarak yetersiz kalan kanalizasyon şebekeleri, yetersiz atıksu arıtma tesisleri ve altyapı sistemleri, sanayi tesislerinden yapılan denetim dışı deşarjlar, atıkların depolandığı alanlardan veya kaçak atık dökümlerinden kaynaklanan sızıntı suları, bazı maden işletmelerinin yıkama sularını doğrudan alıcı ortama vermeleri, tersane bölgelerinden ve iskelelerden denize dökülen atıklar(sıvı,katı vb), tarımda yüksek oranda nitrat ve fosfat içeren gübrelerin kullanılması Marmara Denizi’nin kirlenmesine yol açmakta, endüstriyel faaliyetler sonucu oluşan atıksuların, gerekse evsel atıksuların arıtılmadan doğrudan alıcı su ortamlarına verilmesi, alıcı ortamların özümleme kapasitesinin azalmasına ve geri dönülmesi imkânsız kirlenmelere yol açmaktadır” deniyor.
Gözden çıkarılan içme suyu havzası
“Su ve Atıksu Sorunu” başlığı altında ise Su Havzaları’na ve bu bağlamda Alibeyköy Barajının mevcut durumuna “İstanbul’da Gözden Çıkarılan İçmesuyu Havzası: Alibeyköy Barajı” başlığı altında yer veriliyor. Bu bölümde ayrıca İçmesuyu Arıtma Tesisleri’ne ve ‘Atıksu Arıtma Tesislerinin durumları gözler önüne seriliyor.
Katı Atıklar kapsamında evsel, tıbbi, ve tehlikeli atıkların sorunları ayrı ayrı değerlindiriliyor. Raporun son bölümü olan “Enerji” konusunda ise, “Enerjiden yararlanmak insan hakkıdır. Bu nedenle, enerjinin tüm tüketicilere yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve yaşamın sürdürülebilirliği esası ile temiz üretim yöntemleri ile sunulması temel enerji politikası olmalıdır” deniyor.
Rapora tam metnine ulaşmak için tıklayın.
Bu yazı çevre haberleri sitesinden alınmıştır.