Türkiye tarihinin önemli siyasi karakterlerinden Behice Boran’ın portrelerinden oluşan “Yürekten, Gülerekten...” / Gülümseyen Bir Karenin Peşinde Behice Boran Portreleri Sergisi Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, Karaköy Binası'nda bu akşam 19:00'da açılıyor
Fotoğrafları çeken sanatçı Osman Kapusuz, serginin geçen yıl doğumunun 100. yılı kutlanan Behice Boran'ın "gülümseyen tek bir fotoğraf karesini ararken" çekilen fotoğraflardan oluştuğunu belirtiyor ve sergide bu sürecin hikâyesinin de öğrenileceğini ifade ediyor. Sadece "fotoğraf sergisi" olmayan ama aynı zamanda "anı"ların da sergilendiğini belirten bu nedenle "Yüzüncü Yıl Sergisi" dediği etkinlik için yazdığı yazıda Osman Kapusuz şöyle diyor.
"Behice Boran'ın bir gün ansızın sorduğu bir soru, Nâzım'ın o eşsiz şiirinden esinle, Yürekten, Gülerekten adlı fotoğraf sergisine konu olan fotoğrafların doğmasına neden oldu. Hayatı boyunca hep Emniyet'in çiğ ışıkları karşısında suçlu konumunda fotoğrafı çektirmek zorunda bırakılan Behice Boran, ömründe ilk ve son defa o gün bütün randevularını iptal etti. Bir genç kız heyecanıyla süslenip püslendi. Özel olarak poz vermek yerine, dünyanın bütün sorunlarından –ne kadar sıyrılabilirse o kadar– sıyrılıp, olabildiğince doğal bir ortamda portresinin çekilmesine izin verdi."
Mücadele ile geçen bir hayat
Boran 1 Mayıs 1910'da Bursa'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini İstanbul'da, yüksek öğrenimini ABD'de tamamladı. 24 yaşında genç bir öğrenciyken kazandığı bursla gittiği Michigan Üniversitesi'nde (ABD) Marksizm’le tanıştı ve hayatını, o günden sonra kendisini bekleyen geleceğin farkında olduğu bir mücadeleye adadı.
Ödünsüz bir komünistin başına gelebilecek her tür eziyeti, parti önderi kadın kimliğiyle fazlasıyla yaşadı; en kötü koşullarda bile ne geriye dönüp yitirdiklerine baktı ne de herhangi bir yılgınlığa kapıldı.Ölene kadar tekrarladığı Sosyalizme giden yol, dikensiz gül bahçesi gibi dümdüz değildir. Sosyalizme giden yol, dardır; dikenli, taşlıdır; çetin engellerle doludur sözü, yaşamının özeti oldu.
1946'da çevirmen Nevzat Hatko ile evlendi. 1948'de siyasi görüşleri nedeniyle Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'ndeki görevinden uzaklaştırıldı.
1950 yılında Türk Barışseverler Cemiyeti kurucu üyeleri arasında yer aldı; cemiyetin başkanı oldu. Kore'ye asker gönderilmesine karşı çıkan bir telgrafı Meclise göndermesi ve aynı konuyla ilgili bildiri dağıtması nedeniyle tutuklandı.
1953'te tekrar tutuklandı, 1954'te tahliye oldu. 1962'de TİP'e giren Boran, 1965 seçimlerinde Urfa milletvekili olarak Meclis'e girdi.
1970'de TİP genel başkanı oldu. 12 Mart sonrası 15 yıla mahkum oldu. 1971 darbesiyle TİP'i arkadaşlarıyla birlikte 1975'de yeniden kurarak genel başkan oldu. 12 Eylül 1980 darbesiyle TİP yeniden kapatıldı, Boran da kısa bir gözaltından sonra yurtdışına çıktı.
Haziran 1981'de vatandaşlıktan çıkarıldı. Boran öldüğünde 77 yaşındaydı. Siyasi mülteci olarak Belçika'da bulunuyordu. (MS/EÖ)