Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis öldürülen yazar Sabahattin Ali'nin 1930'larda tutulduğu Sinop Cezaevi'nin "Sabahattin Ali Müzesi" olması için yasa teklifi verdi.
Halis teklifinde şöyle dedi:
"Cezaevinin müze yapılması, Sabahattin Ali şahsında sanata, tüm aydınlara, sanatçılara, yazarlara, özgürlüklere ve insan haklarına duyulan saygının bir gereği olacaktır.
"Bir başka yanıyla, geçmişte yapılan haksızlıkların giderilmesine yetmese bile, gelecekte benzer haksızlıkların yaşanmamasına bir vesile olacaktır. "
Başbakan'a Sabahattin Ali soruları
Halis, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde de, üç soru sordu:
Sabahattin Ali'nin ölümüyle ilgili belgeleri açıklamayı düşünüyor musunuz?
Mezarının nerede olduğu açıklanacak mı?
Hükümet, devlet adına bu olayı sorumluluğu olarak kabul edecek mi?
Mezarı nerede bilinmiyor
Halis, Ali'yle ilgili soru önergesinde, şu bilgilere de yer verdi:
"Özgür düşüncesiyle, roman ve öykülerindeki Türkiye insanına yaklaşımıyla edebiyata yeni bir boyut getiren Sabahattin Ali'nin ölümü üzerindeki sır perdesi hala kalkmamıştır. Atatürk'ü eleştirdiği gerekçesiyle 1932 yılında tutuklanır; bir yıl hapse mahkum olur, tahliye olduktan sonra zor günler geçirir, yurt dışına çıkmak istediğinde pasaport verilmez.
"Kırklareli üzerinden Bulgaristan'a geçmek isterken öldürülür. Ölümüne ilişkin çeşitli görüşler bulunmaktadır.
"Araştırmacılara göre, Sabahattin Ali, Bulgaristan'a kaçırmak için para karşılığı anlaştığı, kendisine kılavuzluk eden Ali Ertekin adlı ajan kaçakçı tarafından Jandarma karakoluna teslim edilir ve sonra öldürülür. Mezarının nerede olduğu bilinmemektedir.
"Sabahattin Ali'yi 2 Nisan 1948'de Bulgaristan sınırında öldürdüğü iddia edilen ajan Ali Ertekin, dört yıla hüküm giyerse de birkaç hafta sonra çıkartılan aftan yararlanarak serbest kalır.
"Demokrat Parti milletvekili ve Başbakan yardımcısı Samed Ağaoğlu, 1992'de yayımlanan günlüğünde, 14 Ocak 1949 tarihli sayfasında, 'Dün Menderes, Sabahattin Ali'nin hükümetçe öldürüldüğünü söyledi' diye yazar.
"Albay Talat Turhan da, bir polis yetkilisinin kendisine, 'Ali, sınırdan Kırklareli'ye getirildiğinde sorguya çekildi. Konuşmadığı için sıkıştırıldı ve bu sıkıştırma sırasında öldü. Hem de inleyerek kollarımda can verdi...' dediğini anlatır." (TK)