Dün, dünya anadil günüydü. Bu nedenle ben de sizlere kendi anadilimde seslenmek istiyorum. Biliyorsunuz ülkemizde halen insanların kendi anadillerinde eğitim yapmaları, okullarda kendi dillerini kullanmaları, mahkemede anadillerinde savunma yapmaları, devlet dairelerinde anadillerini kullanmak yasaktır.
Önceki yıl yine bu salonda DTP'nin Eş Genel Başkanı Sn Ahmet Türk de anadilinde kısa bir konuşma yapmış ama maalesef ki TRT televizyonu yayınını hemen kesmiş, Sayın Türk hakkında dava açılmış yargılanmış ama neyse ki beraat etmiştir. İki yıldan bu yana ülkemizde bu konuda değişen pek bir şey olmadığını üzülerek ifade etmek istiyorum.
Biz BDP olarak dünyanın her yerinde insanların kendi anadillerini sınırsızca her yerde kullanmalarını, geliştirmelerini, gelecek nesillere aktarmalarını, ilkesel bir tutum olarak savunuyoruz. Türkiye'de de özellikle Kürt halkının kendi dilini yasaklamak adına birçok dilin gelişmesi engellenmiş, bu uğurda devlet birçok haksız ve yanlış politikayı hayata geçirmiştir. Yalan bir resmi tarih anlayışı yaratılarak Kürt halkının sadece dil değil kendisi de inkâr edilmiş ve yok edilmeye çalışılmıştır. Ancak Kürt halkı ve dostları bu kültürel soykırımı durdurabilmek için on yıllardır fedakârca bir mücadele yürütüyorlar. Bu mücadeleyi sadece Kürt halkı için değil, Türkiye'nin kültürel zenginliği, barışı ve kardeşliği adına da sürdürüyorlar.
Dünyada birçok coğrafyada maalesef ki benzer durumlar yaşanmaktadır. Her gün dünya üzerinde yaşayan dillerin bir kısmı yok olup gitmektedir. Bu nedenle Birleşmiş Milletler örgütü, 21 Şubat'ı dünya anadil günü olarak kabul edip, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan anadillerin korunması ve geliştirilmesi için meseleye dikkat çekmek istemiştir.
Biz de gerek Türkiye'de birçok alanda halen yasaklı olan Kürtçe'nin gerekse de dünya üzerinde yok olma tehlikesi altında bulunan diğer anadillerin durumuna dikkat çekmek için bu gün meclis grubumuzda kendi anadilimizde konuşarak bir tür sivil itaatsizlik gerçekleştirmek istedik.
Türkiye'de resmi dilin Türkçe olması, vatandaşların kendi anadillerinde eğitim yapmaları, kamu hizmeti almaları ve sunmaları önünde bir engel olmamalıdır. Bunun için Anayasal değişiklik yapılarak ülkemizin gerçekliğine uygun bir politika izlenmelidir. Biz bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz, bu hepimiz için aynı zamanda bir onur mücadelesidir. Çünkü insanın dilinin yasaklı olduğu ve resmen asimilasyona tabi tutulduğu bir yerde bunlara karşı çıkmamak onur kırıcı olur. Bu konuşmalarım esnasında Meclis Tv'nin yayınını kesmemiş olduğunu umut ediyorum. Eğer seçilip görev yaptığım parlamentoda kendi grubumda yılda bir defa olsa bile kendi anadilimde halka seslenmem engelleniyorsa bu durum ülkemiz açısından bir utanç kaynağı olmaya devam ediyor demektir.
Buradan bir kez daha dünyanın her yerinde yasaklı olan ve yok olma tehdidiyle karşı karşıya bulunan bütün dillerin korunması için çağrı yapıyorum. Anne ve babalar çocuklarına mutlaka kendi dillerini öğretmelidirler, bu tarihi ve vicdani bir sorumluluktur aynı zamanda.
Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır. (BDP/EÜ)
_________________________________________________________________
* Çeviri BDP basın bürosu tarafından iletildi.