"AB kendi çıkarlarını da gözetmeli"
Bayramoğlu, Türkiye'ye müzakere tarihi verilmediği halde Türkiye'den sonra müracaat eden ülkelerin önünün açılmasını "samimiyetsizlik" olarak nitelendirdi ve Türkiye'nin üyeliğinin AB ülkelerinin çıkarları için de faydalı olduğunu söyledi:
"40 yıl önce müracaat eden Türkiye bekleme odasında tutulurken 5-10 yıl önce müracaat eden ülkelerin önünün açılması yanlıştır, samimiyetsizliktir. Toplumun ekseriyetinin AB'ye girmeye kararlı olduğu bir ortamda zemini kaybetmeyi göze almak demektir. Türkiye'nin AB üyeliğinden her iki taraf hatta bütün medeniyetler kazançlı çıkacaktır."
Türkiye'nin üyeliğinin AB için de yeni stratejik fırsatlar anlamına geldiğini belirten Bayramoğlu, kriterlerin gerçek hayatta da yerine getirilmesi için Türkiye'ye destek verilmesini istedi.
Bayramoğlu, "AB küçük hesaplarla büyük fırsatı kaçırmamalıdır. AB, kriterlerin kağıt üzerinde değil, gerçek hayatta da yerine getirilmesi için Türkiye'ye destek vermeli, samimiyetini gösterip makul bir tarih vermelidir. Türkiyesiz AB, bir anlamda bu bölgeden dışlanmış olacak, Avrupa'nın en genç ve dinamik pazarını kaybedeceği gibi kültürel zenginlikten de yoksun kalacaktır" diye konuştu.
"Yetkililerin açıklamaları talihsiz"
AB Dönem Başkanı Danimarka'nın Başbakanı Anders Fogh Rasmussen'in "Türkiye'ye Kopenhag'da tarih yok" ve AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen'in "Türkiye 2013'ten önce AB üyesi olamaz" şeklindeki açıklamalarını "talihsizlik" olarak nitelendiren Bayramoğlu, Türkiye'nin AB'de yerinin ne olacağı tartışmalarının AB'nin samimiyetsizliğini ortaya çıkardığını belirtti.
Bayramoğlu, "Lüksemburg ve Helsinki zirvelerinde 12 aday ülkeye siyasi kriterler tam yerine getirilmeden müzakere tarihi verildi. AB serüveni 40 yılı aşan Türkiye'nin AB'deki yerinin ne olacağı şimdi mi akıllarına gelmiş. Bizden çok daha kötü şartlarda olan ülkeleri nasıl hazmedeceklerini düşünmeden Türkiye'nin nasıl hazmedileceğini sormak makul bir yaklaşım değildir" dedi.
"Erdoğan'ın tavrını destekliyoruz"
Bayramoğlu, 3 Kasım seçimleri sonrasında AB ülkelerini teker teker dolaşan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gösterdiği tepkiyi desteklediklerini belirterek, şunları söyledi:
"AB-Türkiye ilişkilerinin tek taraflı platonik aşk olarak algılanması yaklaşımının dışına çıkılarak AB'nin yükümlülüklerini hatırlatması açısından anlamlıdır. Ayrıca Cumhurbaşkanımız sayın Sezer'in Kopenhag'a gitmeme kararının hissi bir tavra değil de, tarih verilmeyeceği konusunda somut bir bilgiye dayanıp dayanmadığını merak ediyoruz."
"Reformları kendi geleceğimiz için istiyoruz"
Şimdiki hükümetin, daha önce başlatılan AB Uyum Yasaları'nın çıkarılması konusundaki kararlılığını sürdürdüğünü belirten Bayramoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu reformların Türk halkının özgürlük ve refahı için yapıldığında samimi isek AB'nin tarih vermemesi halinde bunun dünyanın sonu anlamına gelmeyeceğini bilmemiz gerek. AB yolunda 'sonuna kadar' mücadeleden yanayız ancak AB Türkiye'ye tarih vermezse kıyamet kopmaz.
Türkiye'nin Kopenhag kriterleri kapsamında yaptığı düzenlemeler Türk toplumunun kendi geleceği içindir. 12 Aralık'ta olumsuz bir karar çıksa dahi hükümet, Maastrich ve Kopenhag kriterleri doğrultusunda ekonomik, sosyal ve siyasal reformlara devam etmeli, yolsuzluk, yoksulluk ve yasakların kaldırılması konusundaki iradesini sürdürmelidir."
"Müzakere tarihi 2003 sonunu aşmamalıdır"
Bayramoğlu, "Müzakerelerin başlaması, tamamlanması anlamına gelmez. Türkiye'de kimse Kopenhag Kriterleri tamamlanmadan hemen yarın AB'ye üye olacağımızı beklemesin" dedi.
Türkiye'nin 12 Aralık'ta özel statü değil tam üyelik tarihi beklediğini söyleyen Bayramoğlu, "Türkiye'nin AB'ye alınmak yerine oyalanmakta olduğunu defalarca duyurduk. Türk halkı ve işletmeleri artık bekleme odasında kalmak istemiyor. En geç 2003 sonu müzakerelerin başlama tarihi olmalıdır" şeklinde konuştu. (BB)