***
Flaş! Flaş! Müslüman-Türk azınlığın yaşadığı Batı Trakya'da, "Batı Trakya'nın Gücü" gazetesinin kurucusu ve genel yayın yönetmeni İsmail İsmail arkasından ensesine 3 el ateş edilmek suretiyle gazetesi önünde güpegündüz öldürüldü. Adının Yorgo Hırbopulos olduğu bildirilen 17 yaşındaki genç ve kimi arkadaşları olaydan sonra tutuklandı. İ.İsmail'e uzun zamandır yoğun tehditler geldiği ama ihbarları Emniyet'in ciddiye almadığı anlaşıldı.***
İ. İsmail'in gazete önünden kaldırılan cenazesinde hiç beklenmeyen bir gelişme oldu. Atina ve Selanik'ten Gümülcine'ye akın eden 100.000 kadar Yunanistanlı Ortodoks, aynen 1998 Marmara depreminde olduğu gibi, ellerinde "Hepimiz Türk'üz!" pankartlarıyla, cenaze namazının kılındığı camiye kadar 8 km yürüdüler. Kimileri "Hepimiz İsmail İsmail'iz!" pankartları taşıyordu.Cenazeden önce İ. İsmail'in tabutunun Yunan bayrağına sarılması önerildi. Kortejde ne Yunan bayrağı ne de Türk bayrağı taşındı.
***
Olayın arkasında kimlerin ve hangi kurumların olduğu tartışılırken, sanığın elindeki tabancayı atmadığı, buna karşılık iki SİM kartını güvenlik mensuplarının ancak dört gün sonra bulabileceği biçimde gizlemeyi başardığı öğrenildi. Cinayetin kaç kişilik ekip tarafından işlendiğinin ise henüz anlaşılamadığı, yetkililerin bilgi kirliliğinden yakındığı bildirildi.***
Cenazedeki sloganların çarpıcı etkisi devam eder ve bütün dünyada konuşulurken, Yorgo Hırbopulos'un Yunan bayrağının ve Venizelos'un bir özdeyişinin önünde, Yunan bayrağı açtırılarak çekilmiş videosu ortaya çıktı. Videoyu polisin mi yoksa jandarmanın mı çektiği tartışma konusu oldu.İnternette, en hafifi: "Sesini kesmeyenin cezası böyle kesilir. Müslümanlar Yunanistan'ı ya sever ya terk eder!" biçimindeki mesajlar görülürken, bu sitelere hiç müdahale edilmediği öğrenildi. Fakat son futbol maçında "Hepimiz Yorgo'yuz!" ve "Hepimiz Yunan'ız!" pankartları açan üç kişiye "1 yıl stada alınmama" cezası verildiği bildirildi. "Hepimiz Arkadan Vuran Katiliz" anlamına gelen bu pankartlar medyada çok ilgi çekti.
***
İ. İsmail'in kanı kurumadan, ülkenin en büyük gazetesi To Vima'nın başyazarı Kostas Zamparadis, İ. İsmail'in görevini devralan Türk gazetecinin "Yunanlı hiç değişmeyecek mi?" mealindeki yazısına, hayalî bir konuşma kurgulayarak şiddetle yüklendi. Aynı şeyi, ülkenin ikinci büyük gazetesi Elefterotipia'nın kıdemli yazarlarından Vasil Tombuloglou, Yunan bağımsızlık savaşı kahramanlarından Kapodistrias'ın bir öyküsünü anlatmak suretiyle yaptı. Yeni genel yayın müdürünün de, üstelik meslektaşları tarafından böylece hedef gösterilmesi şaşkınlıkla karşılandı.***
İ. İsmail'in 1996'dan beri "Batı Trakya'nın Gücü"nde işlediği temalar medyada şöyle özetlendi:Cemaatimiz Yunanistan devletinin sürekli baskısı altında yaşıyor. İnsan haklarımız ihlal ediliyor. Memur yapılmıyoruz. Askerde çavuş çıkarılıyoruz.
Yunanistan Yargıtayı vakıflarımıza "Yunan-olmayan" dediğinden beri bu kurumlarımızın mallarına resmen el konmakta. Cumhurbaşkanlığına bağlı Yunanistan Denetleme Kurulu, raporunda, vakıflarımızı "Yabancı Tüzel Kişiler" kategorisinde sınıflandırdı. Nihayet çıkabilen ve sorunlarımızın yarısına bile çözüm getirmeyen Vakıflar Yasası, Cumhurbaşkanı tarafından "bu vakıflar fazla ekonomik ve siyasal güç kazanıyor; Yunanistan'ın ulusal çıkarlarına aykırıdır" gerekçesiyle veto edildi. Cumhurbaşkanı, bu vetosunu, 1967 Askerî Cuntası zamanında çıkarılan anayasanın Başlangıç bölümüne dayandırdı.
Yunanistan Danıştayı bize "Yabancı Uyruklu Yunan Vatandaşı" diyen mahkeme kararını oybirliğiyle onayladı.
İlahiyat okulumuz kapatıldı, artık din adamımız yetişemiyor. Cemaatimizin en yoğun yaşadığı ve Müftülüğümüzün de bulunduğu Çukur Kahve mahallesinde mensuplarımızın ev satın almaları "Vatikan kuracaklar" diye resmî soruşturmaya uğratılıyor.
Bir ara, çocuklarımız zorunlu Ortodoks din derslerine sokuldu.
Sabotajları Engelleme Yönetmeliğinde bizler aynen "Ülkedeki Yerli Yabancılar (Yunan Vatandaşı)" biçiminde potansiyel sabotajcı ilan edildik.
Yunanistan'daki Ortodoks Vlah ve Makedon azınlıkları aşağılamak için kimi bakanlar "Türk Dölü" diyerek hakaret ediyor.
Fakat biz bütün bu insan hakları ihlallerini ülkemiz Yunanistan içinde çözmek istiyoruz. Yabancılara şikayet etmiyoruz. Vicdan sahibi Yunanistanlılarla el ele çözeceğiz.
***
Sevgili okurlarım. Şaka, şaka. Yine geçen seferki gibi kalkıp da ciddi sanmayın. Bunlar Batı Trakya'da geçmedi. Başka bir ülkede geçti. O ülkedeki "milliyetçiler" veya "ulusalcılar", ülkelerindeki azınlıkların neler çektiklerini başka türlü anlamazlar diye böyle kurguladım. Şakaydı efendim. Kusura bakmayın; böyle ortamda şaka da ancak böyle oluyor. (BO/TK)* Baskın Oran'ın yazısı 9 Şubat tarihli haftalık AGOS gazetesinde yayınlandı.