Trabzon'da yayınlanan "Haber Ajans"tan aldığımız bilgiye göre Trabzon'un Sürmene ilçesinde pazartesi günü başlayan ve bugüne kadar sayıları "bin"e ulaşan hasta başvuruları sürüyor.
Sürmene Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Remzi Kutanis, 4 gün içinde 1000’e yakın başvuru olduğunu söyledi. Başvuruların özellikle iftar saati sonrasında arttığını ve gece geç saatlere kadar devam ettiğini söyleyen Kutanis, bugünden sonra şikayetlerin giderek azalmasını ve bitmesini beklediklerini söyledi.
Hastaneye başvuran hastaların büyük çoğunluğu ilk başvuruları sırasında uygulanan tedavinin ardından reçete verilerek evlerine gönderiliyor. Başhekime göre bazı hastalara damar yolundan sıvı tedavisi uygulandı. Başhekimin bugün verdiği bilgiye göre şu anda hastanede bu şikayet nedeniyle yatan hasta bulunmuyor.
İçme suyuna önlem
Haber Ajans'ın görüştüğü Trabzon İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Kemal Süleyman ise, hastalık şikayetlerinin ortaya çıkmasının ardından ilçe genelinde içme suyu ile ilgili gerekli tedbirlerin alındığını ve klorlama yapıldığını, su örneklerinin alındığını söyledi. Örneklerinin bakteriyel incelemesinin Trabzon’da yapıldığını, bunun sonucunun da yarın alınabileceğini kaydeden Dr. Süleyman, Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi’ne gönderilen su örneklerinin incelemesinin de sürdüğünü bildirdi.
Malatya örneği akıllarda
Aralık 2005'de Malatya ilinde yaşanan ve "on bin"i aşkın kişinin hastalandığı ve sonunda sorunun yaşandığı bölgedeki "su şebekesi"nden kaynaklandığı anlaşılan salgının ortaya çıkışı uzmanlarca "birinci basamak sağlık hizmetleri"nin gerektiği gibi sunulmamasına bağlanmıştı.
Konuyla ilgili görüşüne başvurduğumuz sağlık hakkı ve hasta hakları aktivisti Mustafa Sütlaş konuya ilişkin değerlendirmesinde Sağlık Bakanlığı tarafından birinci basamakta uygulanan "Aile Hekimliği Modeli"nin bu tür salgınların oluşmasını önleme bakımından yetersizliğini gösterdiğini vurguladı.
Aile hekimliği uygulamasında, hekimler bireye yönelik hizmetleri önceliyor, vatandaşların hastalıklarının tanı ve tedavisi yapıyorlar, ancak toplumu etkileyecek salgın durumlarının erken farkına varılması ve önlenmesiyle ilgili görevlerle yükümlü olmadıkları için bu tür durumlar öngöremiyor ve sorunun erkenden saptayamıyorlar. (IC)