Ayşe Gök, 26 yaşında, ev kadını, başı örtülü. Gündemdeki "türban" tartışmaları ekseninde bianet'in sorularını yanıtladı.
Başörtünüzü ne zaman takmaya başladınız?
İlkokulu bitirince, galiba 13 yaşındaydım. Nedenine gelince, aileden öyle gördük. Bizde başını kapatmak aile görgüsüdür.
Türban tartışmaları meclis gündeminde, peki başı örtülü biri olarak sizin görüşünüz nedir?
Bence başı kapalı olanlar da üniversiteye girmeli ya da mesela hastanede çalışabilmeli. Ama bunun bir sınırı olmalı. Yani bunu büyütmenin anlamı yok, çarşaflı olmamalılar. Başörtüsüyse nasıl bağlanırsa bağlansın başörtüsüdür.
Tartışmalarda tarafların "türban" meselesini ele alış şeklini nasıl yorumluyorsunuz?
Anlamlı bulmuyorum. Tartışmalar büyüdükçe kutuplaşmalar artıyor, zıtlıklar da büyüyor. Tartışmalar Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) oy toplamasına yarayacak gibi geliyor.
Siz kendinizi hangi mekanda daha rahat hissediyorsunuz?
Kendi içimizdeyken toplantılarda, düğünlerde, evlerimizde başımı örtmüyorum. Dışarıya çıkarken örtüyorum. Ama her durumda, dışarıda da içeride de rahat hissediyorum. Öyle "abdestli namazlı" değilim. Az önce de söylediğim gibi başörtüsü aile yapımızla ilgili. Daha gençken başımı açmayı düşünmüştüm. Ancak sonrasında bunun bir heves olduğunu anlayıp vazgeçtim. Benim gibi heveslenip başını açmak isteyenler olduğu gibi heveslenip başını kapatmak isteyenler de oluyor.
Sizin başörtünüzle kıyafetiniz de çok uyumlu. "Heves" demişken bir moda olarak popüler olduğundan bahsediyorsunuz değil mi?
Ben kendimi "modern türbanlı" olarak tanımlıyorum. Herkes kendi bakış açısına göre örtünüyor. Moda da çok önemli oluyor. Heveslenenler cıvıl cıvıl örtülerle örtünüyor. Omza atılan şaldan türban yapanlar var. Gruplara mensup olanlar siyah ya da koyu renk tercih ediyor. Türbanı kaymasın diye iğneyle tutturanlar var. Ben onun yerine bone takıyorum. Daha pratik. Kuaförlerde de başörtüsü modelleri yapılıyor özel günler için. (EZÖ/NZ)