Bir yandan Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası gibi meslek kuruluşları, bir yandan CHP, kamuoyunda hayli tartışma yaratan bu konunun üzerine gitti ve yanlış hesabın Bağdat'tan dönme olasılığı yükseldi.
Hükümet şimdi Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu'nun bu kararı iptal etmesini bekliyor. Bu gerçekleşmezse ihale de, şaibeli "Oferleme" de şimdilik engellenmiş olacak.
Bunu, toplum için verilmiş hukuk mücadelesinin bir zaferi olarak ilan etmek için erken mi bilinmez, ama en azından "babalar gibi satarken babalara gelmenin eşiğindeki" Kemal Abi gibilere, bazı şeylerin o kadar da basit olmadığı, eninde sonunda , ağır işlese de, kirletilmiş olsa da, bu ülkede hukukun olduğunu öğreten iyi bir ders oldu Galataport.
Hem mimarisi, hem ihale ediliş biçimi şaibelerle dolu Galataport'u yeniden masaya yatırmak için yeni bir fırsat da doğmuş bulunuyor. Daha önce de yazdığımız gibi, Basra henüz mahvolmadan bazı aklıselimlere kulak verelim. İstanbul'un birçok yerini paragöz bir yaklaşımla taşlaştırmayı göze alan görgüsüzlere ve İstanbulsevmezlere, hızla alternatif modeller gösterelim. Bunun şimdi tam zamanı.
"Oferlenmiş" Galataport'a karşı çıkmak yetmez, hem Galataport hem Haydarpaşa için alternatif projeler üretip bunu kamuoyuna mal etmek gerekir. Bunun için de meslek kuruluşları, ivedilikle, bünyelerinde mimarların, şehircilerin, iktisatçıların, hukukçuların, sosyologların, turizmcilerin, sanatçıların yer alacağı bir komisyon oluşturup "başka bir Galata, başka bir Haydarpaşa mümkün"ü gösterecek çalışmalara başlamalıdırlar.
Galataport projesine karşı çıkanlar olarak, Galataport'un bugünkü verili durumunu savunmak durumunda değiliz. Buranın daha yaşanır bir İstanbul için nasıl dönüştürüleceğini de göstermek durumundayız.
Hatırlayalım, 1950'de bir yük limanı ve antrepolarla donatılarak bir kez yanlış yapılmış, canına okunmuştu bu bölgenin. Meclis-i Mebusan binasının yakın çevresinde yükseltilen, estetik kaygısından hiç nasiplenmemiş, antrepo ve Türkiye Denizcilik İşletmeleri (TDİ) binalarının, küçük dükkanlardan oluşan Amerikan Pazarının bütün bölgeyi kapsayacak bir yönetim modeli oluşturulmadan yalnızca denizle ilişki mekanının düşünülmesi de çok yetersiz.
Her şeyden önce, liman kentin malı olmalı. Bütün bölgeyi kapsayacak bir alan yönetimi oluşturulmalı.
İlle de turistik bir proje olması gerekmiyor Galataport'un alternatifinin. İstanbul'a gelen turistler lüks, steril oteller görmek için değil, bu müthiş metropolün renklerini görmek için geliyorlar. Önceden de yazdık; antrepoların, Amerikan Pazarı isimli ucube dükkanların, TDİ binasının yıkılmasıyla, ortaya Nusretiye Camii, saat kulesi, Karaköy rıhtımıyla nasıl bir güzellik, nasıl ferah bir meydan çıkar, gözünüzün önüne getirsenize... Böyle bir meydana ihtiyacımız var İstanbullular olarak.
Hatırlayın, Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Danışmanı Yılmaz Dağcı, 80 yıllık yaşın deneyimi ile kentin imajının değiştirecek bu proje üzerine Vatan gazetesinde uyarılarına yer vermişti.
Projenin yol güzergahı açısından eksik tasarlandığını ve Karaköy'un bunu taşıyamayacağını belirten Dağcı şunları söylemişti:
"Galataport mükemmel bir proje. Liman temizlenecek, alışveriş-eğlence merkezleri açılacak, semt renk değiştirecek. Hikaye buraya kadar çok güzel ama iş bundan sonra başlıyor. Rıhtımda 20-30 metre içerde otel yaptırdığımızı düşünelim. 15 katlı lüks gemler bu otelin önüne yanaşacak. 5000 yolcu için 50'şer kişilik tam 100 otobüs Karaköy'den şehir trafiğine çıkacak ve akşam gemi kalkmadan önce Eminönü, Karaköy'den gemilere geri dönecek, İstanbul'un karmaşık trafiğinde bu turistlerin ulaşımı bu aşamada imkansız gibi gözüküyor.
"Bu dev gemiler Galata rıhtımına yanaştırıldığı takdirde oradaki lokantalar, oteller ve dükkanlarda iş yapamazlar. Manzara kapanacak, nefes alınmaz hale gelecek, İstanbul'un olan trafik kabusuna bir de gelenler eklenecek."
Peki kruvaziyer gemiler için terminal? Onun için de önerisi vardı Dağcı'nın. Diyordu ki, "Yolcu gemi terminali Zeytinburnu Ataköy arasında yapılacak bir terminalle halledilir. Sahil yolundan başka Sultanahmet, Topkapı olmak üzere müzelere Karaköy'den çok daha rahat ulaşılır."
Kentin yüzük taşı kamusal alanları şaibeli ihalelerle birilerine devrediliyor ve hiç bilgi paylaşmadan, kentin amaçları belirlenmeden oldu bittilerle hareket ediliyor. İstanbul'un kaynaklarına merkezi yönetim el koyuyor. Büyükşehir Belediyesi'nin sesi çıkmıyor.
Hazır hukuk savaşında bir mevzi kazanılmışken, "başka bir Galata, başka bir Haydarpaşa mümkün"ün çalışmalarına da hemen başlanılmalı. Hemen, şimdi!... (MS/TK)