Basında TUSAŞ saldırısı nasıl yer aldı?
Ankara'nın Kahramankazan ilçesinde Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ) tesislerine 23 Ekim'de bombalı ve silahlı saldırı düzenlendi. 5 kişinin hayatını kaybettiği 22 kişinin yaralandığı saldırıyı PKK’nin askeri kanadı Halk Savunma Merkezi (Hêzên Parastina Gel/HPG) üstlendi.
TUSAŞ saldırısını PKK üstlendi
Saldırıyla aynı gün Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili Ömer Öcalan, İmralı Adası'nda PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüştü.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 22 Ekim'de " Terörist başı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz diyenlere de sesleniyorum; Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, ‘Umut Hakkı’nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın." sözleriden sonra yaşanan basında da farklı açılardan değerlendirildi.
Umut hakkı nedir?
Abdülkadir Selvi (Hürriyet)
Hüseyin Yayman’la konuştuğumuzda saat 11.24’tü. CNN Türk’teki programa gitmek üzere Esenboğa Havaalanı’na geldim. Kazan’da TUSAŞ’a terör saldırısı olduğu haberi geldi. Saat 15.26’da gerçekleşmiş. Hüseyin Yayman’la birbirimizi aradık, zaman ayarlı olan bu saldırıyı konuştuk.
Ortadoğu’da mesajlar böyle kanlı provokasyonlar üzerinden yapılıyor. İki konuda Türkiye’ye kanlı bir mesaj verildi. Bu saldırı zaman ve mekân ayarlı bir saldırı.
1 PKK, Tataristan’ın Başkenti Kazan’da BRICS toplantısı yapılırken, Ankara Kazan’da, TUSAŞ’a kanlı bir saldırı gerçekleştirdi.
...
2 Türkiye, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın tanımıyla, savunma sanayisinde “Kuantum sıçraması” yaptı.
3 Ama daha önemlisi her yeni süreç başladığında PKK yeniden sahaya sürüldü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis’i açış konuşmasında, Suriye’de “uydu yapılanma” uyarısında bulundu. Uydu yapılanma birkaç denemesini yaptıkları PKK-YPG terör devleti. Yani sınırlarımızda ikinci bir İsrail kurulmak isteniyor. Erdoğan ve Bahçeli ise hem bunu önlemek hem de iç cephemizi tahkim etmek için, “baldıran zehiri” içmeyi göze alıyorlar.
Bu iş üç beş oy uğruna değil, Türkiye’nin bekası için yapılıyor.
Bu olay aynı zamanda bir samimiyet testine dönüştü.
Kimin için? “İrademiz, İmralı’nın iradesidir” diyen DEM için, “Türkiye’nin sorunları siyasetle çözülsün” diyen CHP için bir turnusol kâğıdı olacak.
Akif Beki (Karar)
...
Ömer Öcalan, Abdullah Öcalan'ın mesajını dün iletti. Bahçeli'nin teklifine evet, diyor. Tabii "koşullar oluşursa", terör sorununu hukuk ve siyaset zeminine taşımaya gücü yetermiş.
Fakat "koşullar"dan kastı ne?
Bahçeli'nin dediği gibi, DEM Meclis grubunda konuşma fırsatı verilirse diye mi anlaşılıyor bu ifade? O manaya geldiğini sanmıyorum.
Bahçeli'nin teklifi açık. Öcalan, tecridi kaldırılırsa Kandil'e tek taraflı silah bırakma çağrısı yapacak. Onlar da ön şartsız kabul edecekler. O kadar, ötesi berisi yok, pazarlığa kapalı, bir müzakere olmayacak.
Halbuki Öcalan'ın koşulları var gibi, ancak onlar oluşursa devreye girecek ve etkili olabilecek. Dediğinden bu anlam çıkıyor.
Şimdilik görünen şu; TUSAŞ saldırısı, önceden planlama ve hazırlık gerektirdiği için Bahçeli'nin teklifine, Kandil'in cevabı olmayabilir.
Fakat hazır bekletilip anında verilmiş bir cevap değilse bile sonuç değişmezdi. Süreci sabote edebilirdi. Bahçeli ve MHP'lilerin tepkisine bakılırsa etmedi. Teklifleri hâlâ masada, geçerli.
Geriye Öcalan'ın koşullarını görmek kalıyor. Onu görmeden Öcalan, Bahçeli'nin teklifini olduğu gibi kabul etmiş de Kandil karşı çıkıyor, denilemez.
Saygı Öztürk (Sözcü)
Türk Havacılık ve Uzay Sanayi Anonim Şirketi’ne (TUSAŞ) yapılan terör saldırısı bir günde planlanıp uygulanmadı. Bunun uzun bir hazırlık süreci vardır. O yüzden saldırıyı doğrudan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin konuşmasıyla bağlantılı göstermek doğru olmaz.
Terör örgütlerinin mevcudiyetini sürdürebilmesinin en önemli şartlarından biri eylemlerini yaptığı bölgeden destek alma zorunluluğudur.
Devletin PKK ile mücadelede ağırlığını ve kararlılığını ortaya koyduğu, hakimiyetini hissettirdiği dönemlerde bölge halkının da örgüte yönelik desteğinde çok ciddi bir azalma olduğunu, bunun da örgütü eylem yapamaz hale getirdiğini biliyoruz.
Gelinen aşamada terör örgütü yurt içinde eylem yapamaz hale gelmişken, Irak’ın kuzeyinde de faaliyetleri minimize edilmişken olası bir barış veya silah bırakma süreci en fazla eylem yapamaz ve yok olma aşamasına gelen örgüte can suyu vermek anlamına gelecek. Bu süreç yeni eleman bulma başta olmak üzere zorlandığı desteği bölge halkından alabilmesi için uygun zemin yaratılmasına da katkı sağlıyor.
Taha Akyol (Karar)
...
Saldırıdan önce yaptığı uzun açıklamada, Murat Karayılan, Bahçeli’nin teklifindeki “PKK’yı lağvetme” bölümü için “asla kabul edemeyeceğimiz, akıl dışı” diyor, fakat “özünde Apo’yu muhatap olarak görmesini” ise olumluyordu.
Kandil’in savaş lordlarından Karayılan PKK’nın Türkiye içinde güçsüz olduğu yolundaki beyanlar konusunda ise “yarın ne kadar yanıldıklarını görecekler” diyordu ki TUSAŞ’a terör saldırısı aynı gün öğleden sonra yapılacaktı.
Karayılan’ın Türkiye’den “Kuzey Kürdistan” diye bahsetmesi de hâlâ eski kafada olduklarının bir göstergesidir.
Türkiye’ye savaş sanayiinde çağ atlattıran TUSAŞ’a saldırı, PKK’nın terör mesajıdır, “çözüm” sözlerine silahlı, bombalı cevabıdır.
Mehmet Tezkan (Halk TV)
...
TUSAŞ’ a saldırı Abdullah Öcalan’ın sahneye çıkışını hızlandırdı. İmralı’ya ziyarete 43 ay sonra izin verildi. Kendisini ziyaret eden yiyeni DEM milletvekiline; ‘koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim.’ demiş…
Yani Ankara düğmeye bassın anında devreye girerim demek istemiş…
DEM partisi gibi, Leyla Zana gibi, Selahattin Demirtaş gibi, Ahmet Türk gibi önemli yapı taşları gelişmelerden memnun olduklarını açıkladılar…
DEM sözcüsü Ayşegül Doğan’ın sözleri önemli. Diyor ki; ‘DEM Parti olarak. Demokratik siyasete hazır, sayın Öcalan da hazır, bu koşulları oluşturmaya tecridi ortadan kaldırmaya Kürt meselesini demokratik çözümü için hukuki ve siyasi zeminini oluşturmaya devlet hazır mı?’
Öcalan ile aynı dil… Öcalan da çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekmekten söz etti…
Şimdi diyeceksiniz ki Erdoğan/Bahçeli ikilisi bu hamleyi neden yaptı? Zamanlama neden şimdi?
İktidar attığı yanlış adımlarla çok zemin kaybetti. Seçmen desteğini yitirdi. Her geçen gün eriyor.
Bu yüzden… İktidarın toparlanması için büyük bir hikayeye ihtiyacı var… Ülkede başka rüzgarların esmesini istiyor…
Bakalım iktidarın yazmaya çalıştığı hikayenin içinde Kürt sorunu da var mı?
Oral Çalışlar (Posta)
Belki de şimdiye kadar hiç görmediğimiz bir irade birliği var. Dört büyük parti bir temel mesele konusunda olumlu yaklaşım içinde. Kalanlara da çağrı yapıyor, kapıları açık tutuyorlar. Yani daha önce kesintiye uğrayan çözüm çabalarının bir iz bıraktığını söyleyebiliriz. “Bir daha çözüm süreci olmayacak” diyenler, yeni duruma henüz adapte olamıyor.
Artık Kürt sorununun çözümünü daha yeni kavramlarla konuşuyoruz. Devlet Bahçeli’nin çağrıları, meseleye derinlik kazandıran bir katkı sağladı. Bundan sonra bu çizginin altında bir yerde konuşmak manasız olacaktır.
Fikret Bila (Halk TV)
MHP’li yetkililer Bahçeli’nin çağrısının yeni bir “açılım, çözüm süreci” olmadığını söyleseler de gelen yanıtlara bakıldığında yeni bir süreçten söz etmek mümkün.
Yanıtlara bakarsak, DEM ve Demirtaş’ın Öcalan’ın başlatacağı sürece destek verecekleri anlaşılıyor.
TUSAŞ’a yapılan saldırı ise Kandil’in ve Suriye’de PKK-PYD devletçiliği kuran ABD’nin bu sürece katkı vermeyeceğini gösteriyor.
Koşullar 2009-2015 dönemine göre çok değişti.
Öcalan söyledi diye PKK’nın kendini lağvetmesini, Kandil’in, Suriye’nin kuzeyindeki PKK devletçiğinin dağılmasını beklemek çok gerçekçi görünmüyor.
DEM Parti’nin ne karşılığında iktidarın yeni anayasasına destek vereceği de tartışılması gereken ayrı bir konu.
Sedat Ergin (Hürriyet)
Vurgulanması gereken bir nokta, Abdullah Öcalan’ın da yeğeni aracılığıyla kamuoyu ile paylaşılmak üzere “Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim” mesajını vermiş olmasıdır.
Neresinden bakılırsa bakılsın, bu esnek bir mesajdır. Öcalan, “koşullar oluşursa” bu süreçte rol oynayabileceğini belirtmiş olmaktadır. Girilen süreç, görünüşte, kendisinin “umut hakkı”ndan, yani şartlı salıvermeden yararlanabileceği, hatta TBMM’de konuşma yapabileceği bir kapıyı aralamıştır.
Bu yönüyle Ankara’daki terör eyleminin sürmekte olan tartışmaları nasıl etkileyeceğini bugünden kestirmek güçtür. Gelişmelerin seyri Öcalan ile PKK’nın arasında tümden bir kopmaya kadar uzanabilir mi? Önceki gün kanlı terör eylemi bu soruyu da gündeme taşımış bulunuyor.
Yine de meselenin siyasi yönlerini bir yana koyduğumuzda, PKK’nın bütün direncine karşılık Kürt sorununda yeniden diyalogdan söz edilmesini, “silahlara veda” mesajının geniş bir çerçevede konuşulmaya başlanmış olmasını önemsemek durumundayız.
Bu tartışmaların siyasetin gündemine girmiş olması, barışçı bir çözüme doğru kapıyı bir nebze aralayacak olsa bile değerlidir.
Mehmet Metiner (Yeni Şafak)
...
TUSAŞ eyleminin amacı, terörü tırmandırarak sorunu derinleştirmektir. Bu çerçevede siyaset kurumunu çözüm zemininden kopartmaktır. Öfkenin akla baskın çıkmasını sağlayarak Bahçeli’nin çıkışını yani oyun planını boşa çıkartmaktır. Tekrar sadece ve yalnızca teröre odaklı o güvenlikçi politikaları harekete geçirmekti. Terörün beslendiği bataklığı kurutacak demokratik adımları engellemekti.
Bir diğer amacı da, Öcalan’ı ebediyen İmralı’ya gömmekti.
Verilmek istenen mesaj şuydu: “Öcalan çağrıda bulunsa bile biz silah bıraktırmayız.”
Kandil’in kendi özgür iradesi yok. Bütünüyle ABD-İsrail kontrolünde.
Kandil istese bile ABD-İsrail buna izin vermez. Buna direnen örgütü de anında tasfiye eder.
O yüzden “Öcalan’a güvenmeyin. Öcalan çağrıda bulunsa bile terör sonlanmaz, devam eder.” mesajı vererek Öcalan hem boşa düşürülmek hem de İmralı’ya ebediyen gömülmek istendi.
...