Basın Konseyi kuruluşunun 33’üncü yıl dönümü, İstanbul Caddebostan’daki Büyük Kulüp’te gerçekleştirilen gecede kutlandı. Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç’in ev sahipliğinde düzenlenen, Basın Konseyi Yüksek Kurul ile Basın Konseyi Dayanışma ve Geliştirme Vakfı üyelerinin hazır bulunduğu geceye, Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ, Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, Basın Konseyi Onursal Başkanı Oktay Ekşi, gazeteci cemiyetleri ve derneklerinin başkanları ile basın, siyaset, hukuk ve üniversitelerden tanınmış çok sayıda davetli katıldı.
Türkiye'de ifade ve basın özgürlüğü açısından yaşanan sorunlar, medyanın içinde bulunduğu siyasal baskı ve ekonomik sıkıntıların dile getirildiği gecede yapılan konuşmalarda, Basın Konseyi’nin faaliyetlerinin her zamankinden daha bir önem kazandığı ifade edildi.
Türenç: Son 10 yılı kaybettik, yeni 10 yılı kaybetmeyelim
Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç etkinlikte yaptığı konuşmada ifade ve basın özgürlüğünü demokrasinin olmazsa olmazı olarak nitelendirdi. Türkiye'nin son 10 yılın çok kötü geçtiğini ifade eden Türenç, medyanın yeni bir 10 yılı kaybetmemesi için özgürlük mücadelesini sürdüreceklerini ifade etti.
RTÜK cezaları ve Basın İlan Kurumu’nun ilan durdurma kararlarının, eleştirel yayın yapan televizyon ve gazeteleri susturmaya dönük olduğunu kaydeden Pınar Türenç, bu anlayışın hiçbir demokratik ülkede kabul edilemeyeceğini söyledi. Türenç, “Basına verilen cezaların son bulmasını istiyoruz. Türkiye'nin normalleşmesini istiyoruz.Yeni başlayan 10 yılın iyi değerlendirilmesi, medyanın özgür olup olmamasına bağlı. Basın özgürlüğü, basın etik değerlerinin yerine getirilebilmesi ve özgür basın için haykırıyoruz: Basının üzerinden elinizi çekin” dedi.
Medyanın üzerinde kara bulutlar dolaştığını, iletişim fakültelerinden mezun olan gençlerin medyada iş bulamadığını, iş bulanların gerçek gazetecilik yapamaya kalktıklarında işlerini kaybettiklerini kaydeden Pınar Türenç, binlerce gazetecinin işsiz kaldığını anlattı.
Türenç, Basın Konseyi Yüksek Kurulu’nun etik ihlalleriyle ilgili şikayetleri kuyumcu titizliğiyle inceleyip karara bağladığını belirtti ve son 7 yılda ele alınan ve sonuçlandırılan dosya sayısının 747 olduğunu söyledi. Basın Konseyi’nin yurtiçi faaliyetlerinin yanı sıra uluslararası alanda da Türkiye basınını temsil ettiğini anlatan Pınar Türenç, sözlerini şöyle tamamladı:
“Basın Konseyi 33 yıldır vardır, bundan sonra da var olacaktır. İfade ve basın özgürlüğünün yaşama geçirildiği, medyada etik değerlerin dikkate alındığı yeni 10 yılın başlangıcında, bu karanlık günlerin geride kalmasını diliyoruz.''
Cindoruk: Televizyonlar için de etik denetim
Basın Konseyi Yüksek Kurul üyesi ve TBMM eski Başkanı Hüsamettin Cindoruk ise Basın Konseyi’nin yazılı basın için önemli olduğunu, verdiği kararları mahkemelerin de dikkate aldığını söyledi, ancak televizyon ve radyolar için de benzer etik denetimin yaşama geçirilmesi gerektiğini ifade etti.
Yazılı basında yerleşen etik denetimin, televizyonlarda olmadığı için bir siyasi partinin yayınlarından mağdur olduğu televizyon kanalına boykot uyguladığını anlatan Cindoruk, üyeleri siyasi parti kontenjanından seçilen RTÜK’ün etik değerlere göre hareket etmediğini söyledi. Cindoruk, “Basın Konseyi’nin yazılı basında yerleştirdiği etik kurallar gibi, dünyadaki uygulamaları inceleyip, televizyon ve radyolarda etik kuralları belirlemesi bir ihtiyaç” dedi.
Şentürk: Linç dönemini yaşıyoruz
Basın Konseyi Yüksek Kurul üyesi ve Fox Tv Haber Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk de Basın Konseyi’nin son 10 yıldır devasa sorunlarla boğuştuğuna tanık olduğunu anlattı. Bu dönemde hükümet ve parti gazetecilerinin çıktığını söyleyen Doğan Şentürk, “Meslektaşın meslektaşa linç dönemini yaşıyoruz” dedi.
Fox TV ana haber sunucusunun eleştirel haber verdi diye lince uğramasını örnek veren Şentürk, “Bizim ekran yüzümüz için bir televizyonun sabah programında, ‘Türkiye'nin en etkili ajanı’ ifadesi kullanıldı. Bu meslektaşın meslektaşa linçidir” diye konuştu.
Doğan Şentürk, RTÜK’ün yukarılardan gelen talimatla ceza verdiğini savunarak, “RTÜK Başkanı yukarı ile aşağı arasında sıkıştı. Yukarıdan verilen talimatları yerine getirmek durumunda kalıyor” dedi.
Medyanın bugünkü kuşatılmışlıktan çıkabilmesi için Basın Konseyi’nin mücadelesini önemsediğini belirten Şentürk, “Basın Konseyi son kale. Bu kaleyi koruyalım” diye konuştu.
Ayaroğlu: Dayanışma özgürlük getirdi
Basın Konseyi Yüksek Kurulu üyesi ve Çağdaş Gazeteciler Derneği Zonguldak Şube Başkanı Ali Ayaroğlu, FETÖ’cü avukatın hakim yapıldığı haberi nedeniyle cezaevine giren Zonguldaklı gazeteci Cevdet Akgün’ün denetimli serbestlikten yararlandırılıp tahliye edilmesinde Basın Konseyi’nin önemli rol oynadığını belirterek teşekkür etti.
Ayaroğlu, “Haksız yere mahkum edilen bir meslektaşımız, olayın kamuoyuna duyurulması sayesinde özgürlüğüne kavuştu. Dayanışma özgürlük getirdi” dedi.
Yüksek Kurul üyelerinden Atilla Gökçe,Muhammed Şahin.Doğan Satmış ve Tunca Bengin başta olmak üzere söz alan diğer üyeler, Basın Konseyi'nin faaliyetlerine ilişkin görüşlerini açıkladı. Gecede Orhan Birgit, İbrahim Arıkan ve Doğan Heper olmak üzere, vefat eden üyeler de anıldı.
Basın Konseyi 33’üncü kuruluş yıl dönümünü gecesine Başkent Üniversitesi kurucusu Prof. Dr. Mehmet Haberal, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen’in de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi kutlama telgrafı ve mesajı gönderdi.
Gece konuklarla birlikte pasta kesimiyle sona erdi. (HA)