Akil İnsanlar Heyeti’nde de yer alan ve 25 Ekim günü Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun başdanışmanı olan gazeteci-yazar Etyen Mahçupyan, Akşam gazetesindeki köşesinden AKP iktidarına üç başlıkta eleştiri getirdi.
Etyen Mahçupyan kimdir? 1972’de Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği’nden mezun oldu ve aynı üniversitedeki işletme alanında yüksek lisans yaptı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin iktisat bölümünde de yüksek lisans yapan Mahçupyan, Radikal ve Agos gazetelerinde çalıştı. Daha sonra Zaman gazetesinde köşe yazarlığı yapan Mahçupyan, 17 Aralık soruşturmasının ardından AKP - Gülen cemaati mücadelesi sürecinde gazetesinden ayrılarak Akşam gazetesine geçti. |
Mahçupyan yazısında “AKP iktidarlarının da muhalefete alan açan üç temel başarısızlığı oldu” dedi.
Bu üç alanı şöyle özetledi: “Batı ile ilişkisini boşladı”, “sosyal tercih ve taleplere sağır kaldı” ve “tabandan gelen yeni burjuvazinin hırsının yarattığı ‘hoyratlığa’ yenik düştü”.
Mahçupyan daha önce, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun G20 Zirvesi için gittiği Avustralya'daki Türk işadamları ile 15 Kasım günü yaptığı görüşmeye Cihan ve Zaman muhabirlerinin alınmamasını da eleştirmişti.
Al Jazeera Türk'te 14 Kasım günü çıkan söyleşisinde ise "İslami kesimin en az yarısı yolsuzlukların olduğunu düşünüyor ve bundan hoşlanmıyor, bundan rahatsız. 'Bu, AKP'ye yakışmıyor diyor.' AKP yönetimi bunun farkında. Bu partinin içinde şu anda açıkça konuşulan bir şey" demişti.
Mahçupyan’ın yazısında AKP iktidarının başarısız olduğu üç alan için değerlendirmeleri şöyle:
Batı ile ilişkiler
Ilımlı İslam
“AKP iktidarının ilk döneminde Batı dünyası siyasetçisi ve medyasıyla AKP’yi destekledi ama burada da Türkiye’deki hükümetin rolü yoktu. Hatta belki de bu durum sonraki boşluğun da nedeni oldu. İktidarın AB normlarının takipçisi olması ve o dönemde ‘ılımlı’ İslami kimliğiyle bir model oluşturabileceği beklentisi, bir süredir Ortadoğu’da alan kaybeden Batı’nın AKP’yi desteklemesine neden oldu.”
Batı ile ilişki Hizmet’e bırakıldı
“Ardından gelen dönem AKP’nin özellikle dış politikada ‘uyumsuz’ olarak değerlendirilen ve kontrol edilmesi güç tutumu ile damgalandı. Buna hükümetin yargı ile karşı karşıya gelmesi eklendiğinde Batı’daki ibre de tersine dönmüştü. Çünkü AKP, Batı ile ilişkileri tümüyle Hizmet hareketine bırakmış haldeydi. Brüksel’de Gülen cemaatinin dışında CHP’nin ve TÜSİAD’ın büroları varken, on yılı devirmiş AKP iktidarının henüz bürosu yoktu. Bu ‘altyapıya’ AKP’li sözcülerin Batılıların kulağına hiç hitap etmeyen, hatta ters tepen söylemini eklemek gerekiyor. Bugün bile AKP adına konuşanlar bazen fazlasıyla apolojetik davranıyor ve sanki AKP’nin yaptığı her şey iyi ve doğruymuş gibi konuşuyorlar. Bunun iktidarı yıpratan ve AKP’nin ‘otoriterliğini’ pekiştiren bir algı yarattığını kavramakta zorlanıyorlar.”
Sosyal talepler
Gezi ile görünür oldu
“İkinci başarısızlık alanı Gezi olaylarında görünür hale gelen ‘sosyalle bağlantı’ meselesidir. AKP Milli Görüş hareketinin de devamı niteliğiyle, kendisini ‘siyasi’ bir eylem alanı içinde tanımlarken sosyal nitelikteki tercih ve taleplere büyük ölçüde ‘sağır’ kaldı. Sosyal alandaki enerjinin bir biçimde siyasette karşılık bulacağını varsaydı. Buna Türkiye’nin cemaatçi yapısını ve AKP’nin merkezin dışından gelen bir hareket olduğu gerçeğini eklediğimizde, iktidarın kimliksel ayrışmayı veri almasını ve buna göre davranmasını yadırgamayabiliriz.”
Seküler cenaha yabancılaştı
“AKP kendi tabanındaki sosyal devinimi, kuşatıcı bir parti anlayışı üreterek ve iç mobilizasyonu sağlayarak siyasetin içine çekebildi. Ama bunu İslami kesimin dışı açısından yapması mümkün olmadı. Dahası seküler cenahı tümüyle elden kaçıracak şekilde o alanın sosyal ihtiyaçlarına, algılarına ve duyarlılığına yabancılaştı.”
Yeni burjuvazinin “hoyratlığı”
Madencilik örneği
“Suiistimalin doğal hale geldiği bir alışkanlık ortamında yükselen binalar, azami kardan başka bir hedef gütmeyen madencilik örnekleri, kapkaç mantığıyla hayata geçirilen enerji santralleri ve bütün bu tabloyu mümkün kılan belediyecilik ‘kaçakları’ AKP iktidarının bugün en önemli ayak bağı.”
Müteahhit zihniyeti
“Silaha dayanmayan ihtilalcı bir dönüşümün ancak yüksek oyla mümkün olması, bunun ekonomik başarı ve büyümeye dayanma zorunluluğu, söz konusu büyümenin aciliyeti ve hızı, AKP’nin etik normları içselleştirmemiş bir müteahhit zihniyeti tarafından kuşatılmasıyla sonuçlandı. Bu kesim belki iktidarın ihtiyaç duyduğu iktisadi ivmeyi ve sosyal desteği sağladı, ancak AKP’nin meşruiyet zemininde de gedikler açtı…”
Mahçupyan bu uyarılarını neden yaptığını yazısını bitirirken şu cümle ile açıklıyor: “Sonuçta ileriki tarihçiler belki bunları yazmayacaklar. Ama bu türden başarısızlıkların önü alınmazsa tarihçilerin yazacağı büyük hikâyeye ulaşmanın da bir garantisi olmayabilir…” (HK)