O kadar ki komşu İsveç ve Rusya da küresel ısınmanın geciktirdiği şu kış günlerinde bu ısınmadan payını aldı ve bu aşkı konuşmaya başladı. Türkiye de bu hikayeden eksik kalmasın değil mi?
Kitabın adı "Başbakanın Gelini", çünkü Susan hanım Finlandiya Başbakanı Matti Vanhanen ile yaşadığı aşkı anlatıyor bu kitapta.
Aslında bu aşk Temmuz ayından bu yana biliniyor da bir haftadır kitap sayesinde sırlar olabildiğince ortaya saçılınca en ciddi gazeteler bile olayın peşine takıldılar. Kimi gazeteciler de Susan hanım-Matti bey haberlerini hem yapmaya devam ediyor, hem de "utanmaya"...
Finlandiya sahiden çok şaşkın bir hafta geçirdi; özellikle kitabı okuyanlar başta politikacılar olmak üzere "hele de seks yazması, hele de Matti beyin eski eşi ve çocuklarını da yazması"nı "gülünç", "ticari" ve en çok da "ayıp" buldular.
İlk tanışma İnternet'te mi. İKEA'da mı?
2006'ın ilk günlerinde,İnternet'teki buluşma sitelerinden birinde bir kadın ve bir erkek karşılaşıyorlar, o günün uzun sohbeti hemen bir gün sonraki buluşmayla aşka dönüşüyor. Adam başbakan, kadın aşçı. Adam 52 yaşında, kadın 40'larında...
Susan hanım ilk buluşmada "öpüştük" diyor. Matti bey öpüşmeyi yalanlamıyor, fakat "İKEA'da tanıştık," diyor. İKEA'da tanışma iddiası "yalnız Kalpler"de heyecan yaratmadı dersek yalan olur...
Maden öyle, haydi buyrun İKEA'ya, sonuçta ülkedeki başbakan sayısı bir ama olsun! Susan hanım ise İKEA'da kendisine sevgili bulan çok arkadaşı olduğunu söylüyor ve kendi gerçeğini tekrarlıyor: "Biz İnternet'te tanıştık."
Finlandiya halkı bu aşkı çiftin geçen Temmuzda bir köy festivalinde birlikte görünmesiyle öğrendi. Aslında, Susan hanıma göre bu açıklama bir ay gecikmeyle yapıldı ki galiba da aşkın keyfi böyle kaçmaya başladı.
Susan hanım bu ilk görünmeden birkaç ay sonra verdiği bir röportajda "aşık oldum, evlenmek istiyorum," demişti.
Matti beyin hikayesi
Matti bey Orta Finlandiya'dan, Orta Parti'den, orta bir adam olarak adeta bir piyango çıkmışçasına dört yıl kadar önce başbakan oldu. Öncesinde pek bilinen bir isim değildi. Önceki başbakanın bir skandal üzerine istifa etmek zorunda kalması onu başbakanlığa taşımıştı.
Seçmenler evli, iki çocuklu Matti beyin başbakanlığından memnunlar, onu seviyorlar; herhangi bir yanlışı da olmamış. O başbakanlığını yaparken eşi Merja hanım da Fin Hava Yolların'da hostes olarak çalışmaya devam etti.
Finlandiyalılar başbakanlarının evliliğini de sevdi. Ancak, çiftin kendi tanımlarıyla "gri evlilik gri bir boşanma"yla sona erdi. Bu da bir sürprizdi ama iki taraf da boşanmada üçüncü bir tarafın olmadığını ifade edince kimse üzerinde durmadı.
Her şey sahiden çok medenice olmuştu. Çocuklar, annenin de isteğiyle babada kaldı. Anne ve babanın evleri yakın olduğundan çocuklar için herhalde az şey fark etti.
Susan hanımın hikayesi
Susan hanım Pori'li, Güneyden, muhtemelen politika onun hayatına İnternet yoluyla Matti bey sayesinde girdi. Aşçı olarak hayatını kazanırken çocuklarını da büyütüyordu. Eşinden ayrılalı çok olmuştu.
Kadının hayatını tamamen değiştiren bu ilişki dokuz ay 10 gün sürdü, sonuçta bir bebek doğmadığı gibi nikah da olmadı ve Susan hanımın hayatında acı günler başladı.
İlişkiyi bitiren Başbakanın "bu iş bitti," diyen SMS mesajı oldu. Aslında, herkes bu olayı unutup gitmişti ki yaşanan sessizliğin Susan hanımın kitap yazmakla meşgul olmasından kaynaklandığı bu hafta anlaşıldı.
Tek kusur masa fantezisi
Gazetelerde yer alan haberlere göre, "ciddiyeti"yle tanınan devlet televizyonu ve bazı gazetelerin bile ilgisiz kalamadığı bu kitapta Susan hanım başbakanlık konutu ve erkeğin özel evinde buluştuklarını, Matti beyin çok güzel seviştiğini anlatıyor.
Her an sevişmek isteyen Başbakanın galiba tek kusuru Susan hanımın bütün fantezilerini yerine getirdiği halde mutfak masasında sevişmemesi olmuş.
"Matti saunayı ve patatesi çok sever," diyor Susan hanım. Sauna ve patates Finliler için çok önemli ve hatta kutsal. Hemen hemen her Finlinin ya evinde ya da oturduğu binada bir sauna vardır ve en az haftada iki kez sauna yapılır.
Sauna bir tür her anlamda pisliklerden arınmak, stres atmak, huzura ermek anlamına geliyor. Patates ise Finlilerin en temel yemeklerinden biri, hatta birincisi.
Matti bey soğan, domates ve peynir sevmiyor. Susan hanım da sonunda soğana elveda demek zorunda kalmış. Başbakanın içki içmediğini de unutmadan ekleyelim.
Matti pizzaları ve eski eş
Bütün bunlardan bize ne demeyin; daha şimdiden Matti pizzaları meşhur oldu. Domates, soğan ve peynir yok bu pizzalarda, çünkü Başbakan sevmiyor.
Kitaba bakılırsa aşıklar neredeyse her gün buluşmuşlar. Başbakan korumaları atlatarak sevgilisini karanlık bir duraktan alıyor, birlikte Başbakanlık konutuna ya da Matti beyin evine gidiyorlar sonrasında Susan hanım yine karanlık bir durağa bırakılıyormuş.
Susan hanım "eski karısının eşyalarından çok rahatsız oldum," diyor ve ilişkinin bitmesinde Başbakanın boşandığı eşine hala bağlı olmasının rol oynadığını söylüyor.
Politikacılar ve halkın düşünceleri
Aslında Finlandiya medyasının bizim buralarda alacağı dersler hayli fazla. Tamam, medya bu olaya "haber" olarak sırtını dönmedi ama, mesela, eski eşleri bulmak, çocuklarla konuşmak falan bizde olsa haberin en hoş unsurları arasında yer almayacak mıydı?
Uluslar arası gazetecilik kuruluşları raporlarında ifade özgürlüğü açısından en üst sıralarda yer alan Finlandiyalı gazetecilerin biraz Türkiye'de eğitilmeye ihtiyacı yok mu?
Bu kadar sakin yaklaşım da olmaz doğrusu. Hele de izlediğimiz kadarıyla televizyonlar olayı muhteşem bir "arkası yarın" haline getirebilecekler tam anlamıyla sınıfta kaldılar. Yazık!
"Bütün haberleri okuyorum, neden okuduğumu bilmiyorum," diyor Nakkila'da bir kafede çalışan garson kadın. Aslında, hikaye tefrika roman gibi okunmakla birlikte başbakanı pek kınayan yok. İktidar böyle birşey olsa gerek!
Gazetelerde yer alan tepkilere bakıldığında böyle bir kitabın yazılmasının ayıp karşılandığını, konuşan milletvekillerinin Başbakanı Susan hanıma karşı dava açmaya davet ettiğini görüyoruz. Ve de görüş bildiren herkes erkekten yana, kadına karşı. Başbakanın Gelini için de "öç kitabı" deniyor.
Satışlar iyi gitmiyor
Matti bey de kitabı okudu tabii. Basına verdiği demeçte de "kitabı okudum, yorum yapmıyorum, bu benim özel hayatım beni ilgilendirir," dedi. Haklı!
25 Euro'ya satılan "Başbakanın gelini" ilk anda 10 bin basıldı. 164 sayfalık kitabın sadece 69 sayfası Susan hanıma ait, kalanı yayıncının notu gibi eklerle tamamlanıyor.
Gazete haberlerine bakılırsa satışlar iyi gitmiyor. Öte yandan Avrupa'dan bazı yapımcıların kitabı filme çekmek için yarıştıkları haberleri de geliyor.
Peki ya güvenlik?
Susan hanımın kitabında Başbakanla birlikteyken telefonun çok çalması medyanın konuyu sürdürebilmesi için yeni bir boyut yarattı. Ya, Susan hanım devlet sırlarını öğrendiyse!
Başbakan, "böyle bir konu yok, devlet güvenliğiyle ilgili konular geceleri konuşulmaz," diyor. Bu açıklama akıllara "peki telefonda Finlandiya konuşulmuyorsa ne konuşuluyor" sorusunu getiriyor ki, hatırlayacaksınız bu aşk günleri Finlandiya'nın Avrupa Birliği (AB) dönem başkanlığına denk geliyor.
Susan hanım Türkiye ile ilgili neler öğrendi acaba? Artık bunu deşmek bu tarafa düşüyor; bizim medyadan araştırmacı gazetecilere Helsinki yolu göründü doğrusu. Gitsinler, bulsunlar Susan hanımı, konuştursunlar. Hazır, Susan hanım "benim kaybedecek bir şeyim yok" demişken, burada duran da kabahat!.
Güvenlikçiler konuşuyor
Cuma günü gazetelerde yer alan haberlerde adını vermeyen güvenlikçiler konuşuyordu, halka teminat veriyorlar, "endişeye mahal yok" diye...
Biz Türkiye'de birilerinin isim vermeden konuştuğunu okursak, ki genellikle askerdir bunlar, neyi, nasıl düşüneceğimizin sınırlarını anlar, kendimizi ona göre ayarlarız değil mi?
Belki Finlandiya'da da böyledir, kim bilir! Akraba olduğumuz iddialarını da düşününce... Evet belki de, medya "aman Başbakanın oyları düşmesin" telaşına kapıldı!
Bir ay sonra seçim
Bir ay sonra Finlandiya'da seçim var; Matti bey de tabii ki seçimlerde aday, üstelik başbakanlığını sürdürmek de istiyor. Bu arada, ayrıldığı eşi Merja Vanhanen (halen boşandığı eşinin soyadıyla anılıyor) da bu seçimde eski eşinin partisinden parlamentoya girmeye hazırlanıyor.
Aslında, yine gazete haberlerine bakılırsa, Başbakan'a destek neredeyse tavana vurdu. Şimdi burada konumuzla bağlantılı olabilecek bir iki ayrıntı vermek yararlı olabilir.
Ankara'daki Finlandiya Büyükelçiliği web sitesindeki bilgilere göre, Dünyada parlamento seçimlere katılma hakkını herkesten önce 1906'da Finlandiyalı kadınlar aldı.
Şu anda da ülkenin cumhurbaşkanı kadın ve Meclisin neredeyse yarıya yakını kadın parlamenterlerden oluşuyor. Özetle, bu ülkede kadınların durumunun hayli iyi olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Ancak, bu aşk hikayesinde Susan hanım başbakan, Başbakan da aşçı olsaydı; ne olurdu? Yanıt bir okur mektubunda: "Başbakan istifa etmek zorunda kalırdı. Oysa şimdi başbakana destek artıyor."
Sorunun kilit noktası burada herhalde. Hadi bizde başbakanın aşk hikayelerinin Yassıada'da dava konusu olduğunu hatırlayıp yeniden Finlandiya'ya dönelim. "Kadın sorunu" her yerde, hatta Finlandiya'da da aynı. Aşk erkek için "oy garantisi", kadın için "ayıp"...(NM)